Dişi ama, başını göğsüne dayayacak erkeği hâlâ yokMüzik dünyasının delikanlı kadınlarından. Lafını esirgemeyenlerden. Halkın sevgilisi. Dayak yiyerek büyümüş. Yaşamı film olacak kadar hareketli ve zengin. Kadırgalı Aysel’den assolist Seda’ya buyrun...ŞD-Kadırga’dan assolistliğe... Nasıl oldu bu iş? S.S-Ben gecekondu çocuğuyum. Doğduğum evde tuvalet, su yoktu. Mahalledeki çeşmeden suyumuzu taşırdık. Tuvalet bile dışardaydı, herkes sıraya girerdi. Böyle yerlerden geldim. Çok büyük savaşlardan geçtim. 14 yaşına kadar babam yanımdaydı. İlkokul zamanı öğretmenlerim beni radyo imtihanlarına sokuyorlardı. Klasik laf olacak ama, çocuk yaşta başladım. Sesimin güzelliği o yaşlarda öğretmenlerim tarafından farkedilmişti. Düğün salonlarında şarkı söyleyerek para kazanıyor, aileme katkıda bulunuyordum. İşe babam getirip götürüyordu. Daha sonra evden kaçtım. Aileme rahat, huzurlu bir hayat yaşatmak, onları bu rezaletten kurtarmak istiyordum. Fakat asla şimdiki gençlere bunu önermiyorum. Düğün salonlarından sonra gazinolarda çileli yaşantım devam etti.
ŞD-Kimlerle çalıştın Seda?S.S-Canlı Alabalık’da Hayko, ardından Kayahan’la. İkisi de benim farkımda bile değillerdi. Bir de Yüksel Uzel ve Ferdi Tayfur. Ardından Gülizar’da assolist olarak başladım. Sonra Gazinocular Kralı Fahrettin
Aslan başarımı duymuş, Maksim’e Müşerref Akay’ın alt kadrosuna istedi beni. Ben de "Ancak assolist çıkarım" dedim. Bu arada bizi tanıştıran manevi babam Türker İnanoğlu’ndan Allah razı olsun.
ŞD-Kimlerden ders aldın ?S.S-Kamuran Yarkın, Fikret Karahan. Ama 14 yaşındayken, babam o yok halimizle eve getirdiği devrin üstadlarına rakı masası kurdururdu. Bütün gayreti, 2-3 şarkı öğrenmem içindi.
ŞD-Kaç eser var repertuarında?S.S-Çok geniş. Kasetlerim ölçü değil. Ben Türk Sanat Müziği’nin ölümsüz eserlerini çok rahat okurum sahnede. Müzeyyen Senar’ı, Zeki Müren’i, Behiye Aksoy’u, Adnan Şenses’i, Bülent Ersoy’u dinleyerek büyüdüm. Zaten babam döve döve dinlettiriyordu.
ŞD-25 yıldır tanıyorum seni. Ordu gibisiniz. Annen, ablan, yeğenlerin, kardeşlerin... Kaç kişiye bakıyorsun? Nasıl yetişiyorsun?S.S-Çok eve bakıyorum Şenay. Yedi hane. Helali hoş olsun. Bunlar beni ayakta tutuyor. Çok sefaletten geldik biz. Anneme, babama üzülüyordum. 4 kardeşiz. Babamın her bunalımında içki içip annemi dövemesi beni çok hırslandırdı. Keşke kardeşlerim de benim kadar hırslı olsalardı. Ama yine de bin şükür. Allah beni, ayakları yere sağlam basan bir insan olarak onların karşısına gönderdi.
ŞD-Başından dört evlilik geçti. Hiç mi mutlu olmadın? Birlikte olduğun erkeklerde ne özellikler ararsın?S.S-Tabii ki oldum. Mutlu olmasa insan evliliğe karar vermez. Dört evlilik yapmayabilirdim. Bu insanlarla ilişki de yaşayabilirdim. 14 yaşından beri sokaklardayım, ama kafa yapım çok muhafazakar. Bir adamın elinden tutup erkek kardeşimin yanına çıkacağıma, evlilik daha doğru geldi. Belki de yıllar süren baba baskısından, baba dayağından böyle yetiştim.
