“Hamlet’i oynamanın ağırlığını hissediyoruz”

‘Hamlet’te oynamanın ağırlığını hissediyor musunuz üzerinizde?
Beste Bereket: ‘Hamlet’ elbette tiyatro eserleri içinde en bilinen ve sanatçıların belki de meslek hayatları boyunca anlamaya calışıp, hep yeni bir şeyler keşfettikleri bir metin. Bu metni sahnelemek, oynamak kolay değil. Ama bu oyunda oynamanın ağırlığı bir stres kaynağı olmaktan ziyade, yalınlaşarak anlatma çabasına yol açıyor.
Arda Aydın: ‘Hamlet’, Dünya Tiyatro Literatürü’nün, sahnelenmesi neredeyse imkansız beş eserinden biri. Bunu başarabilmek de önemli. ‘Hamlet’ rolünü oynamak da öyle. Aslında her rol başlangıçta oyuncu üzerinde bir baskı yaratabilir. Önemli olan oyuncunun bu baskıya karşı ne gibi bir tavır aldığı. Ben ‘Hamlet’ oynamanın ağırlığını, her konservatuar öğrencisi gibi o yıllardan üzerime almıştım. Zaman içinde, tecrübe kazandıkça bu ağırlıkla ve baskıyla baş etmeyi öğrendim. En azından bir oyunun ve rolün, oyuncu tarafından nasıl okunması gerektiğini daha iyi anladım. Ettiğimiz sözlerin ağırlığı rolün de ağırlığını belirliyor.

Oynadığınız karakterin sizi en çok etkileyen yönü ne oldu?
Beste Bereket: Ophelia, bu oyunda masumiyeti temsil ediyor. Gençliği, aşk olarak nitelediği duygularının yogunluğuyla yaşadığı hayal kırıklığı, aslında mücadele etmeyişi, kendisinin yok sayılıp sevdiği ‘Hamlet’ tarafından kırık dökük bırakılması,babasının da ölümüyle delirmeye ve intihara doğru yok olup giden bir beyazlık olarak algılıyorum onu. O ortamda ona vahşi gelen her şeyin kendisini yok etmesine sebep olması çok trajik. Ve belki de saflığı, narinliği ve aslında bir taraftan onu kadın yapan tüm duyguları baştacı yapılması gerekirken, ölüp gidiyor.
Arda Aydın: Hamlet, tiyatro literatürünün ilk modern karakteri aslında. Yazıldığı çağın gereklerini yerine getirmektense, kendini yaşamdan soyutluyor ya da saçma sapan bir eyleme girişip hayatını yaşanmaz hale getiriyor. Mesela hiç sebep yokken, Ophelia’nın babası Polonius’u öldürmesi ve aslında amcasından bir türlü intikam alamaması buna en iyi örnek. Hâlâ bile bunları neden ve nasıl yapabildiğiyle ilgili sayfalarca makale ve kitap yazılıyor. İşte bu kadar karışık ve karmaşık bir karakter olması beni etkiledi.

Yönetmeniniz Kemal Başar’ın yorumuyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Beste Bereket: Oyun aslında kendi korkularıyla başa çıkmaya çalışıp, bir taraftan erdemsizliğe karşı mücadele etmek ama bu uğurda her şeyi yok ettiğini anlayamamak halini içeriyor. Her zaman ve her şekilde esas olan bu metin ve oyunun sahnelenmesinde herkes anlatmak istediğini en yalın haliyle seyirciye aktarma görevi taşıyor. Gerçek duygularla abartıdan uzak, oyunculuklarla bunu elde etmeyi amaçlıyor tüm ekip.
Arda Aydın: Orijinalinden en önemli farkı süresi. Sonra oyun karakterlerinde bir tasfiyeye gidildi. Ayrıca yönetmenin yorumunda aktarmak istenen mesaja uygun şekilde, sahnelerin ve karakterlerin bazı sözlerinin yerleri değiştirildi. Bu da ‘Hamlet’in hikayesini anlatırken altını çizmek istediğimiz noktaları daha kolay aktarabilmemizi sağladı. Yorumun sadeliği ve söylemek istediği her sözü net, anlaşılır ve yüksek tempoda söylüyor olması seyirciyi de oyun ekibini de rahatlatan bir yaklaşım oldu

