Cadde Hülya Avşar zeki ve fırlama

Hülya Avşar zeki ve fırlama

27.11.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hülya Avşar zeki ve fırlama

Hülya Avşar zeki ve fırlama

Annelerini ağzından zirvedeki starlar
Hülya Avşar zeki ve fırlama

Bana göre bir dünya starı olabilecek düzeyde Hülya Avşar. Annesi, Emral Avşar’ın görüşüyle de dürüst, sevecen, sağlam bir karaktere sahip. Evet, kaldığımız yerden devam edelim ve dizimizin son bölümünde yer alan Hülya Avşar’la ilgili olarak annesi Emral Avşar’ın sözlerine kulak verelim.

Hülya’yı babasına daha yakın gibi görürdüm hep. Sence hanginize düşkündü?

EA: Bir deyim vardır; saçını süpürge etti diye. Ben Hülya’ya gençliğimi verdim. Eşimi, hayatımı ihmal ettim. Hep Hülya ile yaşadım. Senin hissettiğin gibi babaya da çok düşkündü. Zaten Leyla da Helin de babalarını çok severlerdi. Ama bizim ilişkimiz farklıdır. Hülya doğduğunda
15.5 yaşındaydım. Birlikte büyüdük. Yani ben Hülya’nın annesi değil, arkadaşı, ablası, kısacası herşeyiyim. Bakma, bazen kavga haberlerimiz çıkar ama Hülya benim hayatım. Ben de onun için öyleyim.

Hülya çocukken yemek seçer miydi? Nelerden korkardı, alışkanlıkları nelerdi?

EA: Hülya’nın en güzel huyu yemek seçmemesi. Ama patates kızartması ve köfteye bayılır. Çocukken korkusu yoktu. Dev ağaçlara tırmanır, pencereden atlar, erkek çocuklarla döğüşürdü. Ama büyüdükçe batıl inançları ortaya çıktı. Asansör ve kalabalık korkusu var. Kapalı yerlerde kalamaz. Son yıllarda yenmeye çalıştı ama yine de uçaktan, asansörden herkesten önce inmeye çalışır.

İlk flörtünü ne zaman yaşadı?

EA: Ankara’da İsrail Evleri’nde otururduk. Yukarda Allah var, inan bana mahallenin en güzel kızıydı. Yaşıtı erkekler hep peşindeydi. Mahalledeki çocuklar bütün kapılara, duvarlara Hülya için Brigitte Bardot diye yazarlardı. Ama Celal Bey çok disiplinli olduğu için Hülya öyle zırt, pırt dışarda oynayamazdı. Bir gün erkek arkadaşıyla top oynarken babasını karşısında görmüş. Çocuğa tekme, tokat girişmiş. Çocuk, zavallı, şaşırmış. Celal çocuğu Hülya’nın altından almış, "Ne yapıyorsun kızım, ayıp değil mi?" demiş. Hülya’nın cevabı şu olmuş; "Baba, bu çocuk bana geçerken laf attı". Böyle de zeki ve fırlamaydı. Flörtü olmadı, zaten lise sondayken evlendi.

Hülya’nın evliliği görücü usulü ile oldu sanırım. İstemeye geldiklerinde neler hissettiniz? Hülya’nın tepkisi ne oldu?

EA: Hülya’yı ilk görüşte beğenmişler. Çok haber yolladılar bize. Hülya 19 yaşındaydı. 1982 yılında evlendi. Biliyorsun, kocası Antakya’nın en zenginlerinden, pamuk tüccarı, ağa çocuğu Mehmet Tecirli’ydi. Ablası bizim komşumuzdu. Gide, gele görmüş, beğenmişler Hülya’yı. Babası Celal Bey verme taraftarı değildi ama baktık okumayacak. Üstelik onun da gönlü var, verdik. Görücü geldiği gün Hülya’da bir telaş. Eli, ayağına karıştı. Ama ev işlerini, kahve yapmasını çok iyi bilirdi. Çok titiz ve bakımlıydı, zaten aile hayran kaldı. Ama yürümedi. Kısmet tabii.

Yardımseverdir
O sıralarda hep aynı dedikodu yapıldı. Menajerliğini yaparken bana da Helin’in Hülya’nın kızı olup olmadığını sormuşlardı. Nedir bu hikaye?

EA: Delirmiş bunlar. Yahu böyle bir şey olur mu? Hülya’nın evlilik ve ayrılık tarihleri belli, Helin’in doğum tarihi belli. Hem bu kız bunu niye inkar etsin? Al bak resimlerine, Helin ile Leyla çok benzerler birbirlerine.

Hülya Avşar duygusal mıdır?

