CaddeHayat treni...

Hayat treni...

03.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Hayat treni...

Kadınların isimlerini sayamam ama diyebilirim ki hepsi işlerinde çok başarılı yazarlar, çizerler, oyuncular var ekipte. Bir ara baktık, bir hikâye yazabilir, onu senaryoya çevirebilir ve hayata geçirebilir durumdayız dışarıdan kimseye ihtiyaç duymadan... İşe bu yılın ilk köşe yazısını birlikte yazmakla başlayalım dedik... Yılların bütün yorgunluğuna cesaretle kafa tutan, birbirlerine ve hayata şefkatle bağlı bir grup kadının yılın o son günden öğrendikleri ve 2008 temennileri olsun bu yazıda... Son pazarıydı 2007'nin. İnadına güneşli, pırıl pırıl... Bir grup kadın, yaşları 30 ile 60 küsür arasında değişen ama kesinlikle 'genç' bir grup kadın toplanmıştı bir masanın başında. Biten yılı birlikte noktalamak, hakkıyla uğurlamaktı dertleri. Yenisine de kendisinden neler beklediklerini bildirmek tabii... Gelecekten haber veren kartlar da bahanesiydi işin. Bir kere "Ne kadar iş şahane", "sağlık süper", "yeni fırsatlar kapıda" vaadi duyarsak duyalım "Peki ama aşk?" noktasına takılıp kaldığımızı gördük. 'Çelebi' medyumumuzu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından görevlendirilmiş olmakla suçladık, hayat hep iş miydi canım? Ekibi "60'ını aşmışlar dışında hepsi imkansız aşklar peşinde bir kadınlar grubu" diye niteleyen bir arkadaşımız şöyle anlatıyor durumu: "Aşk konusunda, yaşını başını almış ve bu konu umurunda olmayanlar dışında, kimse, en azından kısa vade için, hayırlı bir şey duymadı. Hepimiz depresyona girdik, belli ki biz başarılı kadınların hiçbirinin işleri ve kariyerleri çok da umurlarında değildi."Ama işte yüzü düşeni bir diğerinin tutup kaldırdığı bir masaydı o. Kadınların birbirine aktardığı 'hayat bilgisine' saygı duymamak mümkün değildir zaten. "Hayatını vagonlara bölerek düşün" dedi bilgeliği yaşının kırk yıl ötesine geçmiş bir tanemiz, "Her şeyi bir vagona yükleme. İş, aşk, aile, başarı, kedin, köpeğin, hepsini ayrı vagonlara oturt. Bu vagonlar ne kadar çoğalırsa aradan biri eksildiğinde yokluğunu o kadar az hissederek yoluna devam edersin."30 yaş civarındakiler yine de aşk vagonunun gerilere düşmesinden burukluk duyarak yola devam ededursun, hepimizin bir gün gelip benzemeyi hayal ettiği 'gurumuz', bir genç kız heyecanıyla gönderiyor 2008'e ilk sözcüklerini: "Dünya insafa gelir umudumu yitirmeyeceğim. Yorgun ve uzun yılları biriktirmiş olmama rağmen, yenilendim. Kaybettiğim sevdiklerimin enerjisi beraberimde. Yaşayan sevgililerimi iyi şeyler bekliyor..." İlle de aşk Bizi o gün o masada toplayan, sadece kocaman gülümsemesiyle bile 30 Aralık'ı bir yaz gününe çevirmeyi beceren bir başka kadında söz şimdi... Kendisine göre o 'ununu eleyip, eleğini asmışlardan'... Bize göre olayı çözmüşlerden... Ayrıca ismini vermem ama yazdıklarıyla hayatımıza yön verenlerden biri olduğunu söyleyebilirim..."Gül fidanı nerde yetişirse yetişsin gül fidanıdır. (Mevlana)Kırk beş yılını bu hayata vermiş 'bir türkçe sözlü hafif kadın', 'bir gül fidanı' olarak 2008 yılı en az 2007 kadar iyi geçsin istiyorum.Artık duvarda bir eleğim bile yok. Hatta bir eleğim hiç olmadı, Bu yıl bir eleğim olsun istiyor muyum? Yine hayır. Öncelikler listem son 10 yıldır hiç değişmiyor. 