06.11.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN
Yazar ve ressam Özge Günaydın’ın yeni kitabı ‘Panik Yok, Ben Kanserim’, Yediveren Yayınları’ndan çıktı. “Korkunun yerine mutluluğu seçtim” diyen Günaydın’la hastalığı nasıl atlattığını ve yeni projelerini konuştuk.
- Kitapta tedaviden sonra daha iyi hissettiğinizden bahsetmişsiniz. Kanserle mücadelede nasıl bir yol izlediniz?
Öncelikle bilim insanı olduğuna inandığım doktorlarla tedavi sürecimi planladım. Sonrasında çok fazla soru sormadan, kendimi uzmanlara teslim ederek, bana verdikleri tüm talimatları yerine getirdim. Psikolojik anlamda da bir psikiyatrdan destek aldım ve hatta ailemin de yardım almasını sağladım. Çünkü bu hastalıkta hasta yakınlarının rolü de çok önemli. Tüm boş vakitlerimde yazdım, çizdim. Yorgun ve halsiz olduğum zamanlarda bile yatağımda resimler yaptım. Çocukluğumdan beri en büyük tutkularımdan biri, yazmak. Her gün kendime bir mektup karaladım. Bol bol okudum ve okuduklarımdan da notlar çıkartarak, kendime bir defter hazırladım.
Sağlıklı beslenmek ve kişisel hijyene dikkat etmek çok önemli. Kendime çok iyi baktım. Çok şanslı bir kadınım, ailemden ve dostlarımdan müthiş destek gördüm. Tedavi sürecim oldukça neşeli ve pozitif geçti.
- Hiç ‘Neden ben?’ diye sordunuz mu?
Hiç bu soruyu kendime sormadım çünkü cevabını biliyordum. Vücudum, ‘Artık yeter, dur’ dedi. Cevabını bildiğiniz bir soruyu sormak sadece sizi aşağıya çeker. Bu nedenle kendimi hep yukarıda tutacak olan sorulara odaklandım.
- ‘100 yaşıma kadar sağlıkla, huzurla ve mutlulukla yaşayacağım’ diyorsunuz. Korkularınızdan nasıl kurtuldunuz?
Korku ve endişe, sadece negatif enerjiyi besler. Açıkçası ben bu hastalıktan kurtulacağımı ve daha sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayacağımı baştan beri biliyordum. Kendime gelmem için bir fırsattı. Bu yüzden sadece pozitif olana odaklandım. Daha fazla kendime vakit ayırmak, resim yapmak, yazmak ve okumak için kendimi kodladım. Bir sürede hiç gazete okumadım, negatif haberlere bakmadım ve özellikle de etrafımda bana olumsuz etkisi olabilecek kişi ve konulardan uzak durdum. Korkunun yerine mutluluğu seçtim. Kendimle ve yaptıklarımla mutlu olmayı, huzurlu olmayı tercih ettim.
- Bu konuda toplumsal farkındalık yaratmak adına neler yapılabilir?
Öncelikle etrafımızdaki herkesin elle muayene dediğimiz bilince sahip olması gerekiyor. Sonrasında ailesinde risk faktörü olanların rutin kontrollerini yaptırması şart. Ayrıca belli bir yaş sınırının üzerinde olan kadınlar mutlaka bir meme cerrahı tarafından kontrol altında olmalı. Ekim ayı başında ‘Hayatın senin elinde’ sloganıyla bir sosyal farkındalık kampanyası başlattım. Buradaki yegane amacım, meme kanserindeki erken teşhisin hayat kurtardığının altını çizmek. Uzun soluklu bir kampanya olduğu için elimiz kolumuz yettiği oranda herkesi uyarmaya devam edeceğiz. Maalesef kanser çok sinsi bir hastalık ve hızla yayılabiliyor.
Yeni kitaplar yolda
- Yeni bir kitap hazırlığınız var mı?
Bu kitapla beraber eş zamanlı yürüttüğüm bir başka kişisel gelişim kitabım daha vardı, onun son hazırlıkları yapılıyor. En geç
‘Bir mesajı var’
- Yaşadığınız süreçlerden geçen hastalara neler tavsiye edersiniz?
Kesinlikle bu hastalığı fırsata çevirsinler. Şunu bilsinler ki, bu hastalık boşu boşuna gelip onları bulmadı. Mutlaka bir mesajı var. Acaba bu mesaj ne olabilir? Buna odaklansınlar. Fazla yüklerinden kurtulsunlar. Sırtlarındaki küfeleri atsınlar. Kendilerine yeni, temiz ve bembeyaz bir sayfa açarak, o sayfayı özgür iradeleriyle doldursunlar. Keyif aldıkları ne varsa, ona odaklansınlar. ‘Huzurlu ve mutlu olmak için bana ne lazım?’ En önemli soru bu. Bu sorunun cevabını arasınlar ve kalplerinden geçen tüm pozitif, mutluluk ve neşe veren duyguların peşinden gitsinler. İyi uyusunlar, sağlıklı beslenerek, hijyene dikkat etsinler ama en önemlisi moral. Mutlaka neşeli ve pozitif olmak gerekiyor.