Pazar dediler sonra pazartesi gününe aldılar en son salı gününde karar kılmışlardı. Son bölüm salı günü yayınlanacaktı. “Bursa’nın maçı var” dediler. Sonra baktık tekrar pazar akşamına almışlar. Bana, Bursa’nın maçı olmasa da pazar gününe alacaklardı, bu vesile oldu gibime geliyor. Salı akşamı “Kendi izleyicisini bulacak” diyerek başlamışlardı. Sonra “Yoğun telefon geldi, seyirci pazar istiyor” diyerek taşıdılar diziyi. Ne olursa olsun ‘kendine özgü’ olmayı bugüne kadar başardı. Pek bizim ‘diziyi götüren izleyicinin’ seveceği cinsten değil. Ama bu yılın ‘en farklı’ yapımlarından biri benim gözümde. Neden yazıyorum bu kadar? Bilmem, bu oynamalar pek hoşuma gitmedi.
ALAMANCILARIN YETENEĞİ SADECE HİP HOP
‘Yetenek Sizsiniz’i anlamak için ara ara zaplamakta yarar var. Almanya elemelerinin özeti; ‘Hip-hop’çu Türk gençleri’ şeklinde yapılabilir. Bizim yeni kuşak gençlerin kendilerini ifade edebilecekleri tek olay bu anlaşılan. Türk malı HOOO Türk malı HEEE!
WIKILEAKS GAZETELERE İYİ GELDİ
Wikileaks belgelerini yayınlayan beş gazetenin (Le Monde, NY Times, Der Spiegel, The Guardian, El Pais) satışlarında ve internet sitelerinin tıklanmasında büyük artış oldu. Le Monde’un sitesi normalde günde ortalama 1.7 milyon kişi tarafından ziyaret edilirken Wikileaks olayından sonra 2 milyona ulaştı. Der Spiegel 1 milyon olan satışını 1.09’a çıkardı. El Pais normal tirajının üstüne çıktı, 30 bine ulaştı.
EKRANDA SÜREKLİ ŞEY DİYEN TV ELEŞTİRMENİ KİM?
Samanyolu Televizyonu’nun magazin programı ‘İyi Seyirler’deydim. Ben televizyon olayını sevmem. Bir kere kendimi ‘kameranın sevdiği yüz’ olarak görmem. Dişlerimi yaptırmadığım için ‘suya ekmek banıp yiyen’ler kategorisine girdiğim şu günlerde daha da bir eksi durum sözkonusu. Bir de programda yer alan konuşmam tam bir felaket. “Şey” demekten başka bir şey söylememişim. ‘Şeyini’ şey yapmışım yani. O zaman demek ki sen otur oturduğun yerde, yüzünü gözünü düzelt, konuşurken de ne dediğini ölç, tart, biç sonra ‘şey’ edersin. Yani ekrana çıkarsın!
iLLA HÜLYA AVŞAR
Yok Böyle Dans’ta Hülya Avşar jüri üyesi olmuş. Gerek-çesi ne olursa olsun kendilerini görünce ‘Acun Ilıcalı’nın kadrolü jüri üyesi’ diyemeden geçemedim. Jüri üyeli yarışmaların müdavimi. Ne gereği vardı? Renk katacağını zannedi-yorlarsa yanılıyorlar. ‘Yeteknek Sizsiniz’ yeterli.
Okurdan
EZEL’İN FON MÜZİKLERİ BIKTIRIYOR
Yavuz Renda, ‘Ezel’in müzikleriyle ilgili bir eleştiri yazmış: “Güzelim dizi ve anlatım, olur-olmaz arkaya konan fon müzikleriyle telef ediliyor. Bir bölümün yaklaşık yüzde 90’lık kısmı fon müziğiyle veriliyor. Güya dramatizasyon artırılıyor. Tam tersine, fon müziği belli bir zamandan sonra insanda bıkkınlık hissi doğurarak dramatizasyonu ortadan kaldırıyor. Ben artık diyalog olamayan yerlerde müzik varsa televizyonun sesini kapatıyorum. Konuşmanın olduğu çoğu yerde de bu kez müziğin yüksekliği, oyuncuların dediklerini anlamamızı engelliyor. Oyuncuların ne dedikleri anlaşılmıyor. Ben hem yönetmene hem de yapımcı firma ve şahıslara e-posta yollayarak, gözlemlerimi ilettim. Bu kadar fazla miktarda fon müziğinin diziyi telef ettiğini söyledim. Ama herhalde o e-posta adreslerini süs olarak kullanıyorlar.”