Geçtiğimiz hafta İngiliz sinema dergisi Empire’ın “Tüm zamanların en iyi 50 televizyon dizisi” listesinden bahsetmiş “Biz de kendi dizimizi seçelim” demiştim.
Çağrıma 400’e yakın kişi yanıt verdi. Herkes özene bezene, yerli ve yabancı dizilerden oluşan birer liste yapmıştı. Ama kimi Avrupa Yakası’nı 1. sıraya koyarken, kimi listede bu dizi 7. sıradaydı. Bu durumda 1 numaraya konulan dizilere 10 puan, 2 numanraya 9, 3 numaraya 8 vs. puan vererek bir tablo oluşturdum. Yani birincilik sadece dizinin ne kadar çok listede yer aldığıyla değil, ne kadar yukarıda yer aldığı kriteriyle belirlendi. 359 kişinin oylarıyla “En İyi Yerli Dizi” ise “İkinci Bahar” oldu. Yabancı diziler haftaya.
İŞTE İLK 10 DİZİ
1- İkinci Bahar, 456
2- Kurtlar Vadisi, 408
3- Süper Baba, 406
4- Asmalı Konak, 361
5- Bizimkiler, 348
6- Avrupa Yakası, 251
7- Perihan Abla, 109
8- Çemberimde Gül Oya, 196
9- Yaprak Dökümü, 179
10- Yedi Tepe İstanbul, 172
Lezbiyenler adasına düşseniz yanınıza kimleri alırsınız?
Coca Cola, olası bir kazaya karşı yöneticilerinin aynı uçakta seyahat etmelerine asla izin vermezmiş. Bunu duyduğum günden bu yana yöneticilerle aynı asansöre bile binmem ben. Belli mi olur; bir fırsat doğar da yönetimi 2 gün bile devralsam tutmayın beni! (Sedat Ergin de niyetimi sezmiş olacak ki hâlâ yazı işlerinin “en genç/küçük/ufal da cebime gir” editörüyüm, 23 Nisan oldu, “Gel bir koltuğuma otur” demedi.)
Geçen hafta sonu Milliyet, Coca Cola taktiğini pek önemsemeyerek pek çok yönetici ve yazarını, reklam verenlerle ‘aynı gemide’ buluşturdu; her servisten birkaç çalışan da alınarak bir tür Nuh’un Gemisi oluşturuldu.
Tiryakiler denize mi dökülecek?
İlk duyduğum, Milliyet Tiryaki Top 10’un da yolcular arasında olduğuydu. “Hah” dedim “Milliyet çareyi buldu. Tiryakileri bir adaya bırakıp kurtulacak”. Mesela yazı işlerinden Bertan (Ağanoğlu) listede. Bertan sık sık “Abi, dostum Philip Morris ziyarete gelmiş. Ben bir bahçede görünüp geleyim” diyerek yok oluyor.
Sonra baktım, ben de varım kadroda. “Bindik bir alamete gidiyoruz Midilli’ye” dedim ve işin keyfini çıkarmaya karar verdim. Gemide her şey süper, tanışma partileri, yemekler, danslar... Titanik’le ilgili esprilerden geçilmiyor. Bizim ekibi zaten tanıyorum; karar verdim, gezide yazarlarımızla vakit geçirecektim.
Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete
İlk durağım “Ayşe Teyze dolarını sat, Ayşe Teyze pirinç stoğunu yap” gibi başlıklarla, muhteşem yalınlıkla yazılar yazan Güngör Uras. Keyfi yok gibiydi. Bir fuhuş baskını olmuş. Çete liderinin adı Ayşe. Olayın gazetelerde “Ayşe Teyze çetesi çökertildi” başlığıyla yansıması Güngör Hoca’yı bıraz üzmüş; “Bir süre Ayşe Teyze’ye yazmayayım” diyordu:) Birlikte Ferrari satan bir beyin yanına oturduk. “Son 2.5 yılda Türkiye’de 136 Ferrari satılmış”. Yaklaşık haftada 1 Ferrari… İlginç değil mi?
Sonra Metin Münir ile muhabbet ediyoruz, Milliyet Reklam Grup Başkanı Viki Habif yıktı bizi; “Nee.. İkiniz de Oğlak burcu musunuz? Çok kötü çok.” 1.5 saat sonunda karar verdik: 1- Oğlaksanız bir gemiden atlayın daha iyi. 2- En iyi burç Aslan. (Viki Hanım’ın burcunu tahmin edin!)
Ali Eyüboğlu Turkcell haber servisi gibi: “Nefise ABD’ye gitti... Mahsun ile Fadik Atasoy Houston’da...” Abbas Güçlü’nün etrafı velilerle çevrili: “Hayır OKS soruları bende yok. ÖSS puanlarını ben hesaplayamam..”
Bir de yetmez, 3 tane, 3 de yetmez...
Meral Tamer “kahkaha”larıyla gemiyi çınlatıyor; Güneri Cıvaoğlu bir nevi Charlie, ama melek sayısı 3 değil, 30 maşallah. Sedat Bey, bizi coşturan Grup Yol’dan rol çaldı, sahneye çıkıp gitar solo attırdı. Ay, herkes bir müzik eleştirmeni, yorumlar yapılıyor... Ben bakmam. Patron televizyonda konuşurken bile ekrana alkış tutan benim için Jimi Hendrix’le bir kendisi! Alkışlamaktan elim acıdı.
Milliyet çalışanlarından oluşan kız grubunun sahneye çıkıp ısrarla “1 de yetmez 3 tane, 3 de yetmez 5 tane...”yi söylemesini yadırgadım. Çok ayıp kızlar, çok!
Dans pistlerinin üstadı, Hurşit Güneş ile aynı masada kahvaltı ediyoruz, 2 dakika başımı çevirdim muhabbet konusu lezbiyenler. Meğer Midilli’nin esas adı lezbiyen kelimesine de kaynak olan “Lesvos” imiş... O andan itibaren 158 kişilik grupta bir dalgalanma. Sanılıyor ki adaya inicez, her yerde lezbiyen kızlar çıplak güreşiyor olacak! Ama görüldü ki çevrede zeytin ağacından başka şey yok. 40 dakika yol, bir klise geziyoruz; 1 saat gidiyoruz manastıra varıyoruz... Zaten lezbiyenin tillahı olsa, saat 14.30’dan sonra Midilli’de siesta, herkes evinde, yurdunda.
Kaybediyorsak bir nedeni var!
Pazar oyun zamanı! Masajımı yaptırdım, “Eye of The Tiger” şarkısı eşliğinde langırt maçıma hazırlandım. Ama Yayın Koordinatörü Emre Oral ile Harun Simavi’yi kınıyorum. Kardeşim, yılların muhabiri Tolga Şardan ile “fır fır üstadı” Nilay Örnek bilmiyor mu kazanmayı! Son ana kadar savaştık ama ben son golü yedim. Niye? Rakip, reklam veren! Tuna Kiremitçi’nin eski eşi Yasemin Altan oturdu oturdu, son bir çalımla karaoke kraliçesi oldu!
Eve geldim, “Çok sönüktü... Toplantı üzerine toplantı” dedim. Kimse şüphelenmedi, taa ki Güneri Bey’in köşesinde göbek atarken çekilmiş fotoğrafım yayımlanana kadar!