Kanal D’nin ‘Evim Şahane’ programında Ayşe Hanım Teyze’nin evindeki odalara el atılıyor ve güzelleştiriliyordu. Programın mesajı şu: “Sizin de odalarınız, salonlarınız, mutfaklarınız bir gün pasaklı hallerinden kurtulur, merak etmeyin.”
Güzel bir hayal. Ben kendi açımdan bakarken, “Ah, bana da gelseler” demeden edemiyorum. Evet, bir evin odalarının kullanışlı, estetik bir halde olması para kadar bilgi ve beceri de gerektiriyor. Bu program bana, ev işinden anlamıyorum, biraz da param var, bununla işi bilen bir mimarı eve sokayım ortaya keyifli bir oturma mekanı çıksın düşüncesinin çok da uzak olmadığını gösteriyor.
İşte tam bu noktada programın mimar ve ekibinin girdiği evde yapacağı tadilatın maliyeti ekrana geliyor: 8 bin 500 TL. Evin tercih edilen (ki genelde salon oluyor gördüğüm kadarıyla) bir bölümüne harcanan para bu. Badana, boya, işçilik, mimarın parası bu rakamın dışında. İşte o zaman, “Bi dakika duralım” diyorum içimden. Bakıyorum kendi halime. Ben verebilir miyim bu miktarı? Hesap, kitap yaptım; yok. Bir odanın maliyeti bu hesaba göre en az 10 bin TL olur diye düşünüyorum. Yani evim şahane, masraf da şahane bir program izlemiş oluyoruz.
GÜNDÜZ ÖĞRETİM ÜYESİ, GECE STRATEJİ UZMANI
CNN Türk’te ‘360 Derece’ programında Şirin Payzın’ın konuğu Doç Dr. Mehmet Arıcan’dı. Kartvizitinde ‘Polis Akademisi Öğretim Görevlisi’ yazıyordu. CNN Türk Mehmet Bey’i bırakmamış, akşam da Ahmet Hakan ‘Tarafsız Bölge’de ağırladı. Baktım kartvizitinde bu kez ‘Ankara Strateji Enstitüsü Uzmanı’ yazıyor.
Hocam iki kartvizit bastırmış herhalde, “Kartınızı rica edebilir miyim?” diye sorulduğunda “Hangisini isterseniz onu vereyim” diyor anlaşılan... Baktım Mehmet Bey, CNN Türk’ün sıkça ekrana çıkardığı bir isim. Ama aynı gün iki farklı programda yer alınca, böyle tuhaf bir durum ortaya çıkmış.
REHBERiM
BU FİLMİ MUTLAKA SEYREDİN: ‘BİR AYRILIK’
Digitürk’ü olanların kaçırmaması gereken bir film. Açık kanallarda bir gün yayınlanır mı bilemem. ‘Bir Ayrılık’, Oscar kazanan İran filmi. İran’ın gündelik yaşamından bir kesit aktarıyor. Sistemin sakin ama anlayana güzel bir eleştirisi. Bir boşanma hikayesi. Yurt dışında hayat kurmak isteyen bir kadın, alzheimer hastası babasını bırakmak istemeyen bir adam ve ikisinin arasında bocalayan küçük kız çocuğu. Hani kabaca özeti bu. Ama anlatım, oyunculuk, sadelik, derdini anlatmasını bilen bir yönetmen... Ne ararsanız en iyisinden mevcut. Hatta işiniz gücünüz varsa filmi kaydedip mutlaka izleyin. (MOVIEMAX FESTİVAL / 21.30)
BIÇAĞIN SIRTINDA OLMAK
CNBC-E’nin gerçek hikayelerin filmlerinin yer aldığı kuşağında bu akşam ‘Longford’ var. Bir çift çocuk cinayetleri nedeniyle hapse mahkum edilmiştir. Mahkumları topluma kazandırmak için büyük uğraş veren savcı Long Lordford’a kadın suçludan bir mektup gelir. Savcı bu mektuba kayıtsız kalmaz. Oscarlı yönetmen Tom Hooper’dan bir TV filmi. Yönetmenin film boyunca seyirciye yaşattığı his karmaşıklığı dorukta. Oyuncular muhteşem.
Bir dipnot: Lordford 95 yaşında 2001 yılında öldü. Mektubu yazan suçlu Myra Hindley ise 2002 yılında 36 yıllık hapis hayatından sonra yaşamına veda etti. (22.00)
BAŞARILI OLUP OLMAMASI SUNUCUYA BAĞLI
Bir yarışma da STV’den geliyor: ‘Kelime Zinciri’ İtalya ve Amerika’da izlenme rekorları kırmış. Hep söylerim, oralarda rekor kırdığına bakmayın. Bizde nasıl olacak? Kamil Güler sunuyor. Hem oyunculuk, hem sunuculuk deneyimi yüksek bir isim. Aslında her şey ona bağlı. (23.00)