Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Televizyon farklı bir dünya derler. Bir görsel yansıma, bir sihir ya da beyin yıkama kutusu... Dream TV’deki ‘Ana Sahne’nin canlı yayını için Kanal D’nin binasındaydım çarşamba akşamı. Bulutsuzluk Özlemi’nin performansı vardı. Ortadaki büyük kantinde çay içerken baktım karşıdan Ahmet Hakan geliyor. Uzun zaman oldu görüşmeyeli. Yayına yetişiyordu, “Bu akşam bedelli askerlik ve vicdani ret konuşacağız” dedi. Bizim canlı yayın stüdyosuyla ‘Tarafsız Bölge’ninki yan yana...
Çarşamba akşamları aynı anda iki canlı yayın yapılıyor; biri müzik biri tartışma. Reklam arası olduğunda birbirlerine giren iki tartışmacı meydandaki kantinde ‘çay molası’ veriyor.
Geçelim bizim stüdyoya. Seyircinin, “İşte benim parçam” dediği o şarkının bitiminde ne olduğunu biliyor mu? “Üç dakika araaa” sesi gelir gelmez, “Abi bi tuvalete uzansam, vakit var mı?” ya da “Oğlum gel bahçede bi yarım sigara tüttürüp gelelim” telaşı başlıyor. Sanki devam edermiş gibi sonrası.
Tam da bizim reklama geçip klip girilen bölümlere ‘Tarafsız Bölge’nin heyecanlı tartışmaları denk geldi. Kulisteki televizyonda Ali Sirmen’i gördüm. “Parası olan vicdani retçi olabilir” dediğini duydum. Stüdyoya geçerken hemen yanımızdaki kapıyı açıp “Abi çok güzel anlattın, devam” diyesim geldi.
Siz elinizdeki kumandayla CNN Türk’ten Dream TV’ye atladığınızı zannediyordunuz. Gerçek; sadece iki stüdyoydu. Kapıyı açtığınızda karşınızda dekorun içinde yaşananlardı. Birinde bedelli askerlik ve vicdani ret, ötekinde ‘Sözlerimi Geri Alamam’’...



EMEKLİ HAKİME BU SORU SORULSAYDI
Vereceğim örneğin tarafı ne bu program, ne konuğu. Konuğun sözlerinden soru çıkarmanın ne kadar önemli olduğuna bir vurgu yapmak istiyorum. İzlerken hemen aklıma gelen soruydu. Samanyolu Haber’de emekli savcı Faik Tarımcıoğlu şöyle dedi; “O bilgiler birileri tarafından verilmezse, bir gazeteci öyle kolay kolay kendiğilinden uyduramaz onları (...) Okuduğumda ilk edindiğim izlenim bu bir sipariş kitaptı...”
Tarımcıoğlu’nun söyledikleri ‘Bay Pipo’ ile ilgiliydi. Bilgi olarak aktarayım.
Sevcan Ödemiş Yıldırım (sunucu) için güzel bir fırsattı. Ödemiş, “Sayın Tarımcıoğlu benzer siyasi kitaplar yazılmaktadır. Bu kitapları yazanlara da belgeler verilmektedir. Acaba sipariş üzerine yazılan kitapla sipariş üzerine yazılmayan kitap ayrımı nasıl yapılır? Buna bir örnek verir misiniz? İzleyicilerimizin bu ayrımı anlaması açısından önemli” diye bir soru sorsaydı, iyi olmaz mıydı?



REHBERiM

SANATÇIYA SAYGI
‘Yaşamdan Dakikalar’ programı bize ne demek istediğini anlattığı en çaprıcı programıyla geliyor. Hıncal Uluç, Sunay Akın ve Nebil Özgentürk’e ‘Üç Tenor’ konuk oluyor. Kaybettiğimiz saatçı Esin Afşar’ın anısına sevdiği bir türkü seslendirilecek. Kanser teşhisi konulan Şükran Ay’dan da söz edilecek. Sevgili Savaş Ay’a da geçmiş olsun dileklerimi buradan ileteyim. (SKY TÜRK/21.00)

Haberin Devamı

‘YAŞAMAYA MECBURSUN’ YA DA HER HARF BİR GÖZ İŞARETİ
‘Kelebek ve Dalgıç/The Diving Bell And The Butterfly’, ünlü Fransız Elle dergisinin editörü Jean-Dominique Bauby’nin gerçek hayat hikayesi... 43 yaşında hastalanır ve bütün kas kontrolünün kaybeder. Tek kontrol edebildiği yeri sol göz kapağıdır. Ve o göz kapağı sadece bir harfe gözünü kırparak bir kitap yazar. beyazperde.com’daki şu yazı belki izleyenler için bir yol haritası: “Jean-Dominique Bauby; güldürdün, ağlattın hüzünlendirdin, sevindirdin. Bu filmi izleyenlerden birisi olduğum için mutluyum...” Evlendirme programlarına ara verip izlemekte fayda var! (TV8/16.30)