Cadde “Kendi müziğimi yapmaktan başka çarem yok”

“Kendi müziğimi yapmaktan başka çarem yok”

10.03.2011 - 01:30 | Son Güncellenme:

New York ve Sao Paolo’dan sonra Nublu Jazz Festivali için ikinci kez İstanbul’da olan İlhan Erşahin, yine farklı projeleri bir araya getirdi. Erşahin’in en köklü ve dinamik projelerinden ‘Love Trio’, usta perküsyoncu Arto Tunçboyacıyan’la birlikte sahneye çıktı.

“Kendi müziğimi yapmaktan başka çarem yok”

Bir diğer İlhan Erşahin projesi ‘İstanbul Sessions’ da yoğun ilgi gördü. Hello! dergisi, Erşahin’i İstanbul’dayken yakaladı ve konser öncesi konuştu. Sadece müziğini değil hayata bakışını, Amerika’yı, toprak özlemini...

Haberin Devamı

İstanbul Sessions’ın hikayesini anlatır mısınız?
İstanbul Sessions bir ‘Jam Session’ sırasında ortaya çıktı. İstanbul’da çalmam istenmişti. Bunun üzerine İstanbul’daki müzisyen arkadaşlarımı da bana eşlik etmeleri için çağırdım. Bu beraberlik sonucu İstanbul Sessions’ın da temelleri atıldı.

Arto Tunçboyacıyan’la birlikteliğinizin ruh halini bizimle paylaşır mısınız?
Arto ile 12 sene önce tanıştım. Ne zaman ondan bahsetsem onun müzisyen değil bir sihirbaz olduğunu söylüyorum.

Müziğinize mistik tonlar hakim...
Bugünkü toplumda bir şeyler eksik. Dünyada çok fazla yozlaşma var. Dünya tehlikede, insanlar kaybolmuş gibi. Bu yüzden kendi varlığımızın anlamını bulmak zorundayız. Gerçek cevabı henüz bulamadık. Bu cevaplara sahip olsaydık, şu an dünya böyle kötü durumda olmazdı.

“İstanbul Sessions yepyeni bir sound etrafında Miles Davis’in Agartha grubundaki derin modal funk’la Ortadoğu ritim ve melodilerini buluşturup üzerine güçlü bir elektronik dub vuruşu ekliyor” yorumu yapılıyor.
Evet, aynen hepsini içeriyor ama biz bir stil arayışı içinde değiliz. Ben sadece Nublu müziğini çalıyorum ve bu tamamen doğal bir biçimde meydana geliyor. Hiçbir stil ya da tür peşinde koşmuyorum. Aslında müziğimde kimsenin motiflerini kullanmıyorum. Kendi müziğimi yapıyorum. Çünkü başka bir seçeneğim yok. Günlük ruh halime göre kendimi ifade ediyorum. Önemli olan ilham almak; neden yaptığın ve nasıl yaptığındır.

Haberin Devamı

İstanbul’un renklerinden neler var?
İstanbul’da birçok renk var. Eğer dikkatli bakarsanız birçok güzel şey fark edebiliyorsunuz. İnsanlar kaybolmuş gibi ama yolun sonunda bir ışık var ve bu ışık İstanbul’da da bulunuyor. İstanbul’un bu rengi, şehirde yaşayan birçok insanın ruhunun renkliliğinden oluşuyor.

Boğaz’ı düşündünüz, İstanbul kedileri için bir parça bestelediniz. Sokakların sesinde neler var?
Her gün sokaklarda yürüyoruz. İnsanları görüyoruz, gülümsüyoruz, yiyip içiyoruz. Buradaki her şey çok gerçek.

Klasik caz çalarken, kendi müziğinizi yapmaya başladınız. “Bugünün müziği sentezlerden doğacak” diyorsunuz.
Her 10 yılın kendine özgü bir müziği var. Ve bazen aralarında ilişki kurabiliyorsunuz. Bu yüzden eski standartlara göre yaşanılabileceğini düşünmüyorum. Çünkü her şey çok çabuk değişiyor. Buna müzik de dahil. O yüzden hep şimdinin müziğinin peşindeyim.

Saksafon çalış tekniğinizi Sonny Rollins ve Joe Henderson gibi efsane isimlerle kıyaslıyorlar.
Onlar geçmişti, ben şimdideyim. O kahramanlar benim için hep var olacak. Örneğin Joe Henderson’ı dinlerken çok zevk alıyorum ama onun çalış tekniği sebebiyle onun müziğini sevmiyorum. Çok cool bir insan olduğunu düşünüyorum ve onu örnek alıyorum.

Saksafonun daha çok toprağa yakın bir ses taşıdığını söylüyorsunuz.
Tabii ki, oradan geliyoruz, orada bitecek. Toprak ana her şey, ona dikkat etmemiz gerekiyor.

New York büyüsünde ne var?
Vahşi Batı! New York’ta kendi patatesini üretiyorsun, kendi kurallarına göre. En azından benim için öyle. New York’un kutsal bir yer olduğunu düşünüyorum, Kızılderililer zamanından kalma. Bir sihri var. Bu yüzden buraya dünya kültürü hakim. Özellikle yaşadığım East Village’ta. 40’lardan gelen Batı kültürünün kaynağı burası.

1.5 sene sonra Berkeley’yi bıraktınız ve New York’a taşındınız. Neden?
Okul okuldur. Burada herkes aynı şeyi öğrenir; ama içindekini geliştirmeye pek fırsatı olmaz. Bu yüzden Berkeley mezunu birçok müzisyenin şu an kötü durumda olduğunu görüyorum. Çünkü okul onların tutkusunu bir şekilde emiyor.

Türkiye’de özgün bulduğunuz müzisyenler kimler?
Türkiye’ye sırf bu yüzden sık sık geliyorum. Çünkü burada yaşayan müzisyenlerle müzik yapmayı gerçekten çok seviyorum.

Andy Warhol, Madonna, Ernest Hemingway, Reamonn, Rolling Stones, Led Zeppelin, Jimmy Hendrix, New York, East Village size ne ifade ediyor?
Dediğim gibi 14 yaşımdan beri New York’tayım. Çok büyülü bir yer. Özgürlük ve her şey var. Bakalım burası bizi nereye götürecek? Ama hâlâ Brezilya’da yaşamak istiyorum.

İlhan Erşahin müzik dışında ne yapar peki? Kendini nasıl besler, yoğurur?
İyi yemek yer, arkadaşlarıyla ve ailesiyle olur, modayı takip eder.