06.11.2013 - 20:22 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN / senem.aydin@milliyet.com.tr
Seda Bakan: ”CESUR BiR YAŞTAYIM”
“Behzat Ç. Ankara Yanıyor”sizce nasıl bir film oldu?
Mesajlı, güzel bir film oldu. Ben çok beğendim.
Üç yıl aynı ekiple çalıştınız. “Behzat Ç.” sonrasında neler değişti?
Ben hiç böyle bir insan değildim. Oyunculuğa bakış açımı etkiledi ve geliştirdi. Özellikle de Erdal Beşikçioğlu... Çünkü ben onun sahnelediği “Hayvan Çiftliği”nde de rol aldım. İlk defa tiyatro disipliniyle tanıştım. Oyunculuğun gerçekten temelini ve hayatta çok önemli noktalara değinen bir meslek olduğunu öğrendim. Hayatımda A’dan Z’ye her şeyi değiştirdi. Aynı zamanda Ankara’da yaşamak da bana çok şey kattı. Meditasyon gibi bir şey oldu, orada kendimi buldum. Ankara’da bir evim olsun istiyorum.
Yeni projeler geliyordur herhalde. Sırada neler var?
Behzat bittiğinden beri projeler geliyor, bakalım. Bir sinema filmim daha var, “Zaman Makinası.” O da çok güzel bir film olacak. Şubatta vizyona girecek.
Oyuncular genelde farklı karakterlerle izleyicinin karşısına çıkmak isterler. Sizin yeni projenizdeki rolünüz nasıl olsun?
Cesur bir yaştayım. Şu an her şeyi deneyebilirim diye düşünüyorum. İlerde belki cesaret edemeyebilirim farklı rollere ama şimdi daha cesur bir taraftan yaklaşıyorum.
“Tiyatroda tanıştık, sevgili olduk”
“Aşka ara verdim, işim öncelikli” demişsiniz...
İşim tabii ki çok önemli. Çünkü benim var olmamı sağlayan şey. Duygusal açıdan baktığımızda aile birinci planda. Ama ben işimle nefes alıyorum ve kendimi iyi hissediyorum.
Aşk hayatınız nasıl gidiyor?
Şu an biri var hayatımda. Aynı yerde çalışıyorduk, tiyatroda tanıştık. Ama oyundan birisi değil. Oyunculukla da alakası yok.
Eda ile Harun’un ilişkisiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bence Eda çok büyük konuştu. Hayatta hiç büyük konuşmamak lazım. Harun’la arkadaşlıkları yavaş yavaş aşka dönüştü.
Sizin aşka bakışınız Eda’nınkiyle örtüşüyor mu?
Çok örtüşmüyor. Eda hayatının aşkını bulduğuna inanıyor ve ondan çocuk yapmak istiyor. Ben o konularda çok cesur değilim. Büyük sorumlulukları çok daha fazla düşünerek üstelenebileceğime inanırım.
MÜGE YEMEK YAPIYOR, BEN TEMiZLiK
n Müge Boz’la aynı evde yaşıyorsunuz. Günlük hayatınızdan bahseder miniz biraz?
Bir de Fatoş var... Üçüncü senemiz aynı evde, hiçbir sorunumuz yok. Evdeki hayatımız çok eğlenceli. Birbirimizi gördüğümüz zamanlar tabii... Herkes çok yoğun. Birlikte en uzun zamanımızı tatilde geçirdik. Ama çok iyi anlaşıyoruz. Birimiz yemek yapmayı seviyor, birimiz temizlik... Müge yemek yapmaya bayılıyor mesela. Ben temizliği severim. Çok üzülüyoruz, birimiz evlenir de ayrılırız diye. Eğer ayrılırsak birbirimize yeni evde oda yapmaya karar verdik.
Fatih Artman: “ÜÇÜNCÜ FiLMi BEKLiYORUM“
Bu filmle “Behzat Ç.” serüvenine nokta koydunuz. Nasıl hissediyorsunuz?
