Oturduğumda bazen bu hisse kapılıyorum. Daha çok ‘tartışma programlarında’... Biliyorum, tanıyorum, ne diyeceğini defalarca söylemiş ama yine karşımda. Yıllardır süregelen tartışmalara bakıyorum. O zamanlarda aynı şeyleri söyleyenlerin şimdi sustuğunu fakat oyunun başka oyuncularla devam ettiğini görüyorum.
Tanınmış olmak, popüler olmakla eşdeğerde bir resmi geçittir. Önümde o beyaz mı renkli mi neyin nesiyse, küçülürken ne kadar çok feryat ettiğini, ne kadar hırslı olduğunu görür gibi oluyorum. ‘Yeni bir dizimiz başlıyor’ tanıtımı geliyor. Sadece bir kere şöyle bir bakmak hikayeyi oyuncuları ele veriyor. Veriyor da tek başına kalıyorsun. Her dizinin tekrarı diyaloglar, seslendirmeler, müzikler, bakışlar... Bin defa versen izleyen gözlerden olmamak gibi bir boş durum.
Beğendim ve beğenmedim, en azından sayıyı azaltıyor ama yok etmiyor. Bu hoşa gitmeyecek bir durum değil. Beğendim, beğenmedim. Bir tane beğenilmeyen bir beğenilenin yerine geliyor. Ama artık hiç beğenmemek; çünkü sana beğenilmek adına yapılanların bir kandırmaca olduğunu hissetmek. Daha açıkçası kandırmacanın aldatma kalitesinin iyice yerlere serilmesini fark etmek. Bütün mesela burada.
BİR SPORLA DAHA TANIŞTIK
Tramplen ve kule atlama sporları hayli uzak olduğumuz bir dal. Dr. Mahir Canbakan’ı çoğunuz bilmez. Galatasaray’ın ‘eğlence adası’ olmadan önce bir ‘spor’ adası olduğu yıllarda bir trampleni vardı. Bir adam her gün gelir aynı saatte akşamüstü tek başına zıplar zıplar, garip atlayışlar yapardı. Ben de onu seyrederdim. Sonra daha yukarıya kuleye çıkardı. Oradan süzülürdü. Çok uzun yıllar Türkiye’nin tramplen ve kule atlama şampiyonu oldu. Ondan sonra da ben bu dalda onun kadar ‘bildik’ bir isme rastlamadım. ‘Ben Burdan Atlarım’ı izlerken bu sporun sanırım meraklıları oluşmuştur. Çekimler, Ankara’da Etlik Olimpik Spor Kompleksi’nde yapılıyormuş. 10 metrelik kulenin olduğu tek spor kompleksiymiş. Yarışmanın katılımcıları hayli ‘renkli’ ve ‘reytinge müsait’ olunca haberleri de çıkar oldu.
Show TV’nin son dönemlerde en çok konuşulan yarışma programı. Atlamalar arasındaki tabii epey farklar var. Yani atlama standartları bazen çivilemeye kadar düşebiliyor. Yanı sıra çok iyi atlayışlara da sahne oluyor. Sonuçta bu yarışmanın böyle bir spor olduğunu hatırlattığını düşünüyorum. Belki şimdiden Etlik Spor Kompleksi’ne tramplen ve yüksek atlama başvuruları artmıştır.
TOLGA ÇEVİK TELEVİZYONU DÜŞÜNMÜYOR
‘Komedi Dükkanı’, tartışmasız ekranın en iyi komedi projelerinden biriydi. Yorucu bir işti. Zamanı geldi, bıraktı Tolga Çevik ve ekibi. Bir daha aynısını olmaz. Peki hiç mi teklif gelmiyor Tolga Çevik’e? Halkla ilişkileriyle ilgilenen Selma Semiz’e sordum. “Tele-vizyoncuların ilk akla gelen birkaç isminden biri olduğu kesin. Ama şu teklif geldi de kabul etmedi gibi bir durum yok. Çünkü sorular öncelikle ‘TV’ye bir şey yapmayı düşünür mü?’ şeklinde geliyor. Biz de ‘Hayır düşünmüyor’ diyoruz” yanıtını aldım. Peki ne yapıyor Tolga Çevik şu sıralar?
Yaz aylarında yeni film
Yaz aylarında çekeceği filmin yazım aşamasında. “Tamamen bitirip içine sinmeden kimseyle paylaşmıyor” diyor Semiz. Ama ben bir ipucu yakaladım. ‘Sen Kimsin’ filmi sonrası yapılan eleştirilerde, yönetmen Ozan Açıktan’ın bu filmin devamının geleceğinin sinyallerini verdiği ve ilk filmden daha kaliteli bir ‘mizah’ anlayışı beklendiği söylenmiş. Tolga Çevik eleştirilere cevaben bu filmi çekiyor olabilir mi? Ya da filmin kendisi aynı cevap niteliği taşıyabilir mi? Göreceğiz.