CaddeII. Abdülhamit'in İstanbul'u

II. Abdülhamit'in İstanbul'u

08.06.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

‘Atlas Tarih’, bu ay okurlarını 'II. Abdülhamit'in İstanbul'unda yolculuğa çıkarıyor. Yıldız Sarayı'nın arşivlerindeki 1800'lere ait fotoğraflarda şehir bugünkünden hayli farklı

II. Abdülhamitin İstanbulu

İstanbul’a vurulan Türk damgası: Süleymaniye
Yedi tepeli şehir İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine inşa edilen Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman’ın başmimarı Mimar Sinan’ın 'kalfalık eserimdir' dediği ancak mimarlık tarihçilerinin şaheser olarak nitelendirdikleri yapılardandır. 36 metre yüksekliğindeki kubbesi, ikisi üç, ikisi iki şerefeli dört zarif minaresi ve külliyeyi tamamlayan medrese, hamam, kütüphâne, sebil, çeşme, aşhâne, darülkurra gibi ek binalarıyla Süleymaniye Cami, Osmanlı medeniyetinin simge yapıları arasındadır. Fotoğrafta eskiden odun iskelesi olarak kullanıldığı için Hatapkapısı ismini alan iskele ve ön planda ise 19’uncu yüzyılda deniz taşımacılığında kullanılan tekneler görülüyor.


Galata Köprüsü tam beş kez yapıldı
Şehrin yine en eski yerleşim merkezlerinden olan Galata ile İstanbul arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak için Haliç üzerine köprü yapma tasarıları çok eski olmakla birlikte, Osmanlı döneminde ilk köprü Haliç’in içlerinde ve Ayvansaray ile Hasköy arasında askeri amaçla inşa edilmişti. Haliç üzerine inşa edilen ikinci köprü ise Unkapanı ile Azapkapı arasında İkinci Mahmud tarafından yaptırılan ve geçiş ücreti alınmadığı için 'Hayratiye Köprüsü' ismi verilen ahşap köprüydü. Bugün Galata Köprüsü olarak bilinen köprünün yerinde inşâ edilen ilk köprü ise Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmiâlem Valide Sultan tarafından 1845’te yaptırılmıştı. 18 sene kullanılan ahşap köprü dubalar üzerinde duruyordu. Köprünün üzerinde görülen kulübeler vapur bileti gişeleridir. Ahşap köprünün ömrünün umulandan kısa olmasının önemli bir sebebi de bu iskelelere sürekli yanaşıp ayrılan vapurların yarattığı sarsıntıydı. Sağda görülen beyaz taş bina ise 1890’larda yıktırılan Aziziye Karakolhânesi’dir.


Yürü servirevanım gidelim Sadabade
Kağıthane mesiresi Üçüncü Ahmed’in saltanat yıllarında, sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa’nın bölgede yaptığı düzenlemelerle bir mesire alanı olabilmişti. Kağıthane deresinin Haliç’e kavuştuğu noktadan vadinin içlerine uzanan düzlük alan iki yüzyılı aşkın bir süre mesire yeri olarak kullanılmıştı. Derenin çevresinde yapılan düzenlemeler sırasında bir cami, çeşmeler, kameriyeler ve seyir teraslarıyla ahşap köşkler yaptırılmıştı. İmrahor ve Çağlayan kasırları en gösterişli olanlarıydı. Kağıthane Deresi’nin Çağlayan kasrının önünden geçtiği bölümde, derenin yatağı 800 metre boyunca mermer bloklarla kaplanmıştı. Böylelikle mehtaplı gecelerde derenin tertemiz suyu mesire alanının derinliklerine doğru uzayıp giderdi. Fotoğrafta çocuklarıyla gezintiye çıkan feraceli ve yaşmaklı İstanbullu hanımlar görülüyor. Yazık ki bugün, Kağıthane’nin eski günlerinden eser kalmamıştır.

KEŞFETYENİ
İşte Mylan bebek! Yusuf Yazıcı paylaştı, yüzü ilk kez görüldü
İşte Mylan bebek! Yusuf Yazıcı paylaştı, yüzü ilk kez görüldü

Cadde | 06.05.2025 - 07:12

Oyuncu Melisa Aslı Pamuk ve Yusuf Yazıcı çiftinin ilk bebekleri Mylan Yazıcı ilk kez kendini gösterdi. Yusuf Yazıcı, kutlamalarda Mylan Yazıcı ve Melisa Aslı Pamuk ile olan fotoğrafını paylaştı.

Yazarlar