Şu sıralar ‘Maraton’ programının yayından kaldırılması, tek başına yeni yılın olayı olma hakkını kazandı. Durumlar karışık. Şansal Büyüka ile konuştum. “Görüş ayrılığımız var, ama çözüm arıyoruz” dedi. Karar vermek zor. Şöyle ki Büyüka’nın kendisi de söyledi, “Bu kanalı biz kurduk” diye. Başından sonuna ekibiyle ilk günden bu yana Lig TV isminin altında Şansal Büyüka’nın adı var. Bu sadece ‘Maraton’ olayı değil. Unutmamak lazım.
TOROĞLU TELEVİZYONDA KALMALI MI?
Bu arada Erman Toroğlu’nun ‘istenmeme’ nedeni hiçbir şekilde ‘konuşmaları, ifadeleri vs’ değilmiş. Peki Toroğlu bundan sonra ne yapar? Her daim televizyonda olacak. O kadarını söyleyeyim. Ben de burada defalarca eleştirdim söylemlerini. Peki siz ne diyorsunuz? Erman Toroğlu’nu televizyonda görmek istiyor musunuz? Cevaplarınızı bekliyorum.
ANA HABERDE DOKTORLARA BAKIŞ
Doktorların eylemi haber bültenlerindeydi. “Sendika kışkırttı, doktorlar oyuna gelmedi” STV Ana Haber’in başlıklarından biriydi. “Bir elin parmağını geçmedi” bir başka başlıktı. Evet katılım azdı. Ama bu haberi Show TV Ana Haber katılımın azlığını belirterek verdi. Bir de hastanelere gelenlerle yapılan röportajlar vardı. STV’nin seçtiği vatandaşlarla, Star TV’nin seçtiği vatandaşlar farklı yerlerde mi yaşıyor? Star’da vatandaş hastaneye gitmiş, muayenesini olmuş, yani doktorlar görevde. Ama ekliyor: “Doktorlara destek vermek lazım”
‘GENİŞ AİLE’DEKİ KOMİSER ATİLLA AYNI MÜFETTİŞ CLOUSEAU
Peter Sellers’in unutulmaz ‘Müfettiş Clouseau’ karakteri bir yerli dizimize ilham oldu. Öyle diyorum çünkü ‘Geniş Aile’deki Komiser Atilla giydiği pardösüyle, sorgulama şekliyle aynen Müfettiş Clouseau’nun kopyasıydı. Bunu eleştirmek için söylemiyorum. ‘Geniş Aile’ dizisinin espri anlayışında da bundan daha bir iyi bir fikir olamazdı. Mantıcı dükkanının soyulmasından sonra gelen Komiser Atilla aynen böyleydi.
OKURDAN
O KONUŞAN KİMDİ?
Ertuğrul Koruyan isimli okurum yazmış: “Salı akşamı şimdi hangi TV kanalı olduğunu hatırlamıyorum, Mehmet Ali Birand’ın Mehmet Ali Ağca ile vaktiyle İtalya’daki bir hapishanede yaptığı söyleşiyi içeriyordu. Abdi İpekçi suikastıyla ilgili cinayet mahalinde yapılan keşfi ekrana geldi.
Bu görüntüler değerlendirilirken konuşan bir kişinin yüzü gizlenmişti, sadece sesi duyuluyordu. Çok dikkatimi çekti, ses tonu ve anlatım tarzı aynı Erman Toroğlu’ydu. Anlayamadığım, eğer o ise neden yüzü gösterilmedi? Niyetim asla kimseyi zan altında bırakmak değil, ama ‘benzerlik ancak bu kadar olur’. Bu duruma bir açıklık getirilirse çok sevineceğim.”