'İstikrar' top 10'da bir numara."Ondan aldığımız güçle, öndeki vagonlarımıza iyi bakmaya karar veriyoruz hep birlikte. Gün gelir biri öne geçer, istemesek de diğeri aradan çıkar belki. Ama lokomotif bizdik neticede ve biz yol aldığımız sürece diğerleri arkamızdan gelecekti sıra değiştirerek de olsa...Bu yazının son sözü, masadaki bütün 'gül fidanları' adına 2008 denizine bırakılan şişedeki mektup... Yazının fikir anasının izniyle:Devamlılık istiyoruz, devamlılık diliyoruz 2008'den.Eksilmeyelim.Eskimeyelim, eskitmeyelim. Gül fidanları Hakan Eren... Radyo D'ye "Bir Zamanlar" ve "Geçmiş Bahar Mimozaları" diye iki program yapıyordu tanıdığımda. Türk popunun tartışmasız en geniş arşivinin sahibiydi. Öyle ki, bir şarkıcı fi tarihinde bir gazinoya müşteri olarak gitmişken hasbelkader sahneye çıkıp bir şarkı söylemişse, onun bile kaydı bulunurdu kendisinde. Derken eski kayıtları piyasaya çıkarma işine el attı. Üstelik albüm satışları yerlerde sürünürken. Ama aklı fikri yeni projelerdeydi. Tuttu kedisinin adını taşıyan Ossi Müzik'i kurdu. Ayten Alpman'ı 30 seneden sonra stüdyoya sokup şahane bir albüm yaptı.Bir süredir de dilinde Aşkın Nur Yengi albümü vardı, nihayet çıktı. Emre Plak'tan, ama prodüktörü Hakan Eren. Adı "Aşk'ın Şarkıları". Doğrusu Aşkın Nur Yengi'nin bir kuşağın hayatında ne kadar yer ettiğinin farkında değildim. Böyle hepsini birarada, sevgili Naim Dilmener'in deyimiyle 'derli toplu' karşımda bulunca anladım.Aşkın Nur Yengi "Yazık şu geçen zamana yazık..." diye lafa girdi, ben de başladım anılarda gezinmeye. Üniversite civarındaki kahvelerde, köprüaltında filan bangır bangır çalardı bu şarkılar. Şimdi en çok bilinen - sevilen 13 tanesi seçilmiş, Sadun Ersönmez ve Serkan Özdoğan tarafından düzenlenmiş. Yengi de 'olgun' sesiyle yeniden söylemiş. Kulaklar eski hallerini arayabilir, ama böyle de güzel olmuşlar... Albümde Sezen Aksu'nun, Şehrazat'ın, Uzay Heparı'nın, Ayhan Çakar'ın imzaları; "Serserim" gibi, "Ayrılmam" gibi, Fikret Şeneş'in son yazdığı söz olan "Bir Zaman Hatası" gibi unutulmazlar var... Ama ben Adnan Ergil'in şahane parçasına özellikle dikkat çekmek istiyorum, hatta onu mümkünse Gülay'dan da bir dinleyin diyorum: "Takvimlerden haberin yok mu, geçiyor yıllar... Acı gerçek bu, ömrümüz bir su, içiyor yıllar..." Aşkın şarkıları...

KEŞFETYENİ
Sürpriz haber! Evlilik yolunda ilk adımı attı
Sürpriz haber! Evlilik yolunda ilk adımı attı

Cadde | 13.06.2025 - 11:13

Dünyaca ünlü İngiliz şarkıcı Dua Lipa, aktör Callum Turner ile nişanlandı.

Yazarlar