Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

‘Gülseren Budayıcıoğlu’nun aynı adlı romanından’ serisine bir dizi daha eklendi; ‘Camdaki Kız’. İzlerken ev ahalisi; “Nalan (Burcu Biricik) aynı Gülben (Merve Dizdar)” demeye başladı. Seyirci, ister istemez karşılaştırmaya ve olayları, “Bak bu dizisinde şöyle, burada böyle” diye yorumlamaya başlıyor. Ve yine ortak özellik ‘özenli bir çekim’ ve ‘iyi kadrolar’. ‘Camdaki Kız’ için de aynı şey söyleyebilirim; kadro ilk bölüm ‘Biz işimizi iyi yapıyoruz’ intibası veriyor.

‘Camdaki Kız’ nasıl?

Ev ahalisi, ‘Hayat Şarkısı’ ve ‘Şeref Meselesi’ dizilerinde izlemiş ve etkilenmişti oyunundan Burcu Biricik’in. Sonra ‘Kuzgun’ geldi. Beklenen olmadı. Ve büyük bir tanıtım ile ‘Camdaki Kız’. Sorunlar ve psikopatlar yumağı içinde bir dünyanın ‘saf ve temiz’ kızı. Bu havayı izleyiciye hissettiriyor.

Haberin Devamı

Nur Sürer (Feride) portresinde tam da komşunuz olsa kapısını çalmakta çekineceğiniz, sokakta görseniz “Aman bulaşmayayım” diyeceğiniz cinsten... Uçlardan yaşayan insanlar topluluğundan oluşan iki aile var. Kasvet her daim ensenizde. Ev ahalisi; “Tamam, iyi oynuyorlar da. İçimiz daraldı” dediler. Evet, daraltıyor. Klip uzunluğundaki biteviye sahneler ve de müzikle bir ‘bitmeyen senfoni’ye dönüşüyordu. Neyse sonra sonra kendine geldi ve hikayeye girdi.

“Çok dibine giriyor kamera” dedi bizimkiler. Bu fazlasıyla tekrar oldu. Dizi ilk bölümü uzun ve ötesi... Böyle olunca tabii ki rahatsız ediyordu. Yalnız mekanlar ve ışık gerçekten etkileyiciydi. Özellikle ‘Masumlar Apartmanı’ ile eş değerde bir kasvetle sunuldu diyeyim.

Benzerler olunca...

Çok tuttu bu işler. Yapım şirketi bir nevi ‘Gülseren Budayıcıoğlu uzmanı’ oldu. Kaçınılmaz, kendini tekrar eden ve “Bu tuttu” diyerek benzer şablonların yerleştirildiği birden fazla dizi... AB izleyici kitlesinde birinci oldu. Yani, “Biz bir tane daha izleriz” mesajı. Total ise daha mesafeli ama belli olmaz durumunda. Bu arada hemen belirtelim, dizinin şimdiden yurt dışı satışları garantili. Böyle de bir artısı var.

Ve müzikler

Fırat Yükselir bir ‘görkemli Hollywood işi’ yaratmış. Orkestrasyonlar bu işi bilenin elinden çıktığını gösteriyor. Her sahneye bir müzik ve bu kadar uzun zaman dilimi içinde ve de yüksek seste olunca, bir süre sonra, izleyiciyi yoruyor. Bundan müzikler sorumlu değil. Öyle isteniyor. Dizinin kendi ‘karakterini ortaya koyan’ temalar yok. ‘Camdaki Kız’ı anlatan bir tema mesela...