Beyaz TV’de bu hafta da Bedrettin Dalan dizisinin devamı vardı. Dalan’ın sahte pasaportla Almanya’da dolaştığı konuşuldu. Resminin bulunduğu ve Sinan Akkuş adına düzenlenmiş bir pasaport fotokopisi ekranı süslüyordu. Avukatı Celal Ülgen telefonda. Stüdyo ‘Bu Dalan’ın sahte pasaportu’ şeklinde dalgalanıyordu. Ülgen’in eşinin sesi duyuldu. Pasaportun Dalan’a ait olmadığı bilgisi gelmiş. Eşine iletti. Rasim Ozan A4 kağıt üzerine basılı görüntüyü ekranda elinde tutuyor. Biz, bir yandan bu fotokopiyi izliyoruz, bir yandan Celal Ülgen’i dinliyoruz. Bu arada tabii başka konu başlıkları da vardı. Ahmet Çakar’ı Ali Şen’in adam tutup vurdurduğu iddiası... Talip Doğan Karlıbel sanırım şimdiden çok konuşulan isimlerin başında geliyor. ‘Ve Gol’, ‘Derin Futbol’ programları ekibinin yeni ismi! Yıllar yıllar sonra hani 12 Eylül’ü şimdi şimdi konuştuğumuz gibi, “Özel televizyonda neler oldu?” diye bakıldığında bilmem nasıl yorumlar yapılacak bu konuşulanlarla ilgili? Kaç fotokopi, kaç kağıda basılacak, kaç cümle, kaç cümlenin yalancısı olacak?
BEHZAT Ç. BİZİ ‘BANDİSTA’ İLE TANIŞTIRDI
‘Benim Annem Cumartesi’ diye bir şarkı, çok izlenen kanal dizilerinde alışık olunmadık bir söz ve çalışla şöyle bir geldi geçti. Behzat Ç. ve ekibinin faili meçhulün peşine düştüğü, polisin polisi sorguladığı bir bölüm daha izledik. Evet bu şarkı ‘Bandista’ grubuna ait. Onların kliplerini müzik kanallarında göremezsiniz. Alanlarda çalarlar. Protest müziği, sözlerin yanı sıra zengin melodilerle süslemeyi bilirler. Django reggae rka dub afro - beat’i bir güzel harmanlarlar. Bertolt Brecht’in oyun müziklerini hatırlatır bana. Albümleri ve ne yaptıklarıyla ilgili olarak sitelerine girin ve öğrenin; tayfabandista.org. Efendim bu bölüm, hani nasıl derler ‘azıcık ucundan tadımlık’ verdi de şöyle elmayı afiyetle yedirmedi bize. Faili meçhul cinayetlerin kurbanların annelerinin gösteri sahnesi pek amatör kaldı, bu kadar sık elenip sık dokunan dizide belirteyim.
DİGİTÜRK MAHKEMEYE GİDİYOR
8 Aralık tarihinde “Lig TV ne olacak? İş mahkemeye gidecek mi?” başlıklı bir yazı yazdım. Lig TV’nin bu yıl futbolda yaşanan olumsuzluklar nedeniyle abone sayısını artıramadığını, şike iddianamesinin de kabulünden sonra, bu yılı geçtim, önümüzdeki yılı da zararına kapatacağını yazmıştım. Futbol izleyicisinin psikolojik olarak lig maçlarına ‘inanmadığının’ altını çizmiş ve Digitürk’ün “Markaya yaptığım yatırım, benim dışında oluşan gelişmelerden etkilendi, zarar ettim” diyerek federasyonla mahkemede görüşmesinin olası olduğunu vurgulamıştım. Digitürk konuyu mahkemeye götüreceğini açıkladı. Görünen köy kılavuz istemez durumu. Bir dipnot daha; aslında tüm bunlar yaz aylarında biliniyordu ve kuyuya hep beraber atlandı.
REHBERiM
GÖKLERİN KARİZMA HOSTESLERİ
Bir dönemin efsanevi havayolu şirketi Pan American’ın hostesleri. 60’ lı yılların lüks seyahat aracı, uçak. Onlar da giyimleri, tavırları ve halleriyle birer süperstar. Pan Am hostesleri aslında bir askeri disiplin içinde yaşayan taş bebeklerdi. Dünyayı geziyorlar, en iyi mağazalardan alışveriş yapıyorlar ama etek boyları, makyajları ve ne yiyip ne içtikleri dahi gözaltında yaşıyorlardı. ‘Pan Am’ yeni bir dizi. O zamanın bu ‘ulaşılmaz yaşamı’nı yine o yılların siyasi gelişmeleri ışığında (bu da klasik bir olaydır!) anlatan yapım şu sıralar çok konuşuluyor. Bu arada Pan Am şirketi 1991 yılında iflas bayrağını çekti. Ama logolu çantaları, aksesuarları hâlâ satılıyor. (DİZİMAX MORE/21.45)
SIR OLIVIER’Yİ SİNEMAYA KAZANDIRAN FİLM
Emily Bronte’nin gotik klasiği ‘Uğultulu Tepeler’in 1992 yılı çekimi. Juliette Binoche, Ralph Fiennes ve Janet Mcteer’li kadrosuyla. Bu filmin özelliği Laurence Olivier’yi sinema dünyasına kazandırmış olması. (TV8/20.45)