01.12.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
Haber: Gülden Öktem
Milliyet Gazetesi'nin kitap eki Milliyet Kitap’ın 5’inci yaş günü, önceki akşam Topaz Restoran’da düzenlenen kokteylle kutlandı. Kutlamaya edebiyat, sanat ve iş dünyasından çok sayıda isim katıldı. Gecenin açılış konuşmasını Doğan Gazetecilik İcra Kurulu Başkanı Servet Topaloğlu yaptı. “Yayın sektöründe sayılar çok net olmamakla birlikte, Türkiye'de yılda 500 milyon kitap basılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın kitapları çıkarıldığında, bu rakamların 350 milyonlarda olduğunu öğrendim. Diğer taraftan Türkiye'de bir şehir efsanesi vardır, 'Türk insanı kitabı sevmez, kitap okumaz' diye. Türk insanı kitap okuyor aslında, verilen arzı da son derece iyi bir şekilde kabul ediyor” diyerek sözlerine başlayan Topaloğlu, perakende sektörünün son 10 yılda müthiş bir gelişme geçirdiğine dikkat çekti.
"Kitapçılar hep dolu"
Servet Topaloğlu konuşmasına şöyle devam etti: "1990 yılında sayıları 30 civarında olan alışveriş merkezi sayısı bugün 340-350 civarında. Her alışveriş merkezinin içinde de bir kitapçı var. Ben eski bir perakendeci olarak alışveriş merkezlerine gittiğim zaman boş perakende mağazalarını görüyorum ancak boş kitapçı görmüyorum. Yayın sektörünün önü çok açık. Milliyet olarak bu sektörü ciddi olarak destekleme kararı almış bulunuyoruz. Milliyet Kitap'ın 5’inci yılını bu şekilde algılamanızı rica edeceğim."
Herkesi güldürdü
Gecenin sunuculuğunu üstlenen Milliyet Kitap'ın yazarlarından Yekta Kopan ise sohbeti ve hoş anekdotlarıyla geceye renk kattı. Kopan, "Ben bir Milliyet Çocuk okuruyum, Milliyet Çocuk'la büyüdüm. Beş yıldır da Milliyet Kitap'ın okuruyum. Milliyet Kitap'ın birbirinden önemli dosyaları sayesinde her gün yeni bir şeyler öğrendim. Beş yıldır beni çoğaltmaya devam ediyor" dedi.
1979 yılının sonunda Milliyet Çocuk dergisinin açtığı yarışmada şiir dalında ödül kazan- dığını söyleyen Kopan, Yalvaç Ural'ın da aralarında bulunduğu jüriden aldığı 'Bahtsız At' adlı kitabı göstererek "Bu bir başlangıç ödülüydü. Gerçi o jüriden sonra başka bir ödül daha aldım. Yalvaç Ural o ödülü verirken ne düşünüyordu bilmiyorum ama yıllar sonra ben onun kızıyla evlendim" diyerek izleyenleri güldürdü.
Ne dediler?
Adalet Ağaoğlu: Bazı yıl dönümleri insanın içinde bir yerlere dokunur, duygularına ve aklına fikrine dokunur. Milliyet'le tanışıklığım, Milliyet Kitap'tan önce Ankara'dayken Milliyet Sanat'la başladı. Bu sürekliliğin önemli olduğunu düşünüyorum. Milliyet Kitap, hazırladığı kapak dosyalarında artık aramızda olmayan birçok yazarımıza saygı gösterdi. Hepsinin anısının önünde eğilelim; onları saygı ve sevgilerimizle kucaklayalım.
Cem Mumcu: Milliyet Kitap, bizim yazma, okuma ve yayınlama serüvenimiz içinde. Ara ara duraklara ihtiyacımız var; okumalarımızı da okumamız lazım, hep birlikte bir yerde buluşmamız lazım. Kitaplar bölük pörçük olsa da bir yuva oluşturması lazım. Milliyet Kitap, yuva bizim için."
Nedim Gürsel: Milliyet Kitap'ın beşinci yılı, daha emekleme döneminde bir kitap eki sayılır. 38 yıldır yayımlanan Milliyet Sanat'a oranla tabii. Ama aynı zamanda onun sürekliliğinin göstergesi.
İlknur Özdemir: Kitap eklerini yayınevleri açısında çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü sesinizi başka türlü duyurmak, yenilikleri, yeni yazarları, kitapları okurlara ulaştırmak mümkün değil.
Esmahan Aykol: Milliyet Kitap çok severek okuduğum bir ek, beş yıl değil 55 yıl daha sürmesini dilerim. Kitap alemini onun sayesinde takip ediyorum; çok severek okuyorum.
Şebnem İşigüzel: Öncelikle Milliyet Kitap'a nice yeni yaşlar dilerim, kitapla okuyucu arasında önemli bir bağ kuruyor. Yazar ve okuyucu olarak çok kıymetli.
Ayşe Kulin: Milliyet Kitap’ın dili, edebiyatı takip eden okurlar için son derece güzel bir dil. Edebiyat dergilerindeki gibi, her cümleyi şifre gibi açmak zorunda kalmıyorlar. O bakımdan da takdir ediyorum. Uzun zamandır Adalet Ağaoğlu’nu görmemiştim. Ne o ne de ben çok gözüken insanlar değiliz. Adalet Hanım’ı gördüğüme çok sevindim. Ben onu ilk kez Ankara’da bir kadınlar sempozyumunda tanımıştım. Yıllar oluyor, daha benim 'Sevdalinka' kitabım yeni çıkacaktı. O sempozyumda gene bir iskemlede oturmuştu, ben de dizinin dibine çöküp ona karşı olan hayranlığımı anlatmıştım. Çünkü onun tüm kitaplarını okumuş biriydim. Bu gece de baktım gene oturuyordu tahtında. Yanına gidip “Bakın ben bir kere daha diz çöküyorum önünüzde” dedim. O bizim çok değerli bir ustamızdır.