Brezilya dizileri bir televizyon figürü. Konuları oyuncularıyla bir televizyon imalatı. Bir yeni Brezilya dizisi bu kalıbı kırıyor; ‘Aşk ve Devrim’. Bugünlerde Brezilya SBT televizyonunda yayınlanan dizi, ülkede 1960’da başlayıp 1984’e kadar devam eden cunta dönemini ele alıyor. Tabii yine ‘kendi imalat’ patentiyle. Fransız dergisi ‘Courier International’de çıkan Brezilyalı gazeteci Eugenio Bucci imzalı makalede diziyle ilgili geniş bir yorum yer almış. Dizinin ilk bölümünü izledim. Yapılan tespitlerin doğru olduğunu gördüm. Oyuncular tam ‘Brezilya dizisi’ oyuncuları. Solcu gerilla öğrenciler, sanki Amerikan kolejinin güzel, tatlı çocukları ve devrim yapmak istiyorlar.
Yazar daha uzun ve ağır bir eleştiri yapmış. Ama dediği şu; “Brezilya bu diziyle kendi karanlık geçmişiyle yüzleşme şansını buldu.”
Dizide cunta işkenceleri çekinmeden gösteriliyor. Brezilya bir tabusunu yıkıyor yazara göre. “Gelmiş geçmiş en kötü Brezilya dizisi” diye nitelediği ‘Aşk ve Devrim’ için; “İncelikten yoksun, eleştiri niyetinde eksik” diye yazmış. Ama özellikle dizide o döneme ait ‘belge’ niteliğindeki görüntüler bile geçmişiyle hesaplaşması için Brezilya’ya şimdilik yeter!
Belki bu dizi bizde de gösterilir!
ONLAR TV’DE ÖLÜYOR BİZ YİYORUZ!
Bu köşenin konusunun dışında. Ama dayanamadım. Somali’ye yardım televizyonların birinci konusu. Başbakan ve Ajda Pekkan orada. Birden alevlenen Somali’ye yardım çabaları...
‘The East African’ bölgeyle ilgili etkin yorumları olan dergi. Burada çıkan bir yorum ilgimi çekti. Birleşmiş Milletler (hatta birçok sivil kuruluş) ta geçen ekim-kasım aylarında “Korkunç açlık var” uyarısında bulunmuş. Peki neden bu durumda ülke?
Dergide şu yorum dikkati çekiyor: “Elitlerin açlara ihtiyacı var. (...) Gıda pazarının aktörleri bu açlıktan yararlanır. Milyon ton gıda yardımı alınır. Ve fiyatlarda pazarlık payı düşüktür. Fiyatlar artar. (...) Biz yemek yiyorsak, bu ekranda açlıktan ölürken gördüğümüz o insanlar sayesindedir. (...) Fiyat artışları siyasi çalkantılara yol açar (Tunus, Mısır örneği veriliyor). Bir istisnası vardır; açlık. Komşunuz açlıktan ölürken sizin gösteri yapma şansınız yoktur. Çünkü gıda bütçeniz yüzde 100 artmıştır zaten.”
Dergi, bir konunun daha altını çiziyor; “Birleşmiş Milletler Somali’ye 1 milyon dolar yardım yaptığını açıkladı. Ama bu yardım yerine ulaşamadı. Ülkedeki iç karışıklık başlıca nedeni. Mogadişu’ya giden yardımlar engellenmiş... Galiba açlık aslında bilerek ve isteyerek gerçekleşiyor...”
REHBERiM
YALANMIŞ DÜNYADA YALANDAN PARA
Sinema TV’de farkında olmadan komedi türünün en zekice ele alınmış filmlerinden birini seyretme şansına sahip olacağız galiba: ‘Yalan Dünya’. Yalansız bir yaşamın içindeyken bundan para kazanmak... Her şeyin yalan üzerine kurulduğu bir dünyada zaten bundan para kazanan varken bir de kimsenin yalanı bilmediği bir dünyada bu işi yapmak... İzleyenler, “Kendimizi gülmekten alamadık” diyor. Başrolde kimler var peki? Ricky Gervais, Rob Lowe ve Jennifer Garner... (21.00)
ARKA ARKAYA ‘CANIM BABAM’
Show TV yaz döneminde ‘Doktorlar’ı keşfetmişti. Bu cumartesi ve pazar ‘en cok izlenen zaman dilimine’ bir süre önce bitirdiği ‘Canım Babam’ dizisinin tekrarlarını koydu. “Bu dizi çok izleniyor” kesin gerekçedir. Peki neden finali yapıldı? Mutlaka bir bildikleri vardır!
NOT DEFTERiMDEN
KABLOLU PROTESTO EDiLDi
1997 yılında kablolu yayınlarda yer alan yabancı televizyon sayısı azaltılmış. Zamanın bakanı Ömer Barutçu, “Burası Paris değil Türkiye” diyerek çıkarılan yabancı kanalların ‘izlenme durumuna’ göre saptandığını açıklamış. Hatta o yıllar Fatih Altaylı “Kablolu yayınları protesto edelim” diye girişimde bulunmuş. Bugün de ne Digitürk, ne kablolu TV, ne de D Smart’ta kaliteli yabancı kanal sayısı yeterli (belgesel ve spor hariç). Ama 15 milyon civarında çanak anten.
BiR ZAMANLAR ‘ADLiYE KORiDORLARI’ VARDI
Mahmut Övür 1997 yılında bacağından vuruldu mafya tarafından. O yıllar ‘Adliye Koridorları’ programını yapıyordu. 16 Mart Katliamı davasının görülmesi bu programdaki yayınlar sayesinde olmuş. Bir zamanlar Mahmut Övür varmış...
‘SÜPER BABA’ FiNALi
1997 yılında ‘Süper Baba’ final yapmış. Hâlâ hatırlanıyor ve izleniyorsa, o dizi kalıcı olmuştur. Hele biri de müziği hâlâ kulaklardaysa... ‘Zirvede bırakmak doğru olur’ demiş o zamanlar ekip. Ne kadar doğru!