Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

‘Big Brother’ yarışmasının aslında bir nevi büyük gözaltı olduğunu ispat eden bir örnek yaşandı.

Yarışmanın üç ‘yaramaz’ çocuğu Sinan Onur ve Alphan kardeşlerimiz kendi aralarında bir anlaşma yaptılar. “Bu parayı üçümüzden biri alsın.” 82 kamera ve 78 mikrofonun olduğu bir ortamda ne kadar sessiz konuşursan konuş, duyulmaması mümkün mü? ‘Büyük birader’ hemen enseliyor bunları ve görüşme odasına çağırıyor.

Gizli örgüt kurmak

“Ağaç evde gizli yaptığını sandığınız konuşmalarınız duyuldu.” Madeni sesli büyük birader devam ediyor: “Üçlü bir ittifak oluşturmaya karar verdiniz. Burası kişisel olarak mücadele edilen bir programdır. Anlaşmalar yapamaz, gizli ortaklıklar kuramazsınız.” Bireysel yarışın, dürüst olun” diyor bir de birader!

Haberin Devamı

Yarışmanın amacı kısaca her bir yarışmacının birbirinin altını oyarak büyük ödüle ulaşması. Birey olarak zaten ‘kim gitsin?’ diye ‘gizli ortaklıklar’ yapılıyor. Yani dürüstlük filan hikaye. Bunu ‘örgütlü’ yapınca suç oluyor! Bu ‘Big Brother’ aslında gençlerin ve çocukların ayakta olduğu saat dilimlerinde yayınlanarak kötü örnek olmaktadır! Buzlanan içkiden, biplenen küfürden daha samimiyetsiz! Hele bu örnekle karşılaşınca...

Ben aptal mıyım? Adı üstünde ‘gerçeğin şovu’... Yani yaşadıklarını bir de ekranda görünce mi rahatsız oluyorsun?

EVE DÖNDÜKLERİ YOK

‘Eve Dönüş’ yeni fragman dizilerimizin ‘hayat felsefesi’nin bir özeti olmuş.
“İyi ki hayatımıza girdin” diye sarılıyor Kürşat Leyla’ya. “Pınar’dan sıkılıp bana koştun. Şimdi beni bırakıp Leyla’ya mı asılacaksın?” diye bağırıyor Canan, Kürşat’a. Çünkü onlar sarılırken Canan sotada. Bir başka karede “İntikam alayım diye neredeyse adamın koynuna gireceksin” diye Leyla’ya bağıran ise Yusuf. “Gerekirse evet, koynuna gireceğim” diye cevabı yapıştıran Leyla. Bitmedi daha... Ardından İpek Yusuf’a; “Yanlış kadınla zamanını harcıyorsun Yusuf. Ona verdiğin şansı bana verseydin her şey çok daha güzel olurdu.”
Dizin adı ‘Eve Dönüş’... Mutlaka bir eve dönecekler ama kim hangi eve işte, o belli değil!
Heyecan da burada zaten!
NEDİR BU GERGİNLİK?
Şu Rusya ile kriz çıktığından bu yana
haber bültenlerinden dikkatimi çeken olay şu; meyve elimizde kaldı, tavuk satamayacağız, inşaatlar durdu, turist gelmeyecek.
Ne yapacağız biz! Muz cumhuriyeti mi
burası? Günlüğü 30 euro’ya her şey dahil İspanya’da tatil yaparlar!
Sebze ve meyveyi pazarda vatandaş
yer, tavuk şiş fiyatı düşer, sürümden
kazanırsın... Bu ülke doların üç bin halini görmüş bir ülke. Eh nükleer santral
ihalesi de var. Ne bu telaş yahu!