Bu sene Eurovision Şarkı Yarışması’na katılmadık. İyi de etmişiz! Yoksa, ‘Muhafazakâr bir millet’ olarak kadın kadına öpüşme sahnesine tahammül edemezdik!
Biz çözüm süreciyle uğraşırken ‘batı’ysa “Eşcinsel evlilik olsun mu, olmasın mı?” tartışması içinde. Gündem maddesi bu olunca Finlandiyalı şarkıcı, konuyu şarkısıyla ve hemcinsini öperek gündeme getirdi. Fransa’da eşcinsel evlilikler yasal olarak kabul edildi mesela.
Biz de buradan bu duruma ‘müdahale’ edemeyeceğimize göre ne yaptık? Yarışmayı yayınlamadık. Bizim örf ve adetlerimize ters düşüyor. Zaten şovlar bir fena, iyice çıplak olmaya başlamıştı. Hani bu giysileri bizim televizyonlardaki şov programlarında giyseler ceza gelir ayarında kıyafetler. Ee, bir de üzerine böyle sahneler olunca anlaşılan o ki bu yarışma, çığrından çıkmış bulunuyor. Seneye kim kimi nerede öper belli değil. Avrupa Yayın Birliği’ne “Abi bizi açmıyor artık Örovizyon, toplum rahatsız oluyor görüntülerden. Biz yarışmasak ve de yayınlamasak olmaz mı? Yeterince adam izliyor zaten biz olmasak da olur” desek ne cevap verecekler?
TRT kararlı bir tutum göstermeli ve bu yarışmaya bir daha girmemeli.
Bu arada unuttum, Yunanistan adına katılan arkadaşın şarkısının adı, ‘Alkol Serbest’. Tam rezalet!
Dina Garipova, Rusya’da ‘The Voice’ yarışmasının birincisi..
Ruslar seçtiği şarkıcıyla bize ders verdi?
Bin türlü şarkı yarışması yapılır bizde. ‘O Ses Türkiye’den ‘Popstar’a. Ne bir albüm, ne bir star çıkar. Çünkü yapımların piyasayla bağlantısı yoktur.
Rusya, son Eurovision’a Dina Garipova’yla katıldı. Bizdeki ‘O Ses Türkiye’ yarışmasının benzeri ‘The Voice’un birincisi.
Bizde bu anlamda yarışmalara katılanlar için profesyonel anlamda tek yol; türkü barlar ya da gece kulüpleri. Televizyonda tanınıp daha rahat iş bulma şansı elde ediyorlar. Çap bu kadar.
“BAŞBAKAN YETİŞ FUTBOL ELDEN GİDİYOR”
Sinan Engin ısrarla “Başbakan bu işe el koymalı” diyordu. ‘Telegol’ ün havası da oydu. “Yahu federasyon özerk” lafları da bir kenara konuldu.
Eh, ne de olsa ‘askeri’ bir gelenekten geliyoruz. ‘El koymak’, ‘ Çoban gibi güdülmek’ üzerine çeşitlemeler bol miktarda mevcut. Kafamız ona çalışıyor. ‘Yapamıyoruz, elimizden gelmiyor, kurtar bizi baba’ mantığıdır bu. Ülkemizin gerçeğidir kabul etmek lazım! Sinan Engin ekranda bu genel geçer halin bir özeti gibiydi.
‘2 DUBLE HABERİ’NDEN: “BİZ CEMAAT ADAMIYIZ”
Star’da cuma günkü ana haber bülteninde ‘2 dubleye 2 yıl ceza’ haberi vardı. Kimi cezayı ‘ağır’ buluyor, kimi “Daha fazla olsun” diyor. Hatta cezayı ağır bulan arkadaşımızın içkili araba kullanma deneyimi de mevcut.
Aracındaki bir amcayı durdurmuşlar, sordular ne düşündüğünü; “Ben cemaat adamıyım, zaten yok öyle bir şey” diyerek habere damgasını vurdu.