Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ülke TV’de ‘Sıradışı’ programında yapılan bu tespitin ucu, Dallas’tan başlayıp Dolmbahçe’de Valide Sultan Cami’nde içki içme iddialarına kadar uzandı. İlginç bir saptama olarak geldi bana. Tek başına aldığımızda, bir yazı konusu olabilecek durum bu; ‘ayakkabıları kapıda bırakılmayan dizilerin hali’.
‘Bu toplumda eve ayakkabıyla giren insan sayısı yüzde kaçtır? Yüzde bire tekabül eder mi? Dizilerin tamamında eve ayakkabıyla mı girilir?’ Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk, aynı kanallarda gösterilen ‘aşiret’ dizilerinde bile ayakkabıyla eve girildiğini öne sürdü.
Bu bir ‘dejenerasyon’du. Asıl gelinen nokta Dolmabahçe’deki Valide Sultan Cami’ne ayakkabıyla girilmesi! Eh biraz insaflı davrandı konuşmasında daha sonra Öztürk; “Orası revir gibi kullanıldı” dedi. Ama oraya ayakkabıyla girilmiş, içki içilmiş, kola da içilmişti diye devam etti! Dizilerin bizlere dayattığı bir insan projesiydi. Bu projenin insanları da camiye ayakkabıyla girmişlerdi. Yani yan yana koyunca ortaya böyle bir şey çıkıyordu.
Tek başına evlere ayakkabıyla girme durumu üzerine konuşmak hoş olabilir. Doğrudur, toplumun çok büyük bir bölümü ayakkabılarını dışarıda çıkarır eve öyle girer. Hatta kapıların önünden geçerken, o sırada içeride kaç kişinin olduğunu öğrenmek bu sayede mümkündür. Zengini, fakiri, bekarı, evlisi, birlikte yaşayanı vs. ayakkabılarını dışarıda bırakılır. Sayın Öztürk’ün atladığı bir konu var; bu dizileri izleyenlerin kapılarının önündeki ayakkabı sayısı azalmadı, kaldırılmadı. Hatta yemek sonrası komşu sohbetine dizi izlemeye giden komşular da ayakkabıları çıkardıktan sonra içeri girmişlerdi. Bu örnekte dizilerin yeni insan projesi pek tutmadı diye düşünüyorum. Hatta böyle dışarıdan bırakılsa ‘aman ne de köylü bunlar’ diye de laf eder. Diziler de eve ayakkabıyla girilmesini yadırgamaz. Dediğim gibi bu bir konu olarak işlenebilir yinede.

Ama ayakkabıları çıkaran diziler var
Bu iddia ‘çok izlenen dizi’ kanalları için söyleniyor. Bir iki küçük danışma sonucu üç dizimizde tam tersi bu durumun olduğu görülüyor. Hem de biri ‘Amerikan uyarlama’ dizi! TRT’nin çok tutan dizisi ‘Seksenler’de ayakkabılar kapıda çıkıyor. Sonra ben de uyardıklarında hatırladım. ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisinde Cemile’nin evinde çıkıyor. Zengin Soner’inse çıkmıyormuş... Yine söylediklerinde hatırladığım bir başka dizi ‘Umutsuz Ev Kadınları’. Yasemin, Nermin ve Zeliş’in evlerine ayakkabıyla girilmiyor. İçeride çıkarıp terlik giyildikten sonra ayakkabılığa konuluyor. Bu malum ‘Amarikan dizisi’nin yerli hali.

Çok izlenen dizilerin sponsorları muhafazakârlar
Eh bu da enteresan bir saptamaydı aynı programda. Rota Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık’ın saptaması. Çok izlenen dizilerin hepsinin muhafazakâr sermaye eliyle yapıldığını, sponsorların muhafazakâr şirketler olduğunu iddia etti. Bu ne anlama geliyordu? ‘Hem onları aşağılamak hem de bu toplumdan intikamını kat kat almak için yapıyorlar’...
Dizilerin sonunda akan sponsor markalarına bakmak lazım. Vardır illa ki muhafazakâr markalar. Sonuçta iş, reklam. Çok izlenen diziye sponsor olup adı çıkınca müşteri artıyor gibi düz mantık. Yani ‘laik’ dizilerin’ muhafazakâr’ sponsorlarla çalışması her iki taraf için bir çıkar ilişkisi oluyor. Biri ‘intikam için para’ veriyor diğeri de ‘ne yaptığı ilgilendirmez parama bakarım’ diyor, kardeş kardeş geçiniyorlar bu kapitalist düzende!