Sürpriz bir karar; “Esra Erol da Evlen Benimle” Fox’a transfer oldu. Peki neden? Bildiğim, konu programın yapım şirketiyle kanal arasındaki bir anlaşmazlık. Yani Esra Erol’un kararı değil. Program ne zaman başlayacak? Eylül ayının ilk haftası.
“Su Gibi” programına ne olacak?
Malum, Fox’un benzer programı “Su Gibi” var. Zaten programın bu sene final yapması düşünülmüş. Yani önümüzdeki yıl olmayacaktı “Su Gibi”. Bildiğim kadarıyla Uğur Arslan artık bitirilmesini istiyordu. Onun yerine Songül Karlı ve Uğur Arslan’ın aynı kanalda hafta sonu yeni bir programa başlayacaklarını duydum.
Esra Erol’dan sonra ATV ne yapar?
ATV için klasik laf olacak, bir kayıp tabii ki. Müge Anlı’nın ardından Esra Erol’la rahat bir öğleden sonra geçiriyordu.
Kanal yönetimleri bugünler için vardır. Yani profesyonellik bugünlerde belli olur. Çözüm belki yaz dönemi tutan bir yarışmayı buraya kaydırmak olabilir. Nihat Hatipoğlu’nu bile düşünebilirler mesela... Farklı bir formatta.
YANKI BEBEK ÇOK İYİ
“25 dakikalık dizi” dediler. Kısa geldi. “İki bölüm birden” halinde izledim pazartesi akşamı. Zaman kısa, espriyi hemen yapmak gerek gibi bir hali var.
Örneğin Murat’la Can ve bebek araba-sındaki Yankı kardeşimiz parkın çıkışında. Kapının önünde kocaman bir araba, yolu kesmiş. Polis aranıyor, durum bildiriliyor. Aracın sahibi Murat’ın patronu çıkıyor vs. Böyle aceleye gelmiş espriler...
Dizide oynamak kolay değil. “Yahu sahnede izledim, müthiş oynuyor” ya da “Şu filmde ne döktürdü” yorumları dizinin başarılı olacağını anlamına gelmez.
“Eğreti Gelin”de kaldım ben Nurgül Yeşilçay’la ilgili olarak. “Bebek İşi”ni bence Timur Acar ve Nurgül Yeşilçay yaz dönemi boş geçmesin diye düşünmüş.
Yankı bebek en iyisi. Erkan Can’ın seslendirmesi yakışmış. Biraz daha rol çalsın şu çocuk ağabey ve ablalarından. “Ya velet acayip, onun için izliyorum” diyenler bence daha fazladır.
“BİR EVİM VAR, BİR DE SIĞINAĞIM”
Travel Channel’da “Off Limits” programı var. Kabul edilenin dışı anlamında. Yani yaşamın uç örnekleri. Adamına göre değişir. Bir evim olsa hayali vardır “limit”lerin içinde. Limitlerin dışındaysa bir sığınağım olsun hayali varmış. Bu sığınaklar öyle böyle değil.
Mesela 7 yıl yetecek erzak bulunan, her türlü yaşam konforu düşünülmüş 50 bin-80 bin dolar gibi rakamlara malolan sığınaklardan bahsediyor program. 26 metre yerin altında. Adam yaptırmış; ormanın kenarında, götürüp gezdiriyor programın sunucusu Don Wildman’ı. Bu sığınakları inşa eden vatandaşın da bir sığınağı var; “Bir gün benim çocuklarımın çocukları, dedeleriyle böyle bir şey yaptığı için dalga geçerler” diyor.
Japonya’daki deprem ve sonrası yaşanan tsunamiyle sığınak yaptıranların sayısı yüzde 400 artmış. İsveç’te 300 bin sığınak varmış. Yani 7.6 milyon insanı alabilecek kapasitede. “Belki hiç kullanmayacaklar. Peki neden? İç huzur...” Program böyle bitti.
Dünyanın hali bilinmez. Türkiye’de var mıdır sığınak yaptıran mesela? Böyle içinde erzak yüklü havalandırmasından, sıra sıra yataklara, banyosundan lavabosuna kadar?
DİZİLERDE ÜRKÜTEN DOĞUM SAHNESİ VAR MI?
Star Gazetesi’nin haberine göre Zeynep Kamil Kadın ve Doğum Eğitim Araştırma Hastanesi yöneticisi Dr. Mustafa Erol, film ve dizilerde kadınların bilinçaltına doğumla alakalı korkunç sahneler yerleştirildiğine dikkat çekmiş ve “Nasıl sigara ve alkol için ekranlarda düzenleme yapıldıysa bu sahneler için de sansür uygulanmalı” demiş.
Doktor Bey bizim dizilerde daha çok kuma sahneleri, tecavüze yeltenme, silahlı çete gibi sahneler çoğunlukta. Doğum konusu bizde daha çok sonrasıyla ilgili. Ve konu genelde doğan çocuğun kime ait olduğu üzerinedir. “Sansürlenecek” boyutta işler olmuyor yani!