Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

‘Kaderimin Yazıldığı Gün’de Maksut, Defne’yi kaçırdı.
Ziya Bey bu olayı geç duyuyor. Kızıyor ve Kahraman’ı arıyor.
Muhabbet
şöyle...
- Alo Kahraman neredesin?
- Yoldayım.
- Hangi yolda, bin tane yol var memlekette.
- Gitmem gereken yoldayım...
Her iki taraf da çaktırmıyor. Kahraman, “Karım kaçırıldı baba” diyor “Onu kim kaçırdı?” diye kestirmeden sorsa iş bitecek!

HÂLÂ BiR KADIN DOĞUMCU YOK

‘Hayat Yolunda’da geçen bölüm, bir doğum olayı olmuştu, hastanede kadın doğumcu olmadığı anlaşılmıştı.
Ben de buna takmıştım.
Son bölümde Alp, Cem’in eski karısı Ebru’ya iş teklif etti. Ebru, ortopedi uzmanı... Alp, çok iyi para getirdiği için ortopedi bölümünü açmayı düşündüğünü söylüyor. Yine kadın doğum işi yattı!
Senaristlerden rica, dizide bir de kadın doğum bölümü istiyoruz...

Haberin Devamı

OYSA HOCASINA ÇOK GÜVENMİŞTİ

‘Kim Milyoner Olmak İster’den sahneler...
‘Ağrı Dağı Efsanesi’ romanının yazarı soruldu. Yarışmacı Döndü Bal, üniversite öğrencisiymiş. Telefon joker hakkını kullandı. Lisedeki tarih öğretmeni Ramazan Bey’i seçti ve ona çok güvendiğini söyledi.
Şıklardan biri Kemal Tahir’di. Hocamız, “Kemal Tahir” dedi.
Döndü kızımız, “Peki hocam emin misiniz?” diye sordu. Hoca, “Emin olmamakla birlikte aklımda o var” diyerek aslında ters köşe yaptı.
Döndü, “Son kararım” dedi. Selçuk Yöntem, “Jokerin de var” diyerek aslında cevabın yanlış olduğunu ima etti.
Kızımız, “Zaten ikisi arasında kalmıştım (Yani Yaşar Kemal ve Kemal Tahir) son kararım” dedi.
Bin lira ile idare etmiş oldu.
Bu soru baraj sorusuydu...

PEKİN ÇİNDE Mİ?
Sanırım yarışmanın renkli simalarından bir liste yapılsa Hilal Hanım kesin listede olur. Kendisi geçen çarşamba gecesi yarıştı.
Dışarıdan uluslararası ilişkiler okuduğunu söyledi. “Bin lira yeter” diyerek başladı,
30 bin liraya kadar geldi.
Soru şöyle: “2010 Ağustos’ta hangi şehirde yaşanan trafik sıkışıklığının açılması tam 10 gün sürdü?”
Hilal Hanım, çift cevap hakkını kullandı. Pekin, geriye kalan şıklardan biriydi.
“Pekin nerede? Japonya, Çin o taraflarda bir yerde...”
Çaktırmıyor ama Selçuk Yöntem dumur...
Tavrı, “Acaba benimle kafa mı buluyor?” diyor gibi...
Yöntem, Hilal Hanım, “Çok ayıp ama Pekin nerede?” diye devam ediyor. Hilal Hanım artık cevap vermek zorunda... “Pekin diyorum.” Doğru cevap.
Ve devam ediyor, “Pekin, Çin mi?” Yöntem, “Aa bu kadar da yeter” der gibi soruyor, “Gerçekten Pekin’in nerede olduğunu bilmiyor musunuz?” Hilal Hanım, “Samimi söylüyorum, bilmiyorum...”
Hilal Hanım, tarzı ile ‘cahillik’ eleştirilerini bertaraf etmesini biliyor. ‘Pekin’in yerini bilmiyorum ama 30 bin liram var...’
İşin bir de okul tarafına giriyor Yöntem: “Hiç okurken önünüze Pekin çıkmadı mı?”
Dedim ya Hilal Hanım muhteşem, ‘Cumhuriyet kurulmadı. İmparatorluklardayız. Belki bu seneki derslerde kurulur, Pekin’e geliriz!