Dizinin adına bakınca böyle romantik bir şeyler geliyor insanın aklına. Ama öyle bir dizi değil. Ağalar beyler, töre. Biraz şehrin içinde olan, gerçekten bir garip dizi. Hani nasıl denir ordan tutturamazsak buradan verelim dizisi. Ama bu karmaşa ve büfeci mantığı galiba diziye ilgi, alakayı artırıyor. Hem kaşarlı tost, hem sosisli, hem pizza, hem dönerli sandviç gibi bir dizi.
BİR ZAMANLAR FORMULA VARDI
Geçen gün İstanbul’a havadan ulaşırken Formula pistinin oradan iniş yaptı uçak. Dağın başında bir garip şekil. Hemen yanında derme çatma, post modern İstanbul evleri! Yarış başlıyor ve TRT yayınlıyor. Ne koşturmuştuk değil mi, ilk zamanlar? Araba yarıştırmayı da pek sevmeyiz hani, Bağdat Caddesi çocukları dışında. Bakalım bu sefer nasıl olacak ilgi ve alaka? TRT’den izleyeceğiz.
‘KURTLAR VADİSİ’NİN UNUTULMAZLARI
Böyle de bir şeyler vardır. Dizinin kendisi yetmez, bir de içeriği ve karakterleri ile ilgili anketler yapılır. Dizi manyağı olan bu toplum da üşenmeden cevaplar. Bizim Cadde ilavesinde vardı: Bihter’e cenaze töreni ayarlamışlar. Kurtlar Vadisi, Kurtlar Vadisi Pusu’nun ilk bölümünden itibaren yer alan 10 karakteri arasından, unutulmayanını seçti. 277 bin kişinin oy kullandığı ankette, 52.199 oyla Muro birinciliği göğüslerken, adına cenaze töreni düzenlenerek olay olan Süleyman Çakır ikinci, Aslan Bey ise üçüncü oldu.
YİGİT BULUT ANAHTAR TESLİM!
Habertürk iki programı daha yayından kaldırmış. Bence One Man Show Yiğit Bulut program yapsın yeter. Diğer programlara hiç gerek yok. Zaten pratik bunu gösteriyor. Neyse birileri bir şeyleri anlar bir gün.
BİZ FENA HALDE AYRILDIK!
Aynen böyle. Sen hangi medyadasın, ben hangi medyadayım. Şahsen bundan rahatsızlık da duymuyorum. Sorun köşe yazarlarında. Bütün hikaye onlardan çıkıyor. Yoksa biz muhabir arkadaşlar hiçbir zaman sorun yaratmıyoruz. Bu hep böyle olmuştur. Gemi kaptanı olmaya pek istekli köşe yazarları bir laflar etmiş, yandaş candaş filan ayrılmışız. Dedim ya, benim böyle bir sorunum yok. Ayrıca şöyle de ilkel ve sıradan bir soruyu kendime sormuşumdur: Abi ay sonu paramı alabiliyor muyum? Bu dertleri olmayanlar konuşmaya devam edebilir: candaş, yandaş!
PİLAV VE TURŞU DA VAR
Birol Güven’den not gelmiş; Eğer ‘Çocuklar Duymasın’ın herhangi bir bölümü 1, 2, 3, 10 ya da 20 farketmez, birinci olmazsa fasulye senindir. Hatta yanında pilav ve turşu da’ demiş. Tabii bunlar aslında işin gırgırı. Bir de pek sevmem böyle muhabbetleri. Bilirim ki, benim fasulye ve turşum, hiç ama hiç okurumun ilgi alanı içinde değil. Birol Güven ile benim fasulyem en fazla örtüsü üzerindeki masanın çevresinde olacaktır. Yerken de siz beni görmeyeceksiniz zaten!
REHBERİM
BU FİLMİ İZLEDİKTEN SONRA KONUŞALIM!
CNBC-E’de ‘Hotel Ruwanda’ filmi var. Ben izlemiştim ve kanım donmuştu. Hani buna yakın şeyleri aslında görmüş yaşamış bir ülkenin evladı olarak kanım dondu. Sivas katliamı uzak bir tarih değildi. Ruanda, nüfusunun % 10’unu, tam bir milyon insanını 100 gün gibi kısa bir sürede soykırım vahşetine kurban verdi. Belçikalı sömürgecilerin marifetiyle Hutular ve Tutsiler diye iki uydurma etnik gruba bölünen ülke, üstelik Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün burnunun dibinde ve tüm dünya medyasının gözünün önünde yüzyılın en büyük cinnetini geçirdi ve kimsenin kılı bir kıpırdamadı. İşte Hotel Rwanda bu vahşetin, bu duyarsızlığın, bu lanetli tarihin öyküsünü anlatıyor. Dedim ya, izlerken, ‘neyse bizde bu kadarı olmuyor’ diyebilirsiniz!(22.00)