İzmir’i sel aldı götürdü. Bu sefer fena götürdü ama. Fırsat bu fırsat Beyaz TV dayandı. Pazartesi “Moderatör” programında tam 10 dakika İzmir’le “kafa” buldular: “Kentin yetersiz alt yapısı çöktü”, “Sosyal medya sallandı, belediye odun dağıtacağına alt yapıya baksın”, “Bu durum İzmir’in CHP’li belediyesinin içine düştüğü aciz durumu acı bir şekilde gözler önüne serdi”, “Belediye hiçbir şey yapamadı. İzmirliler neye uğradıklarını şaşırdı”, “Göle dönen yollarda ördek yüzdü”.
İtfaiye’nin merkezini su basmasıysa ayrı bir başlıkta verildi: “Efendim İzmir’in halini gördünüz. Herkesin yardıma ihtiyacı varmış gibi görünüyordu. İlk kimi ararsınız itfaiye değil mi? Ama itfaiyenin de yardıma ihtiyacı vardı. Orayı da su basmıştı...”
Araya Melih Gökçek ve Şamil Tayyar’ın tweetleri de serpiştirilerek haber daha da zenginleştirildi. Haber, saat 17.50’de başladı, tam 18.00’de bitti. Bir haber bülteni için epey geniş sayılacak bir zaman dilimi harcanmıştı.
Gökçek’in İzmir’den “rövanşı” almasının rahatlığıyla diğer kentlerdeki sel haberlerine geçildi. Görüntüler İzmir’i aratmasa da “Sağnak, yurdun birçok yerinde yaşamı olumsuz etkiledi” cümlesiyle “yumuşak bir geçiş” yapıldı. Ah bu sular seller milleti ne hali getirdi edası vardı. Önemli olan İzmir’di; eh bu yağmur da “iyi malzeme” vermişti!
STAR ‘ACUN TV‘ OLMAKTAN KURTULACAK
Bir televizyon kanalı bir yapımcının iki programını, haftanın dört günü yayınlarsa, ortada bir sakatlık var demektir. Ben, köşemde beş adamı, beş diziyi ve beş programı belirleyip sürekli onları yazsam ve bu sözünü ettiklerim, çok izlenenler listesinin başında olsa, “Ne çok bahsediliyorum internette” diye ortalarda dolaşırsam Star’la aynı duruma düşerim.
Star yönetimi, “Parayı verdim o zaman sana ne?” diyebilir. Acun Ilıcalı’nın programlarını alıp kendi kanalına gitmesi “zorunlu” olarak Star’ı yeni çözümlerin eşiğine getirdi. Bence iyi de oldu. Mecburen televizyon kanalı olmak için daha fazla uğraş verecekler. “Acun giderse Star biter” diyenlere de katılmıyorum. Onların da, Star’ın bu halinin yanlış olduğunu anlamadıklarını düşünüyorum.
ZENGİNİN ZAMANI, FAKİRİN PARASI OLMAYINCA; ÇOCUK TV İZLİYOR
NTV’de izledim haberi (pazartesi günü, 19.30 bülteni), İstanbul’da 800 aileyle yapılan bir araştırmada; “Çocuklarınızı etkinliklere götürüyor musunuz?” diye sorulmuş. Yarısının çocukları hiçbir etkinliğe katılmıyor. Yani sinema, tiyatro, spor salonu, resim, müzik kursları...
Götürecek parası olan “Valla çok çalışıyoruz, zaman yok” diyor, parası olmadığını söyleyenler de “Bizim oralarda yok. Eee, uzağa gitmeye de para yok” diyerek çocuğu evde oturtuyor. Tek “etkinlik” televizyon izlemek.
Medya okur yazarlığı üzerine bir program izlemiştim Diyanet TV’de. Özetle “Medyanın kötü alışkanlıklarından etkilenmemek için iş anne babada bitiyor” diyordu. İşte anne ve babalar; biri param yok diğeri zamanım kısıtlı diye çocukları evde ekran başında kendileri tutuyor. Demek ki neymiş? Önce anne - babaların “eğitime” ihtiyacı varmış. Yani geçmiş olsun, TV izlemeye devam çocuklar!