Açıkçası ben bir nokta konulduğunu hissetmedim. “Behzat Ç.” kafamda hâlâ devam ediyor. Arada da olsa “Behzat Ç.” hayatımda olsun istiyorum. Ben üçüncü filmin olacağına inanıyorum. İnşallah izleyici de talep eder.
“Behzat Ç. Ankara Yanıyor”un sizde uyandırdığı duygu ne oldu?
Esasında çok farklı bir duygu içerisinde olmadım. Ama şöyle bir şey var ki, çektiğimiz her bölümden, filmden sonra bir mutluluk oluyor.
Bu sizin ilk projeniz. “Behzat Ç.” öncesinde nasıl bir hayatınız vardı?
“Eskiden şöyleydim, artık böyleyim” diyebileceğim bir şey yok. Bir ara dizinin afalladığı bir dönem olmuştu ve ben çok rahattım o zaman. Sonra dizi kendini toparlayınca neredeyse hayatımın tamamını kaplamaya başladı. Harun karakteri benim yanımda oturan bir arkadaş gibi oldu. Ben “Behzat Ç.”yle profesyonel olmaya başladığımı hissediyorum. “Behzat Ç.” bana sinemayı, diziyi, profesyonelliği, set arkadaşlığını, insanlığı öğretti.
Ekibin enerjisi işe de yansıyordu...
Erdal Abi’nin verdiği pas doğrulutusunda bu iş, bu ekip böyle olmaya başladı. Erdal Abi olmasaydı ben de böyle olmazdım. Yani oyunculuğumu sergileyemezdim. “Behzat Ç.” benim için neyse Erdal Beşikçioğlu da odur. Benim için o kadar büyük bir yerde ki... Onun dışında tüm ekiple her zaman için uzlaştık, her zaman için anlaştık.
“Harun’un mutlu olmasına sevindim”
Yeni bir dizide rol alacağınız yazıldı. Doğru mu?
Olmadı. Yeni işim birazcık daha başka bir şey olmalı diye düşünüyorum. O yüzden seçici davranıyorum. İki yıldır tiyatro yapmıyorum ve tiyatroya ihanet ediyormuş gibiyim. O yüzden tiyatronun da hep hayatımda olduğu bir kariyer istiyorum.
Harun karakteri üstüme yapışır diye endişe ediyor musunuz?
Valla ilk sezon endişe ediyordum açıkçası. Harun’un çok patladığı dönemde, “Galiba yapıştı” diye düşünmeye başlamıştım. Ama şimdi onu kırabileceğimi çok net hissediyorum.
Oyuncular genelde rolleriyle özdeşleştirilmekten rahatsızdırlar. Siz nasıl tepkilerle karşılaşıyorsunuz?
Beni de Harun zannediyorlar. Harun samimiyetinde geliyorlar yanıma. Olabildiğince aynı samimiyette davranmaya çalışıyorum ama kırdığım insanlar da oluyor. “Bir daha seni izlemeyeceğim” diyen bir kadın hayranım vardı mesela.
Harun, aşkından hiç vazgeçmedi. Siz duygularınızın peşinden gider misiniz?
Harun kadar gitmem ben. Utanırım galiba. O sonuna kadar gitti. Eda’yla olan ilişkisi çok güzel. Filmde de bambaşka bir şekilde görüyoruz. Harun çok mutlu oldu, ben ona sevindim.
iSTANBUL’DAN KORKUYORUM
Hayatınıza Ankara’da mı devam edeceksiniz? İstanbul’a taşınmayı düşünüyor musunuz?
İstanbul’a geliş sürecini olabildiğince ertelemeye çalışıyorum. Ama çok kaçamayacağımın farkındayım. İstanbul’dan korkuyorum. Beş gün İstanbul’a geldiğim zaman çok eğleniyorum ama altıncı günden sonra buranın keşmekeşine alışma hissi beni sıkmaya, korkutmaya başlıyor. Ankara daha samimi geliyor.