EA: Hem de nasıl. Babası öldüğünde en çok gözyaşını o dökmüştü. Sonra kendini birden ailenin reisi gibi gördü, hep içine attı ama onun gizli gizli ağladığını bilirim. Herşeyi içine atan bir yapısı vardır. Çok duygusaldır. İnsanlara yardım etmesini sever. Kaç çocuğu okuttuğunu, kaç aileye baktığını biliyor musun? Hülya göründüğü gibi değildir. Herkes onu sert, lafını esirgemez, dobra bir insan olarak düşünür ama yüreği çok iyidir. Fakire, fukaraya, ağlayana dayanamaz. Belli etmez ama yüreği ağlar. Kimse onun bu halini bilmez.

Hülya’nın hamileliği nasıl geçti peki? Zor bir doğum muydu?

EA: Halk dilinde ‘aşermek’ derler. Onun da canı hamileliği sırasında çok şey isterdi. Çok iştahlıydı, zaten epey de kilo aldı. Kız çocuklarına düşkündü. Zehra gelince çok sevindi. Zor bir doğumdu. Hamileliği de zor geçti ama son ana kadar çalıştı. Allah var, o zaman Kaya ne gerekiyorsa yaptı.

Şimdi araları nasıl?

Hoş, ben artık bu konuda pek bir şey yazmak istemiyorum. Allah göstermesin, boşandıklarını duysam da ilk yazan ben olmak istemem. Biliyorsun, Kaya benim 20 yıllık arkadaşım ama şu an aramız limoni.

EA: Valla Şenay’cığım, işin doğrusu Hülya, Kaya’nın çapkınlıklarına alıştı. Gerçi son zamanlarda pek kaçamağı yok galiba. Ben bu konuda kızımla pek konuşmuyorum ama Hülya gibi bir kadının nasıl olup da ihanete uğradığını çözmüş değilim. Zaten evliliklerine de karışmıyorum. Allah haklarında hayırlısını versin.

"Acımadan patakladım"
Hülya’nın sizlerle diyaloğu çok iyi ama akraba ilişkileri zayıf galiba. Ya Helin’e bakış açısı nasıl? Yani Helin bir zamanlar fazla hareketli bir yaşantı içindeydi de.

EA: Şenay, çok kalabalık bir aileyiz. Hülya nereye yetişsin? Aileme yıllarca baktı, çocuklarını okuttu, onlara hamilik yaptı. Hülya’nın yaptıklarını çok az insan yapar. Onun kendine ait gizli bir dünyası var, o dünyaya bazen beni bile sokmuyor. Çevresinde fazla insan istemiyor. Dedikodu filan sevmez. Helin’i Hülya okuttu. Hem de en iyi okullarda. Helin’e de Leyla’ya da ablalığını yapıyor. Gerektiğinde Helin’in kulağını da çekmiştir ama şımartmıştır da. Helin’in hayatını garanti altına aldı.

Yine çocukluk günlerine dönelim Amiral. Hülya hiç dayak yedi mi?

EA: İşin doğrusu hepsi birer kere dayak yedi. Hülya okulu ektiği günlerde okkalı dayak yemişti. Bir bayram günü de Ayvalık’a, annemi ziyarete gitmiştik. Bir baktım, camdan içeriye girmeye çalışıyor. Bayram ya, üstü pırıl pırıl, herşeyi yeni, çiçek gibi giydirmişim. Üstüne çok güzel yeni bir bluz almışım. O bluzunun yakasından tuttuğum gibi pencereden içeriye çektim ve "Allah yarattı" demeyip dövdüm. İlk ve son dayağıydı ama öyle bir dövdüm ki merdivenlerden 3 kat yuvarlandı.

Şimdi Hülya ile aranız nasıl?

EA: Bilirsin, Hülya çok iyi bir anne. O nedenle şimdi benim sıkıntılarımı daha iyi anlıyor. Tabii bazen tartışıyoruz. Düzensizliği kabul etmiyor. Çok titiz. Evdeki kadınların bile hatasını kabul etmiyor. Çünkü kendisi mükemmelliyetçi. İnan bazen "Ben mi doğurdum bunu?" diyorum. Çocukken, 6-7 ay süreyle sırtım yatak yüzü görmedi Hülya yüzünden. 2-3 aylıkken o kadar çok ağlardı ki bütün yüzüm sıkıntıdan sivilce dolmuştu. Komiktir, komşular bizim ana-kız olduğumuza akıl erdiremezlerdi. Hep bana "Annenizi ziyarete geldik" derlerdi. Dedim ya, biz birlikte büyüdük. Hülya’nın tüm dertlerini, sırlarını bilirim.