ŞD-Evliliklerin uzun sürmüyor, boşanıyorsun. Ne arıyorsun?S.S-Dürüstlük. Fizik hiç yok, zaten hayatıma giren adamlara bakarsan hiçbiri birbirine benzemiyor. Benim tipim yok. Ben bu kadar insanları sırtlıyorum, başımı dayayacak bir omuz arıyorum... Ama erkeklerim bile benim göğsüme kafalarını dayadılar.
ŞD-Zayıftılar belki. S.S-Bilmiyorum. Çocuğumun babasını ayırıyorum. Çünkü beni tek sırtlayan o oldu. Geçen gün sevgili Ayşe Kulin’in Hülya Avşar’la yaptığı röportajı okudum. Ayşe Kulin’in sözü çok hoşuma gitti. Şunu demiş; Affedici yanını kullanabilir insanlar, ben aldatıldım ama affetmedim. Bu benim karakterim. Kaşı havada, dik bir kadınım. Adamlara bakıyorsun, evlendikten sonra yasaklar getiriyorlar, komplekse giriyorlar. Belki bendedir kusur.
ŞD-Biri hariç, üç kocanı da tanıyorum. Hepsi seni aldattı. Neden? Bir starla beraber olmak erkeklere yük mü getiriyor acaba? S.S-Bizi taşımak çok zor. Kiminle evlenirsen evlen, her gittiğimiz yerde önce bize "Hoşgeldin" diyorlar. Bu, erkeği rahatsız ediyor. İşim konusunda aileme taviz vermezken, ilişkimde erkeğimin karşısında her zaman çok alttan aldım. Erkeğinin ayaklarını yerden kesen bir insanım. Belki de o yüzden hep aldatılıyorum.
ŞD-‘Delikanlı kadın’ ne demek? Sizin aleminizde kimler delikanlı?.. Erkek ve kadın olarak?..S.S-‘Delikanlı kadın’ sıfatı bana yakıştırıldı. İnsan zaten kendine ünvan yakıştırıp ilan edemez, eğreti olur. İnsanlar bana ‘Kadırgalı’yı da yakıştırdılar. Konserlerde millet "Kadırgalı" diye yeri göğü inletiyor. Ben en
son söylenecek lafı en başta söylemem, haksızlığa asla tahammül edemem. İpe de götürseler doğru bildiğimi söylerim. Fazla politik olmamam insanların bana delikanlı kadın yakıştırmasını yapmalarına yol açtı. Bizim camiamıza gelince; dostluklar yok. Kaypak bir alem...
ŞD-Pek yapmazdın, ama şimdilerde bakıyorum meslekdaşlarına saldırıya geçtin. Önce Hülya Avşar, ardından Sibel Can ve Tarkan... Niye?S.S-Saldırıya geçmedim. Soru soranın çok etkisi var. Bence siz, yanınızda çalışan arkadaşlarınıza, haftada bir gün, soru sorma adabını öğretin. Kime, ne sorulur bilsinler. Belki çok şey anlatacağız da öyle sorular geliyor ki saçmalıyor, hatta arkadaşınla ters düşüyorsun. Aslında hiçbir zaman saldırıya geçmedim. İki sene önceydi. İzzet Yıldızhan arkadaşım. Hülya’nın programını seyrettim, o benim seyrettiğimi bilmiyor. Ben yokken, gıyabımda İzzet’i çok sıkıştırdı Hülya. Üzüldüm. İzzet de dedi ki; "Hülya Hanım, ben Seda Hanım’ı çok beğeniyorum. Sizi de beğeniyorum". Bu kadar senedir program yapıyorum, hiçbir sanatçıyı alıp sıkıştırmadım. Bu da bana dokundu, Hülya’ya "Dangalak" dedim. Argo bir kelime, ama Türkçe manası ‘yerli yersiz konuşan’ demek. Argo olduğu için dünyaları yıktım gibi geldi. Ebru Gündeş için de "Erkeklere para yediriyor" demişim. Eğer böyle birşey söylediysem, evime gidemeyeyim. Beni ne ilgilendirir? Ayrıca o mu yediriyor, ben mi? Söylemedim, ama isterdim ki Ebru beni arasın. Sibel Can. En iyi arkadaşım. Sesine, yorumuna bayılıyorum. Espriliyim ya, biraz da malzeme çıksın diye "Sibel ve Tarkan kusura bakmasınlar, bu sene benim kasetim daha çok satacak" dedim. ‘Ah Geceler’den sonra ben dikiş tutturamadım, kasetlerim talihsizliklere uğradı. Bu arada Sibel çok satmıştı. Bunu söylemek kötü mü? Bunlar şık, güzel şeyler. Güzel bir yarıştır bu. Sibel bunu biliyor, gülüyor. Tarkan hayranı bir kadınım. Bizim evde beni bırak, annem Tarkan’a laf söyletmez. Tarkan’a saldırıda bulundukları zaman annem "Nasıl yapıyorlar?" diyor.
