‘Kuzey Güney’le ‘Muhteşem Yüzyıl’ın yeni sezonu açtı. Aynı gün ve saatte yayınlanması ‘Kuzey Güney’in aleyhine, çünkü ‘Muhteşem Yüzyıl’ artık ‘tarihi pembe dizi’ kıvamında
‘Kuzey Güney’den orta karar açılış
Yönetmen değişmiş, tarz değişmiş; “Nereden başlasak’ havası oluşmuş dizide. Yani bir yerde ısınma turlarıyla başladı. Kıvanç Tatlıtuğ, “Bu ülkeden star kim çıkar?” sorusunun cevabı... Dizi ne olursa, nerelere giderse gitsin, Tatlıtuğ, “Ben oynuyorum” diyor.
Aynı gün yayınlanmamalı
‘Muhteşem Yüzyıl’ ile aynı gün yayınlanması ‘Kuzey Güney’in aleyhine bir durum. İki diziden birini seçmek isteyen çarşamba günleri ‘Muhteşem Yüzyıl’a takılır. ‘Kuzey Güney’i izleyenler ise internet ortamına kendini atar diye düşünüyorum.
‘Muhteşem Yüzyıl’da her şey bildiğiniz gibi
Dizide eski takım kaldığı yerden devam ediyor. Artık bunu bir ‘tarih’ dizisi olarak değil üzerine ‘osmanlı kıyafetleri’ giydirilmiş, diyalogları ‘tarih’ kokan bir pembe dizi olarak kabul etmemiz lazım. Yoksa İbrahim’in seferiyle ya da maket Osmanlı donanmasıyla olaya baktığımızda karizmanın çizildiği görüldü.
Dizinin sefer (deniz ve kara) görüntülerine hiç girmemesini tavsiye ediyorum. Sefere gidip, dönülmüş olsun. Ne anlatılacaksa her şey sarayda olsun bitsin. Yakın plan çekimlere devam.
Bu arada diğer dizilerimiz, ‘Seslendirme nasıl yapılır?’ dersini bu diziden alabiler. Sanırım, yarattığı etkinin büyük bölümü seslendirmedeki başarıda yatıyor.
İki dizinin reklam kardeşliği
Kanal D ve Star reklam geçişlerinde birbirlerine saygılı davrandı. Benim tespit ettiğim üç reklam kuşağını olabildiğince aynı zaman dilimine denk getirerek, “Centilmen bir rekabet olsun” mesajı verdiler.
REHBERiM
SOLCULAR BU FİLMİ NASIL İZLER?
“Hah işte, tam da benim söylemek istediğimi yazmış” dediğim bir cümleyle karşılaştım, www.beyazperde.com’da ‘Demir Leydi’yle ilgili Ali Ulvi Uyanık imzasıyla yayınlanan film eleştirisini okuduğumda.
“Demir Leydi / The Iron Lady’nin diğer yarısıysa, ‘geriye dönüşler’le, bir ‘bakkalın kızı’nın dünyanın en güçlü liderlerinden birine dönüşmesinin hikayesi. Ne kadar zevk alıp, ne oranda etkileneceğiniz, nereden baktığınıza bağlı. Sol eğilimli bir seyirciyseniz Margareth Thatcher’ın ne yükselişi, ne iktidarı, ne de yaşlılık yıllarını seyretmek cazip gelecektir. Ancak, güçler savaşının ortasındaki bir kadının mücadelesi ilginizi çekerse, çıkarabileceğiniz dersler de bir hayli...”
Ben de bu tavsiyeyi daha kısa hale dönüştürüp; “Solcuysanız bu filmi gıcık kaparak izleyip Merly Streep’e, bize bunu yaşatabildiği için teşekkür edebilirsiniz” diyeyim. (SİNEMA TV / 21.00)
FİLMİN HİKAYESİ RENKLERİNDE
‘Uygunsuz Gerçek’ belgeseliyle dikkatleri çeken Scott Burns, ilk filmi ‘Zehirli Element/PU-239’te, bir yanda ölmek üzere olan, zeki mühendis Timofey, öte yanda her an ölümle iç içe olan, cahil ve orta zekalı Shiv ve arkadaşlarının öyküsünü anlatıyor... Bir hüznü ve trajikomik durumu ifade etmenin en etkili yollarından biri renkler. Yönetmen bunu soluk mavi ve yeşil tonları seçerek başarmış. (CNBC-E / 22.00)
MARKA PROGRAM YENİDEN BAŞLIYOR
‘İslami kesimin entellektüelleri’ sözü belki bir ölçüde tanıma yardımcı olur sanırım. ‘Meksika Sınırı’ yayına başladığı günden bu yana ilgi gören kültür ve yaşama dair küçük ayrıntıların konuşulduğu bir program olmayı başardı. Eh, bu da yeter zaten. Ben özellikle müzik seçimleriyle ilgilendim mesela. Mehmet Çelik, Yusuf Armağan ve İsmail Kılıçarslan uzun bir aradan sonra eski kanalında... (ÜLKE TV / 23.15)