El Cezire, 2010 yılından beri hazırlık yapıyor Türkiye’de yayına başlamak için. 2011’de TMSF’den Cine5’i aldılar. Sonra tekrar sessizlik. Cine5 kendi aleminde bir kanal oldu. Öyle devam ediyor. El Cezire Türk kanalının adını “işten çıkarmalar”la geçtiğimiz günlerde yeniden duyduk! Enteresan iddialar da yer aldı.
El Cezire Türk’ün yayın zamanı belli oldu. 2014 yılında yayına başlıyorlar.Topkapı’da bir bina satın aldılar. Tadilata da başladılar. Para Katar’dan gelecek.
70 milyon dolarlık alım yapacaklar
Teknik altyapıyı kurmak için harcanacak para bu. 6 firma, geçen haziran ayında davet edildi Katar’a. “Para önemli değil, malzeme iyi olsun” diye bakıyor Katarlılar olaya. 6 firmadan 3 ya da 2 firmaya düşecek. Bu ay içinde son görüşmeler
yapılıp bir firmaya ihalesi verilecek.
Sanki Londra
El Cezire’nin merkezine gidenler şöyle bir yorum getiriyor: “Sanırsınız Londra’dasınız. İngiliz hakimiyeti seziliyor. Kapısından bacasına...”
El Cezire Türk üzerine komplo teorileri
Yukarıda da biraz sözünü ettim, “işten çıkarmalar”ın ilginç gerekçeleri basına yansıdı. Kanalın haber müdürü Gürkan Zengin, çalışanların “tweet” atmalarından rahatsız olmuş. “Taraf olduğunuz her yerde başınıza iş açacaksınız” da demiş. Bu, gezi operasyonu olarak yansıdı. Tam da açılışa yakın, sanki yayın politikasına dair ipucu olarak düşünülebilir mi?
Sonra açılış zamanlaması. Diyeceksiniz “Kardeşim, adamlar 2 yıldır burada, açılış zamanı böyle denk geldi, laf atıp durma!” El Cezire, enteresan bir haber kanalı. Bu bölgenin enteresan ülkelerinden biri de Türkiye. Ortadoğu politikaları var, sahiplerin bölgedeki gidişata dair politikaları belli. Tüm bunları yan yana getirince yayına geçtiklerinde çok konuşulacak haberlere imza atmalarını bekliyoruz...
GALİP GİTTİ, DERVİŞİ Mİ KALDI?
Başından beri izlediğim dizilerden biridir, “Galip Derviş”. Ailecek izliyoruz. Hatta gece yarılarında olduğu zamanlar, “Bu millete fazla, geç olsun bizim olsun” yorumları yapıyorduk evde. Son bölümde ev ahalisi, “Yahu ne olmuş bu Galip Derviş’e, Ersin Korkut’a mı bırakmış yerini” diye söylendi.
Dişçi fobisi mesela sanki eski bölümlerde olsa daha bir keyifli işlenirdi. Hani o zaman tam Galip Derviş’in ağzına layık bir bölüm haline gelirdi diye düşündük. Ersin kardeşimizin “Aşk İsyandır Sevgilim” şarkısını söylemesi de sosyal medyada konuşulmak üzere yapılmış bir sahne olduğu kanaati doğdu bizde.
SAVAŞ AY; HIRSLIYDI YARATICIYDI
Muhabir olmak... Bizim meslekte çok önemli olduğu söylenip ama bir türlü kabul görmeyen bir iştir. Gazetelerin haber kahramanları onlardır ama hep “parya” muamelesi görürler. Muhabir milletinin, kıymetinin vitrindeki ismi Savaş Ay olmuştur. Hırsı, inatçılığı, kafasına taktığını ne olursa olsun gerçekleştirme güdüsü... Hani derler ya seveni de vardı sevmeyeni de. Kıskançlıktı aslında. Onun hızına, onun hınzırlığına yetişmek mümkün değildi. Onun için de hep farklı olmuştur. Ekranda hâlâ A Takımı gibi haber programı yapılamıyorsa sunumu görselliği, içtenliği, serseriliği ile hâlâ akıllarda kalıyorsa bu, Savaş Ay olmanın ayrıcalığıdır. Muhabir gibi yaşadı, muhabir gibi öldü.