ŞD-Sence starlık nedir, kimler star?S.S-Ben kendimi star olarak görmüyorum. Medyanın ya da insanların bize yakıştırdığı bir lakap bu. Türkiye’de çok büyük sanatçılar var. Gerçek starlar Tarkan, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Türkan Şoray, Kadir İnanır, Şener Şen. Biz belki ilerde onların koltuğuna oturacağız. Onlardan örnek alacağız. Muazzez Abacı, Bülent Ersoy... Onların yanında "Ben starım" diyemem.
ŞD-Türkiye’de son yıllarda mantar gibi şarkıcı çıkıyor. Sen ne diyorsun bu işe?S.S-Sabahleyin şöhret uyanıyorlar. Ben bu çocuklara acıyorum. Üzerlerindeki elbisenin eğreti olduğunu bilmeden havalanıyor, kasetleri satmadığında ya da başkaları gelip onları indirdiğinde de bunalıma düşüyorlar. Bir de sesi çok güzel kafasızlar var. Mesela Niran Ünsal. Gidip kızı dövmek istiyorum. Saçını, başını yolucam. Yıldız Tilbe ve Bendeniz de aynı şekilde.
ŞD-Kaç albüm yaptın? İlkini hatırlıyor musun? Bu albümlerden para kazandın mı?S.S-8 albüm yaptım. Valla albümlerden doğru dürüst paralar kazanamadım ama, ekstra işler almama neden oldu. Her albümde bir talihsizlik yaşandı. ‘Ah Geceler’ ile çok büyük tiraj elde ettik. Yalanım yok, Mahsun Kırmızıgül’ün kasetimden eserleri çekmesiyle bir sürü talihsizlik yaşadım.
ŞD-Yaşamında seni etkileyen şarkılar oldu mu? Şöyle hissederek okuduğun?..S.S-‘Seviyor musun’. Hala konserlerimde halk bu şarkıyı istiyor ve ortalık yıkılıyor. Ayrıca Nejat Alp’le okuduğum ‘Şaka Yaptım’, ‘Gerçekçi Ol’, ‘Mutsuzum’ Özcan Deniz’in, ‘Ah Geceler’ Mahsun Kırmızıgül’ün... Kuşa dönmesine rağmen ‘Yalanım Yok’ da çocukların bile diline düştü.
ŞD-Yeni albümle ilgili konuşalım. Ne zaman çıkıyor, hangi şarkıya klip çekeceksin? Seni etkileyen şarkılar var mı? Hani şöyle ‘damardan’ dedikleri ne var?S.S-İlk klip parçam sevgili Nilüfer’in ‘Dönsen Bile’. Eski bir parça. Ben onu kendime göre yorumladım. ‘Var mısın’ diye bir parçam var, biraz zampara ama harika parça. Sevgili yönetmenim Selçuk Tekay’a ait bir parçamız var. Bir söz söyledim, ona "Bunun üstüne bir şeyler yazıp besteler misin?" dedim. "Nedir söz?" diye sordu. "Yar benim seni sevmek gibi bir sorunum var" dedim. Albüm Avrupa’da çıktı, Türkiye’de de ne büyük bir şans ki bugün yerini aldı.
