Okurum Aziz Naci Doğan 9 Mayıs tarihinde Star’da yayınlanan ‘Büyük Risk’ yarışmasındaki bir soruya takılmış. Soru şu: “23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ikinci başkan kimdi?”
“Yarışmacılardan gelen iki ‘İsmet İnönü’ ve bir de ‘Bilmiyorum’ yanıtı üzerine Selçuk Yöntem, sorunun doğru yanıtı olarak ‘Fethi Okyar’ın adını verdi. Oysa doğru yanıt ‘Celalettin Arif Bey’ olmalıydı. Celalettin Arif Bey, 16 Mart 1920’de İstanbul’un İngilizlerce işgali sonrasında dağıtılan son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin başkanıydı ve İstanbul’dan kaçarak büyük güçlüklerle Anadolu’ya geçmiş, işgalden 1.5 ay kadar sonra 23 Nisan’da Ankara’da açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ikinci başkan olmuştu.
‘Büyük Risk’in sorunun doğru yanıtı olarak sunduğu (Atatürk’ün eski ve yakın arkadaşı) Fethi Bey’se (Okyar), o sırada Malta Adası’nda sürgündeydi ve ancak Sakarya Meydan Savaşı sonrasında Fransızlarla imzalanan ‘Ankara Antlaşması’yla özgürlüğüne kavuşabilecek ve Ankara’ya gidebilecekti!” diye yazmış.
Ben de bizim amcaya (Orhan Koloğlu) sordum bilirkişi olarak. “Fethi Okyar’ın Malta’da olduğu doğrudur. Celalettin Arif ikinci başkan olabilir” cevabı geldi.
İMDADA DERBİ YETİŞTİ
Bir gün önce Türkiye’de bir şeyler olmuştu. Büyük bir patlama hem de çok büyük bir patlama. Irak’takilerle eşdeğerde, hani böyle diyeyim de anlaşılsın! İlk gün olayın heyecanı, haber kanalları şöyle bir yoklama çektiler. Sonra? ‘Bilinmeyen bir neden’le sanki bir şey olmamış gibi yayınlar devam etti.
Pazar günü akşam saatlerine kadar sakin ve sessiz geçti. Her kanal, kendi programlarını ekrana getiriyordu. İçeriklerde herhangi bir değişiklik yoktu. Olsa ne olacaktı? Ne anlatılacaktı? Söylenenler olay günü o patlamanın ardından söylenmişti. Samanyolu TV’de Bülent Orakoğlu ve Bugün TV’de Gültekin Avcı olayı bitirmişlerdi; “Muhaberat emir verdi, taşeron yerli örgüt bombayı patlattı.” Pazar günü için ne kalmıştı ki konuşacak? Zaten terörden korkmamak, yılmamak için fazlada üzerine gitmemek, bahsetmemek gerekiyordu. Tam da bunun üzerine Fenerbahçe-Galatasaray maçı geldi. Eh, bir de olaylar filan olunca neyse o günü de geçiştirdik. Sonraki günleri de ‘duruma göre’ tartışma programlarında ya da bilinen isimlerin açıklamalarıyla geçiştiririz.
TRT HABER, MAÇI 8 DAKİKA GEÇ YAYINLADI
Bu köşede yazdım hep şu haber kanallarının futbol vs. canlı yayınlarının haber kanalı olmalarıyla çeliştiğini... Hadi özelleri geçtim onlar artık ‘eğlence kanalı’ olma yolunda. (eğlence derken göbek atmaca değil yarışma, basketbol maçı, belgesel gibi daha entelektüel bir büfe diyeyim) Adı TRT Haber olanı, ‘Aman Başbakan, aman bakanlar, aman parti liderleri’ stresi içinde olan bir kanal. Onu da yazmıştım. Nitekim dediğim çıktı. Başbakan, Anneler Günü vesilesiyle AKP Kadın Kolları’nın düzenlediği toplantıda konuşuyordu. Haber kanalları(!) canlı yayın yaptılar. Tam o sırada TRT Haber Samsun-Adana Demirspor maçının ikinci yarısını yayınlayacak. Mecburen bağlandı. İkinci yarı başladı, sekiz dakika geçti. Merkezden “Görev yerine getirilmiştir, maça dönebilirsiniz” komutu gelmiştir(!) Kaldığı yerden maça devam ettiler. O sırada gol vs. olsa, kavga çıksa “Eee, Başbakan’ın konuşması var.” Diyeceğim, haber kanalıysan canlı maç yayınlamayacaksın!
O kanal maç yayınına devam etti
Samanyolu Haber hiç istifini bozmadı. Twente-PSV maçını yayınlamaya devam etti. Ya da böyle yapacaksın çaresi yok! Para verdin aldın, maçı yayınlayacaksın, sonra Başbakan banttan yayınlanır gerekirse...