İzzet Çapa, Nazlı Ilıcak’ın ‘Pazar Gezmesi’ne konuktu. Hoş sohbet bir program. Nazlı Hanım kısa sorular soruyor, konuğunu sık boğaz etmiyor.
Çorbanın hikayesini İzzet Çapa anlattı. “Annem (Gürnar Hanım) çok güzel bir kadındı. Filiz Akın diye yolda çevriliyor. Annemin en sevdiği şey ezogelin çorbası. O yıllarda kebapçılarda içiliyor. Her gittiklerinde babam çıldırıyor, bakışlar annemin üzerinde diye... Babam “Ben bu çorbayı hazır şekilde yapayım da Gürnar’ı sokağa çıkarmayayım” demiş...
Sonrası ‘patladı gitti’ olmuş. Bu vesileyle biz de hazır çorbayla tanışmış olduk!
BÖYLE DE BİR ÜLKE
TRT Spor’da geçtiğimiz hafta sonu bana göre çok önemli bir yarışmanın görüntüleri vardı. Çorum’da yapılan kulüpler arası kros yarışları. Kadın atletlerimiz koşuyordu. Cumartesi günüydü. Bir gün sonra Gaziantep’te erkeklerin kros yarışı vardı. Caddelerde koşuyorlardı. Suriye krizinin göbeğinde, terörün her gün can aldığı bir ülkenin iki şehrinde gençler, kızlı - erkekli koşuyordu.
Orta Doğu bataklığının içinde her şeye rağmen direnen bir yüzüydü gördüklerim. Dün de koşuyorlardı.
Epey bir takı takılmış anlattığına göre. Peki sonra ne olmuş? Bir bölümü düğün salonu ve borçlara gitmiş. Kalanı, Yazgı Hanım’ın eşinin babaannesinin aldığı battaniyeye sarılıp bazanın altına konmuş. Bir gün bankaya gidip değerlendirilmek üzere sırasını bekliyormuş. Damat bey çok üşüdüğünü söyleyip “Hanım şu battaniyeyi çıkart üzerimize serelim” demiş.
Hani “Altınlar nereye gitti?” diye merak edenler olur diye! Gelin kızımızı çok samimi buldum. Hayatta olabilecek bütün tersliklere hazırlıklı bir hali var gibi geldi.