ŞD-Senin şu an sevmek gibi bir sorunun var mı? Sende anısı olan bir yarin var mı?S.S-Var. Şu an hayatımda, ama ismini söylemiyorum. İlk defa hayatımdaki insanın ismini deşifre etmiyorum. Etmeyeceğim de.
ŞD-Kimleri kendine rakip görüyorsun?S.S-Kimseyi rakip görmüyorum. Arkadaşlarım var, rakiplerim değil. Aslında ben çok agresif, kavgacı gibi görünen uyumlu bir insanım ve bütün arkadaşlarımı çok seviyorum. Ben Ebru Gündeş’i dinlemekten büyük keyif alıyorum. Muazzez Ersoy’a saygı duyuyorum.
ŞD-Biraz kilo aldın? Ne oluyor? S.S-Kilo almadım yaaa, Allah aşkına bunu yaz. Son dönemde inanılmaz şiştim. Çünkü benim bacağımda bir şey oldu. Beni acaip korkutan, çocuğumun, ailemin gözümün önüne geldiği feci bir an oldu. Romanya’da konserim bitti. Odaya geldim. Ağlıyorum Şenay. "Kesin" dedim, "ölüyorum". Ki ben kolay ağlayan bir tip değilim. "Canım acıyor" demem. Romanya’daki doktorlar yüksek dozda kortizon yaptılar. O kortizon beni acaip şişirdi. Bir de ben tuz hastasıyım. Kortizon, üstüne tuz, günde 4 litre su...
Akrep Nalan gibi oldum. Herkes "Ne oldu sana?" dedi. Önce Allah, sonra "Aman kızım, tuzu kes" diyen annemin yardımıyla, biraz da idrar söktürücüler, 4-4.5 litre su derken, attım o şişliği.
ŞD-Oğluna iyi annelik yaptığına inanıyor musun? Oğulcan’ın seninle ve babasıyla arası nasıl? Sorunlu bir çocuk mu?S.S-Oğlumla diyaloğum çok güzel. Anneanne kültürüyle yetişiyor. Benim terbiyemle yetişseydi, şımarık olurdu. Allah bozmasın, Sinan’la da arası çok iyi. Beşiktaş altyapıda futbol oynuyor. Elimden geldiğince kameralardan, objektiflerden uzak tutuyorum. ŞD-Şu son aşkını bir açıkla bakayım?S.S-Hayır, olmaz. Şenay, ilk defa söylemeyeceğim. Evlilik yok. Ama yine de büyük konuşmayayım sonra kafamı koparma benim.
ŞD-Ha bak, benim için değil, senin için ‘Seda iyi kafa koparıyor’ diyorlar. Nedir Allahaşkına bu kafa koparma meselesi?S.S-Hayatım boyunca kafa koparamadım. Bunu piyasada benim için söylemişlerse halt etmişler. Bir erkek çıkıp da "Seda’ya baktım, para verdim" desin. Adamın alnını karışlarım, ciğerini alırım valla.
ŞD-Yaşlanmaktan korkuyor musun?S.S-Hayır, cıvıl cıvılım ben. Yemin ediyorum, 16’lıklara, 20’liklere taş çıkartırım.
ŞD-Peki Allah göstermesin, ya şöhretini kaybedersen?S.S-Valla hiç korkmuyorum. Gidip limon satarım, pazarcılık yapar, yine geçinirim.
ŞD-Seda Sayan’ı önümüzdeki günlerde neler bekliyor?S.S-İnanılmaz bir yoğunluk. Çok planlı, programlı, profesyonel bir şirketle çalışıyorum. Koral Sarıtaş, Tanju Arıkan, iki beyefendi insan. Albümün promosyonları olacak. Alınmış festivaller ve ekstralarım var. Allah’a bin şükür, iyi çalışıyorum.
Yazara e-mail:
MAGAZİN