Her yerde dünya kupası yapmak zorundalar mı? Hani bir de böyle özel izleme setini kurmuş olanlar için daha büyük bir işkence. Güney Afrika’daki Dünya Kupası maçlarını izlemek gerçekten büyük bir işkence. O ‘yerel enstrümanları’yla hepsi bir anda başlıyor stadyumda’bızz’lamaya. Maç mı izliyoruz yoksa arıların istilasını mı? Ben sesini kapatıyorum artık. Ama gerçekte bu konuya bir çözüm şart. Günde üç maç hepsi ‘bızzzz’lı. 130 desibelmiş yaydığı gürültü. Kanal D Ana Haber Bülteni’nde de ‘Vuvuzela’ haberi vardı. Zurnanın babasıymış. Eh bizde 30 bin kişi elinde zurnayla maç izlesin bakalım neler oluyor? Bir de sahadaki futbolcuları düşünün. Hiç bilmedikleri garip bir sesin içinde top oynuyorlar.
ÖMER ÜRÜNDÜL BİLEMEDİ
TRT’nin kayıtlı yorumcusu Ömer Üründül, Dünya Kupası’nda ‘kontrollü’ yorumlarını yapmaya başladı. Ama kontrolü bu sefer kaçırdı. Arjantin-Nijerya maçının 66’ıncı dakikasında ‘Arjantin gol atacak bunu hissediyorum’ dedi. Bir nevi Rıdvan Dilmen olayı yaratmak istedi. Ama olmadı.
HER ŞEYİ ERGENEKON’DAN BİLEN DİZİMİZ HANGİSİ?
Tabii ki ‘Kollama’. Son bölümde yine Ergenekon işbaşındaydı. Deniz Baykal komplosunun altında Ergenekon örgütü vardı. Örgüt her alanda çalışıyor. Futbola da el atıyor. Bursaspor’un Teknik Direktörü’nün değiştirilmesine karar veriliyor. Onun yardımcısı gelecekmiş takımın başına. Çekimler güzel, hayali daha da bir güzel. Ve izlenen bir dizi. Millet inanıyor yani!
REHBERİM
MARADONA ÜZERİNE
Libero belgeselinin ikinci bölümünde Maradona var. Dünya Kupası boyunca 24’te ekrana gelecek, hani nasıl denir futbol üzerine yapılmış iyi işlerden biri. İlk üç bölümde unutulmaz yıldızlar var. Belgesel, çağdaş futbol dünyasının bilinmedik yönlerini yıldızların ağzından seyirciye taşıma konusunda son derece başarılı... Messi, Torres, Raul, Figo, Ronaldinho, Zidane, Casillas, Maldini, Rijkaard, Hugo Sanchez başta olmak üzere günümüz futbolunda varlıklarını yeşil sahada futbolcu ve teknik direktör olarak sürdüren güzel oyunun bu müthiş yıldızları yaz boyunca 24 ekranında olacak. (24/21.30)
YAŞASIN SOSYALİZM Yıl 1999... Dünya ticaretinin neredeyse tamamını eline alan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Seattle’da toplanıyor. Dünyayı yönetenler de, yönetilen yoksul ülkeler de bu zirvede buluşuyor. ‘Seattle’da İsyan’, işte bu beş günü başarılı bir uslüpla anlatıyor. ‘Gerçek olaylardan esinlenilmiştir’ sözüyle başlıyor film, ‘Mücadele devam ediyor’ sözüyle bitiyor. Giriş bölümü belgesel gibi, Gümrük Tarifeleri Anlaşması (GATT)’ı, DTÖ’yü, sermayenin bütün dünyayı kendisi için ‘serbest pazar’ yapma sürecini anlatıyor. Evet, filmin hemen başındaki bölümde, dünya ticaretinin yüzde 90’ını kontrol eden Dünya Ticaret Örgütü için şöyle diyor: “Bu hiçbirimizin oy vermediği ve kontrolümüzde olmayan küresel bir yönetim sistemidir. Bu sınırların yıkılması anlamına geliyor”. Stuart Townsend’in senaryosunu yazdığı ve yönettiği ‘Seattle’da İsyan’(Battle in Seattle), 2008’de Amerika’da ve birçok ülkede vizyona girdi. Türkiye’de vizyon şansı bulamadı ama DVD’si kolaylıkla bulunuyor. Filmin türü aksiyon ve dram olarak belirtilmiş. Filmde Charlize Theron başrolü oynuyor. ‘Katil Doğanlar’dan bildiğimiz Martin Henderson, Woody Harrelson, Michelle Rodriguez, Andre Benjamin, Rade Serbedzija, Ivana Milicevic, Connie Nielsen, Channing Tatum ve Barbara Tyson da var. Hollywood’un aksiyona dayalı yapısı bir ‘eylem’ filminde başarıyla uygulanmış. (TV8/21.15)