Maddi olarak katkısı var mı şu anda size?
EA: Şu anda yok. Hülya benim mutfağıma bakardı eskiden. Helin’in tüm eğitimini maddi olarak üstlendi. Aslında hepimize yetişti. Bir minik ordu baktı. Şimdi Hülya ile maddi bağımız yok. Ben bazen sıkışırım, o zaman hızır gibi yetişir imdadıma. Şu an Helin’e, evime ben bakıyorum. Tüm ihtiyaçlarımı, şoförümün, büronun masraflarını ben karşılıyorum.

Sahnedeki Hülya çok farklı
Torununuz Zehra ile aranız nasıl?

EA: Zehra’yı görmediğim zaman kendimi boşlukta hissediyorum. Çok tatlı Şenay, çok. Allah bağışlasın, annesi gibi zeki. Kimse kusura bakmasın ama Hülya gibi bir anne zor bulunur. Ben bile onun kadar iyi annelik yapamadım çocuklarıma.

Kızınızın zirveye gelmesinde sizin emeğinizin çok olduğunu biliyorum. Neler çektiniz?

EA: Öncelikle herşeyimi kaybettim. Evimi, yuvamı, kocamı. Kocam ölmeden 7 yıl önce başkasını seviyordu, ben yoktum yanında. Eskiden her yaz ailece tatil yapardık, bu bitti. Hülya sahnede, ben hep kulisteydim. Ne mafya babalarıyla uğraştık. Hep stresliydim. O nedenle bir ara kumara düştüm. Kızım çok iyi başardı herşeyi. Büyük yetenek. Ama ben de çok fedakarlık yaptım.

Sahnedeki Hülya ile evdeki Hülya arasında büyük fark var mı?

EA: Olmaz olur mu Şenay’cığım? Sahne gerisinde Hülya daha sakindir. Titizdir ama yanar, söner. Çalıştığı zaman acayip sinirli oluyor. Bir kere kusura tahammülü yok. İçki ve sigara kullanmaz. Kulisinin çok temiz ve havalandırılmış olmasını ister. Kuliste fazla insan olmasından hoşlanmaz. Beni, kuaförü, sahneye çıkacağına yakın sazın şefini çağırır. Sahne öncesi mutlaka abdest alır, duasını okur. Sesini açar. Repertuarına göz gezdirir. Allah var, sahnede kızımı çok beğeniyorum. Yani bambaşka bir Hülya var sanki. Makyajı, giyimi, şarkıları, seksiliğiyle, şuh bir kadın... Herhalde sahnedeki Hülya’yı beğenmeyen yoktur.

5 yıl menajerliğini yaptığım için iyi biliyorum, Hülya Avşar zor ama bir o kadar da kolay insan. Neden mi? Bir kere karşısındakinden mutlak dürüstlük ve saygı ister, karşılığını da fazlasıyla verir. O nedenle Hülya ile çalıştığım sürece hiç kırılmadım. Sanırım ben de onu kırmadım. Katı görüntüsünün ardında duygusal bir yapıya sahip olan Hülya Avşar, çocukları çok ama çok sever. Bakın bu konuda Emral Avşar neler anlatıyor; EA: Hülya tek çocukla yetinecek insan değil. Küçükken 5-6 çocuğu olsun isterdi. Herkesin çocuğunu çok sever, ayırım yapmaz. Sümüklü bebek bile Hülya için caziptir. Bir ara çocuk yuvası açmak istedi, başına da Helin’i getirmeyi düşledi ama şimdi öyle bir fikri yok. Çok sabırlı, Zehra’yı da iyi yetiştirdiğine inanıyorum. Bacak kadar çocuk İngilizce ve yüzme dersi alıyor.

Hülya Avşar da Sibel Can gibi her perşembe çok özlediği babasına yasin okuyor. Emral Avşar’ın tek sıkıntısı, organizasyon ve menajerlik yaptığı kızına çok iş gelirken onun iş seçmesi. Hatta son yıllarda azaltması ve şartlar koyması. Örneğin Hülya, bayi toplantılarında kadın ve erkek sayısının yarı yarıya olmasını istermiş. Beş yıldızlı otellerin balo salonlarını tercih edermiş. Bugüne değin annesini çok kıymetli armağanlara boğmuş Hülya. Bunlar arasında Ayvalık’da iki villa, araba, tek taş pırlanta yüzük, sayısız pahalı hediye var.

Evet efendim, yazı dizimi burada noktalıyorum. Umarım benim yazarken aldığım keyfi siz de okurken tatmışsınızdır. Sağlıcakla kalmanızı, herşeyin gönlünüzce olmasını diliyorum. Olağan köşemde buluşmak üzere şimdilik hoşçakalın.

Yazara e-mail:




MAGAZİN