Ev ahalisiyle ‘Klavye Delikanlıları’nı izlerken güldük. Bipleme, buzlama gibi küçük dalga geçmeler olsa bile, bu zamanda bu kadar muhalif mizah tadı cezbetti. ‘Dizide bir ‘Ulan İstanbul’ hali var’ diye yazmıştım, yanılmadım. Her karede espri patlatalım, güldürelim zorlamasından muzdarip, yeni kuşak komedi filmleri esinlenmeleri de yok değil. Her hafta bir film uzunluğunda ve diyalogların sağını solunu ‘mutlaka güldüreceğim’ diye süsleme isteği, ilerleyen bölümlerde sorun yaratabilir. Diziye ilk bölüm güldük ama çok hızlı bir giriş yaptı. Şimdi biraz yavaşlamak lazım. ‘Klavye Delikanlıları’nın dizi sektörümüzün ‘uzun olacak’ tuzağına karşı tedbirli olması lazım. Neden bu kadar uzattım? Çünkü uzun zaman sonra, ‘Farklı bir komedi olmuş’ dedirtecek bir örnekle karşılaştık.
Ev ahalisi üç isim üzerinde durdu. “Aa bu ‘Selena’da Hades’ti dedikleri Sinan Çalışkanoğlu (Veli), Ali Barkın (Bayram Şeker) ve Cengiz Küçükayvaz (Bayram’ın cimri babası).” ‘Klavye Delikanlıları’nın yanı sıra diğer karakterlerin hikayelerinden de acayip malzeme çıkar (Mesela Hiko Dayı ve Nergis durumu). Yani bu sezonun sürpriz projelerinden. Dizi, bu kadar acı ve gözyaşına karşı güldürmek için uğraşacak.
Omletten başka yemek yok!
‘Dolunay’ giderek tadından tuzundan kaybediyor. Biraz cazip hale getirilmek adına, aralara aksiyon ve kötülük tohumları atılıyor. Nazlı, Deniz ve Ferit ne zaman bakışmaktan vazgeçecekler?
Gözleriyle anlatıyorlar tamam ama 15 bölüm olacak, Deniz ve Ferit, iki koldan Nazlı’yı gözetleme kulesi halinde. Nazlı da ortada. Hikayenin ana karakterleri bir araya gelince bir yavanlık oluyor. Diğer abi ve ablalarda nispeten bir hareket var. Neden? Çünkü dizi iki saate yakın. 50 dakika yap, bak nasıl rahatlayacak.
Ev ahalisi, “Aşçılık okumuş kız hali hiç yok. Çocuğa peynirli omlet yapıyor, bir de mutfakta sağa sola komut veriyor o kadar” diyor.
Nazlı, bu işinin ehli genç kuşak füzyon mutfağı aşçısı olamamış. Bizde zaten karakter hanesindeki mesleği yapabilenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
İş yeri mekanları eşittir dedikodu, bakışma ve kızmaca ortamları...