TRT geçen yıl ‘Stadyum’u dış yapım olarak ekrana getirdi... Hakan Şükür’le Sergen Yalçın’ın tatsız tutsuz yorumlarına bıraktılar meydanı. Bu yıl ‘Stadyum’ iç yapım ve sunucumuz her zaman olduğu gibi Erdoğan Arıkan. Yani nerede kalmıştık durumu.
MESUT YAR’DAN EDA TAŞPINAR ÇALIMI
Yanık teni, ucsuz bucaksız omuzlarıyla Taşpınar CNN Türk’ te Mesut Yar’ın,’Burada Laf Çok’ programındaydı. Aslında Taşpınar o gün, Burcu Esmersoy’un da konuğuydu. Bir değişiklik geldi NTV’den. Notta “Kendileri programa katılamayacaktır” deniyordu. Anlaşılan Eda Hanım paylaşılamamış. Önceliği Mesut kapmış. Buna bozulan Burcu Hanım da konuğu iptal etmiş.
Üst üste iki programa çıkmak Eda Hanım için gayet hoş bir durum. Ama sunucu rekabeti için durum öyle değil. Bu durumda Mesut Yar 1-0 öne geçmiş anlayacağınız. Bu değişikliğin de başka bir açıklaması olmaz diye düşünüyorum.
REHBERiM
EKİP İYİ, PEKİ YA FİLM?
‘Şirket Adamları’. Ben Affleck, Tommy Lee Jones, Kevin Costner... Üç adamın şirketlerini batmasından sonra gelişen olaylar. Kurtulma çabaları ve bu durumun kendileri kadar aileleri ve çevrelerine yansıması...
Konu iyi, oyuncu kadrosu muhteşem. Eleştiriler şöyle; “Böyle bir ekipten nasıl iyi bir film çıkardı. Ama olmamış, sıradan”. Yine de “Dur bir bakiiim ekip hoş, mutlaka yine de vardır bi şeyler” diyorsanız, buyrun. (SİNEMA TV/21.00)
UYUŞTURUCU VE AŞK
Çok klasik oldu bu başlık biliyorum. Ama galiba ‘Cennet’ konusu itibarıyla öyle. İtalya’da İngilizce öğretmenliği yapan Philippa’nın hayatında önem verdiği insanlar yüksek dozda uyuşturucudan ölmektedir. Philippa polisin bu konudaki duyarsızlığından sıkılır ve bir çöp kutusunun içine bomba koyarak bu kutuyu İtalya’nın en büyük uyuşturucu satıcılarından birinin ofisinin önüne yerleştirir. Talihsizlik sonucu bu çöp kutusunun yeri değiştirilir ve bombanın patlaması çok sayıda masum insanın ölümüne ve Philippa’nın tutuklanarak hapishaneye koyulmasına yol açar. İzleyici yorumları “Gayet güzel, kaçırmayın” şeklinde. Cate Blanchett mesela... (TNT/00.30)
TÜRKiYE’NiN TELEViZYON GELECEĞi; iNTERNET Mi, KARASAL DiJiTAL Mi?
O kadar çok haberini yaptım ki; frekans tahsisi işinin... Frekans ihalesi yine gündemde. Sanırım bu sefer çıkacak. İhaleye sayısal karasal yayın yapacak kuruluşlar girecek. Karasal analog yayınlar 2015’te kapatılacak. İki yıl hem karasal hem sayısal birlikte yayın yapacak. Yani karasal dijital yayıncılığa 2015’te geçiyoruz.
Burada tartışma başlıyor. Bu sistemin değişmesi belli ki çok zaman alacak. Zaten frekansı zor halleden Türkiye, bu yeni sistemde kalır. İşte tartışma da burada başlıyor. Karasal dijital yerine internet ağını daha ucuz ve hızlı hale getirip bu teknololjiye geçiş olamaz mı? Bunu savunanlar Türkiye’de antenle yayını izleyenlerin sayısının çok düştüğünü, artık uydu alıcısıyla ortalığın tam bir anten tarlasına döndüğünü söylüyor.
Bundan kurtulmak için internet altyapımıza daha güçlenecek ve yayılacak karasal dijital için harcanacak para, uzun vadede çöpe atılan para olarak değerlendiriliyor.
Bu konuda bir örnek var; TİVİBU. Şu an dar banttan yayın yapıyor ve çok yayın gönderiyor. Bu haliyle ağır. Çok şikayet var. Kaliteyi yükseltmeleri mümkün. Ama bu kullanıcının daha çok problem yaşamasına neden olacağını belirtiliyor. Hız yükseltmenin sonucunda tüketici daha çok para vermek zorunda. Yani TİVİBU şimdilik altenatif yayıncılık için bir örnek. Ama geliştirilmesi lazım. Bu da yayıncılık tercihiyle ilgili. Anlaşılan Türkiye bu konuyu düşünmüyor.
TV kanallarından alınacak lisans ücretleri, alınacak vergiler, satılacak vericiler, onlardan alınacak vergilerle ekonomik kazanç ön planda tutuluyor. Peki sayısal karasalında sonuna gelindiğinde ne olacak? “Onu o zaman düşünürüz mantığı” o zaman hemen devreye girecek!