“Sen misin beni zorla evlendiren” mesajı aslında bu bölümde final yapmıyor. Yani Behzat Ç.’yle savcı hanımın evlenmesiyle işler bitmeyecek. Törende bile bir ‘alay’ vardı. Caddenin ortasında ‘Ankara havası’ oynanması, kız isteme sahnesi mesela. Kaşar olmuşlar, ‘genç kız ister’ muhabbetine girmiş iş. Kız anası damadını beğenmedi havası yaratılmış bilerek isteyerek. Çünkü izlerken; “Gelmişler kaç yaşına yok daha neler?” diyorsanız zaten amaç bunu dedirtmek oluyor. Bundan sonra ne olacak? Ev halleriyle kafa bulunacak. “Evlilik dışı ilişkileri meşrulaştırıyorlar” diyerekten ‘muhafazakâr’ eleştirilere cevap niteliğindeki bu ilişki aslında dizinin senaryo takımını mutlu da etmiş görülüyor. Yeni bir oyuncakları oldu oynayacak. Hatta dozunu giderek artırabilirler. “Bunlar boşansın bari daha iyi olacak” bile dedirtebilirler icabında. Kızmaca yok ama. Siz istediniz bunu. Eh katlanacaksınız bu ‘evlilik oyunlarının kara mizahına sevgili muhafazakarlar’...
SUSKUNLAR; İLK BÖLÜM SONRAKİ BÖLÜM FARKLARI
Umur Turagay’ın yönetmenliğindeki dizinin ilk iki bölümüyle sonraki bölümleri arasındaki fark konusunda yorumlar yapılıyor. Yönetmenin etkisi varmış. Onun ince eleyip sık dokuyan çalışma anlayışı bu dizinin ilk iki bölümünde film tadında iş çıkmasını sağlamış. 22 günde çekilen ilk bölüm nerede, 5 günde çekilen Umur Turagay sonrası dönem nerede. Oyunculuk ve hikayenin kendisini götürdüğü ama, titiz bir çalışmanın sonucu nasıl farklı bir iş çıktığı anlatılmak istenmiş eleştiride. Bir karşılaştırma yapmak açısından iyi bir örnek oldu. “Bak uzun soluklu çekim, çalışma şartları insanca çekilmiş bir dizi bölümü de olabiliyormuş” adına bir örnek. Turagay da zaten “Bu iş bana göre değil” dedi çekildi. Ama ‘ beceremeden’ değil “İcabında yaparız” diyerek. Önemli fark bu işte.
REHBERiM