Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

AMAN YİNE DEKOLTE

Show TV’de “Her Şey Dahil”de Asena vardı. Tam da Hüseyin Çelik’in dekolte tartışmasının dumanı tüterken kendileri konuk olmuştu. Asena’nın sohbeti tamam ama bir de dansı vardı. Küçük bir şov yaptı. Sayın Çelik’in dekolte sınırlarını zorlar mıydı bilemem. Bayramda Asena “Sudi Bey”in otelinde çıkacakmış. Alişan da tanıyor kendisini “Sudi Bey’e selamlar” dedi. Kimdi Sudi Bey, merak ettim doğrusu... Gizli reklam yoksa böyle bir şey mi?

“VELİAHT” YARIŞMASINA ERKEK SUNUCU İYİ OLMUŞ

AMAN YİNE DEKOLTE

Geçen hafta yazdım; Gözde Kansu değişikliği hoşuma gitmedi. Hüseyin Çelik’in sözleri ve üstüne gelen “görevden alma” algısı sansür olarak yorumlandı. Sunucunun sunumu, giydiği elbisenin “estetik” olup olmadığı konuşulamadı. Çünkü iktidar partisi sözcüsünün “Ben beğenmedim” demesi her şeyin üzerine çıktı.
Yazmıştım, ev ahalisi hep birlikte izledik; kostümden ve sunumdan hiç haz almadık diye. Ekip “Biz de beğenmedik zaten, onun için sunucuyu değiştirdik” minvalde açıklama yapsa da Sayın Çelik’in açıklamaları damgasını vurmuş ve bu gidiş onun sözleriyle örtüşmüştü. Yeni sunucuyla yarışma devam etti. Takım elbiseli, hayli resmi Murat Başoğlu... Sunumda sınırları zorlamadan işini yapıyor. İlerleyen bölümlerde daha da oturur. Gelelim terazinin diğer kefesine.

ATV’nin ilk olayı değil
Ne tesadüf bu olaylar nedense hep ATV’yi buluyor. Oktay Kaynarca meselesi var. Yarışma sunacaktı. 20 bölüm çekilmişti. Ama birden yarışmanın sunucusu değişti, Murat Serezli oldu. Yine aynı kanalda “Huzur Sokağı” dizisinin senaristlerinden Alev Toprakoğlu, “Gezi durumlarından” işinden oldu. Oktay Kaynarca için de aynı iddiada bulunuldu.
Kaynarca’nın son anda kadrodan çıkarıldığı yarışmanın da adı sanki bu olaylara gönderme yapar gibiydi; “Kapanmadan Kazan!” Bunlar tesadüf müydü? Bu kadar çok örneğin bir arada olması normal mi?

Haberin Devamı

ÖMER ÜRÜNDÜL: “ÖNÜMÜ KESMEK İÇİN HER YOLU DENEDİLER”

TRT Spor’da “Sportreler”de Ömer Üründül’le sohbet vardı. 1986 yılından bu yana bizlerle. 1996 Avrupa Şampiyonası, 2002 Dünya Kupası, 2008 Avrupa Şampiyonası maçlarının tümünün anlatmasıyla dikkatleri epey üzerine çekti.
“Benim bütün milli maçları yorumlamamın, meslekdaşlarımı rahatsız etmemesi mümkün değil” diyerek durumu özetledi. Kendisi işadamıydı. Futbolu çok seviyordu ve bu konuda öne çıkmak istiyordu. Nitekim söyleşide bunu açıkça ifade etti: “İşadamı olarak bu işin içine girip bütün maçları da ben yorumlayınca medyada bana karşı tepki oluştu...” Kıskandılar yani.

Bu işi para için yapanlar vardı!
Programdaki bir sorunun, sanırım futbol üzerine yazan, çizen, yorum yapanlar arasında tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Sunucu, “Aslında bu işi insanlar para kazanmak için yapıyor. Sizin de böyle bir sıkıntınız yok. Bunu yapmak zorunda değilsiniz. Yıldığınız ve yapmak istemediğiniz zamanlar oldu mu?” diye sordu. Yani “Hadi millet para için katlanıyor, sizin ne zorunuz vardı?”nın daha nazikçesi bu soru aslında!

“Halk beni seviyor baş edemezler”
Üründül soruyu şöyle yanıtladı: “Bunlar böyle yapınca daha da hırslandım. Halkın sevdiği insalarla pek başedilemiyor. Benim yolumu kesmek için her türlü yol denendi. Kendi çalıştığım gazetelerde dahi aleyhimde yazılar çıktı, lehimde çıkmadı. Bütün bunlara rağmen ben bugüne kadar ayakta kalmayı başardım...”
Belki de Ömer Üründül’le “diğerlerini” ayıran nokta bu oldu basında. “Bu iş” lafı, tabii ayrı bir başlık. Emek, saygı, iş bir yana “bu iş” bir yana!