Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

BEHZAT Ç. 13+ iSE DiĞERLERi KAÇ


Pazar akşamı ‘Behzat Ç.’nin tepesinde 13+ işareti görünce böyle anlamsız karşılaştırmalar yapmak zorunda kalıyorsun. RTÜK böyle buyurmuş. O ‘13+’ koymadığınız ‘prime - time’ dizilerinin hangisi - sizin bakışınızla söylüyorum, yani RTÜK’ün - ‘aile yapımıza’ uygun? Nişanlısının erkek kardeşini çocuk yapmaya zorlayanları anlatan mı? Toplumsal sorun ayağına küçük yaşta kızları büyük amcalarla evlendiren diziler mi?
Ya, işte böyle garip garip sorular sordurmaya başlıyorsunuz adama. Hepsi bir yana ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’ bir yana durumu yaratacak ne ‘masum’ farkları mevcut diğer dizilerin? Kaderci anlayışı körükleyen diziler çok mu masum bir başka açıdan bakarsak? Güneydoğu gerçeğini mi anlatmaktadır bu iddiayla karşımıza çıkanlar? Ya da yakın siyasi tarihimizdeki bazı ‘gelişmeleri’ kendi ideolojik kirliliğiyle yansıtan diziler mi masum? Yani 7+ masumiyeti. İşaretler mi akıllı yoksa, biz mi aptalız?

BEHZAT Ç. 13+ iSE DiĞERLERi KAÇ

TV’DEN YUNANİSTAN’I İZLERKEN; MEĞER BİZ HEP İFLASIN EŞİĞİNDE YAŞAMIŞIZ!

İki sevdiğim gazeteci arkadaşım Rıdvan Akar ‘Yunanistan: Krizle Yaşayanlar’ (CNN Türk) ve Mete Çubukçu ‘Pasaport’ (NTV) adlı programlarında Yunanistan’ı anlattı. Gösteriler, Atina sokaklarındaki dağ gibi çöpler ve gösterilerle... Bizim televziyonlarda Yunanistan’ı izleyince, “Bak kendi haline şükret, komşu ne durumda” rahatlığına kapılıyoruz.
Evet böyle bir algı oluştu bende. Rıdvan’ın programında aynı soru vardı: “Peki ekonomik kriz Yunan halkını nasıl etkiledi?” Bir orta yaşlı kadın konuştu: “Dışarıya daha az çıkıyorum. İş bulamazsam Atina’dan ayrılıp köye gitmeyi düşünüyorum. Alışverişleri günlük yapıyorum. Bir şeyi alırken artık çok düşünüyorum.”
Ortalama şikayetler bu düzeyde. 50’sini geride bırakmış biri olarak, kendi yaşantıma baktım. Komşunun gazetecisi mesela, yemiş, içmiş, gezmiş şimdi kemer sıkacak; telaşı bu. Peki Ben?
Ben dışarı çıkmanın ne olduğunu bilmem. Düşünmeden alışveriş yapmak gibi bir beyin jimnastiği öğretmediler bana. Siz de hayatınıza bakın. Hep “şükür” dedik. Bulguru köyden getirdik, karnımızı doyurduk. “Zam” dedik “Enflasyon” dedik, “Kıt kanaat geçindik” edebiyatını yaptık, buna alıştık. Komşu yedi, içti, keyfine baktı. Şimdi en fazla işte ‘bizim gibi yaşamaya’ başlayacak bunun telaşında! Biz de ona hayretle bakıyoruz.
Karşı apartmanda bahçede kadın elinde baltayla tahta kırıyor. Onları torbalara doldurup eve çıkarıyor. Kışlık yakıtı. Sen gel de şu Yunanlı ablanın söylediklerini, tahtayı kıran bacıma anlat...
Biz hep iflasın eşiğinde yaşamışız da haberimiz yokmuş. Yunanistan televizyonda bize galiba bunu gösterdi!

Haberin Devamı

LİG TV’NİN TEKRARLARI VE BİR ÖRNEK
Beşiktaş-Galatasaray maç yayını sırasında Lig TV’nin diğer kanalında Chelsea-Liverpool maçı vardı. Hani farkı görmek açısından çok da sıcağı sıcağına bir an oldu. Adam pozisyon tekrarının zamanlamasını biliyor. Bizdeki ‘ayrıntıyı gösterme telaşı’ bıktırıyor. Onların felsefesi önce maçın gidişatı verilmeli. Bizimki ise ayrıntıyı kaçırmayayım telaşı. Bir de Lig TV’de yayınlanan maçlarda maçın sonunda apar topar reklamlar giriyor. Durun bi ya, filmin sonunu izleyelim. Bunun için de abone para veriyor, sadece 90 dakikayı izlemek için değil, unutmayın!