Birlikte çalışmak nasıl?
Arda Aydın: Beste, okul arkadaşım. Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuarı Tiyatro Bölümü mezunuyuz ikimiz de. O benim bir sınıf altımdı. Beste de benim sevdiğim arkadaşlarımdan biriydi. Aynı yerde o kadar çok beraber olduk ve o kadar çok çalıştık ki, 10 yıl geçmiş olmasına rağmen onun yapabileceği şeyleri hemen hemen kestirebiliyordum; o da benim keza. Bu son derece önemli bir oyuncu için. Rahat, kendinden emin bir tarzı var Beste’nin. Ben de okul konusunda şövenist bir yaklaşımla Beste’yle çalışıyor olmaktan son derece memnunum.

Oyun hakkında yapılan yorumlar nasıl peki?
Beste Bereket: Anlaşılır, sade ve duygu yüklü bulduklarını söylüyor genelde izleyiciler. Ama tabii her zaman için beğenilerin ve beğenmemelerin de görece olduğunu düşünüyorum. Oyuncu olarak yalnızca elimden gelen, en iyi şekilde hazırlanmak ve gerçekten çok ciddiye alarak oynamak.
Arda Aydın: Bu kadar yoğun ve keskin bir çalışma döneminden sonra çıkan oyunla ilgili düşüncelerimiz karşılıksız kalmadı. 1 saat 50 dakika ve tek perde olması başta bir handikap gibi görünse de, seyirci “Bu kadar mı?” sorusunu sorduğu anda iyi bir iş yaptığımızı anladık. ‘Hamlet’ bundan 10 yıl önce Şehir Tiyatroları’nda sahnelendi ve o zamandan bu zamana, bu kadar iddialı bir ‘Hamlet’ sahneye konmadı. Burada CEF Tiyatro’nun cesaretinin altını çizmek zorundayım. Eğer Zerrin-Mehmet Ongan çifti bu işe yüreklice girişmeselerdi, belki bir ‘Hamlet’ izlemek için 10 sene daha beklenecekti.

“Festivallere gitmek istiyoruz” Turne olacak mı?
Arda Aydın: Turne olacak ama ne zaman ve nereye bilmiyoruz. Ekipte Ankaralı sanatçılar var, başta Hakkı Ergök ve ben olmak üzere; Ankara’ya gitmeyi ve orada ‘Hamlet’le sahneye çıkmayı çok arzuluyoruz. Yapımcıların memleketi olmasından dolayı Trabzon da ilk sıralarda duruyor. Hatta yapımcının en çok istediği şey turne yaparak bu oyunu 81 ile götürmek. Yabancı ülkelerdeki festivallerse bir diğer hedef.

Gündeminizdeki diğer projelerden de bahsedelim...
Beste Bereket: Şimdilik tarih verebileceğim bir şey yok. Üzerinde çalışıp, hayata geçirmek istediğimiz bazı işler var heyecan duyduğum. Ama sakin olup, elimden geleni yapıp sonrasını hayatın akışına bırakıyorum. Belki televizyon, belki yeni bir oyun daha.
Arda Aydın: Şehir Tiyatroları’ndaki oyunlarım sürüyor. Yoğun bir oyun programım olduğundan tiyatro dışında yalnızca seslendirmeye vakit ayırabiliyorum. Geçen yıldan beri tasarladığım, hatta fizibilitesini bitirdiğim bir tiyatro mekânı kurmak fikrimi harekete geçirmek arzusundayım. Daha çok reklam filmleri ilgimi çekiyor tiyatronun dışında. Hem oyuncu olarak hem de seslendirme yaparak reklam işinde olmaktan zevk duyuyorum.