Özetle şunu diyeyim, hayatın kendisi gibi. Senaryolar ‘olayların dibine vurarak’ verilir seyirciye. Bu da aslında kabul gören bir durumdur ‘izlenme oranı’ açısından. Ama bir de zor olanı vardır. ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ işte böyle bir dizi. Bir kere ‘oyuncu seçimi’ belli ki epey bir uğraş sonucu olmuş. Kimin ne yapacağı üzerine kafa yorulmuş. Kendi alanıma biraz giriyor müzik olayı. Bizde genelde dizilerdeki hastalık, altını sürekli müzik ile doldurmak. Dizinin temaları olmalı. Bunu sürekli vermek izleyicide bıkkınlık yapmaz bilakis ona diziyi hatırlatır. Ama bizde öyle değil. Yap kardeşim altına dizi dizi müzik...
OKULUN EN İYİLERİNDEN, HEM DE YETENEKLİ
Bahsettiğim kişi Aras Bulut İynemli. Sanırım onunla ilgili ilk yazıyı ilk Sevgili Yüksel Aytuğ yazmıştı. ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizisinin Mete rolünü oynayan genç. ‘Albenisi’ var bir kere. Göze çarpıyor. Genç kızların yeni ‘sevgilisi’ olmaya aday. Onun için bir başlangıç. Ve şanslı bir başlangıç. İyi bir akıl hocasına ihtiyaç zamanı geldi. Aras çok başarılı bir öğrenci. Beşiktaş Anadolu Lisesi gibi köklü bir lisenin 2009 yılındaki en iyi öğrencilerinden biri. Okulun yayınladığı listeyi gördüm. İTÜ Uçak Mühendisliği bölümünü kazanmış. Michael Jackson hayranı onu da belirteyim. Ben sevdim bu genç insanı.
LALELER SOLGUN!
Tek bir söz; Tolga Sayışman olağanüstü yakışıklı... Sadece o kadar. Ya da bu dizide olmamış. Eh diziyi götürecek isim tekleyince arkadaki vagonlar da birbirine biniyor. Duyduğum o ki Avşar Film bu işe çok para yatırmış!
YÖNETİCİLİK BÖYLE Mİ OLUR?
“Yavuz Seçkin, şovunu ATV’ye taşıdı. Ben TV8’dekileri keyifle izliyordum. Çok izlenen kanalların dizilerden başını kaldırıp böyle nefes payı yapımlar ekrana getirmesi iyi. Fenomen olan ‘Ramiz Dayı’ karakterinin mizahı da tutar. Yavuz Seçkin bildik tipleri, televizyon programlarının bildik simalarını taşıyacak bizlere. Yani kısacası önceden yaptığının bir benzerini ATV’de yapacak” diye yazmışım. Ama ATV’deki şovu TV8’deki standardın altında kaldı. İzledim. İyi değildi yani. Acaba diyorum yöneticiler ve yapımcılar kendi yaptıklarını ve izleteceklerini iyi seyretmiyorlar mı? Yayından kaldırmışlar. Yayından kaldırmak marifet değil. Kaldırmadan önce ne olduğunu görebilmek önemli.
REHBERiM
TAM DA HİKAYESİ GERÇEĞİNE DENK GELDİ
Senaryoların gerçek hayat hikayesi olduğu anlar vardır. Dün yaşadım. Yanımdaki kavruk adam anlattıkça siyah beyaz Türk filmleri geldi gözümün önüne. Hani bazen kızdığımız yerli dizilerimiz geldi. 13 yaşında okuldan almış babası. Bir tornacının yanına vermiş. Adam şarapçı, kafayı buldukça çocuğun kafasında patlıyor. Sonra komilik yapmış pavyonlarda gece kulüplerinde. Evlenmiş. Kız üniversite mezunu. Taksiciliğe başlamış. Hep bir umut bir daire küçük filan. Gece takside sabaha kadar. Sonra gelip seyyar olmak sandviç satmak. Sonra yatak, dört saat uyku. Genç kadın dayanamamış. Hep göçmüşler çünkü. Başlarını sokacak bir yerleri, dur durak bilecek zamanları olmamış. İsyan etmiş kadın, gitmiş. Adam da zaten kaderine razı bunu bekliyormuş. Tam da bu akşam ATV’deki bir filmin konusunu okurken bu kadar yakınımda olanın hikayesi beyazperdede. Yılmaz Erdoğan’ın ‘Neşeli Hayat’ filmi. Kendi deyimiyle küçük adamın büyük hikayesi (AVT / 20.00)
MÜSLÜMANLAR NELERE GÜLER?
CNBC-E’de ‘Looking for Comedy in the Muslim World’ filmi var. Müslümanların nelere güldüklerini öğrenmek isteyen Amerikan hükümeti bu görevi Albert Brooks’a veriyor. Kültürel önyargılara göndermeler yapıyormuş. Eleştiriler değişik. Çok iyi bulan var, “Dalga geçiyor” diyen de. İzleyin kararı siz verin. (22.00)
KÜSTÜM ÇİÇEĞİ
TRT’nin yeni dizisi. Ali Erkazan ve Füsun Demirel. Fragman Orhan Gencebay’ın şarkısı eşliğinde. Güzel yemekler de olacak dizide. (TRT 1/19.55). Yaa şuna 20.00’de desek!