Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fransa’nın Grasse kenti ve de ülkemizde HES’lere direnen Karadeniz yaylalarından muhteşem görüntüler izledik. Durul ve Taylan kardeşlerin kamerası hoş gezinti yaptırdı bizlere... Ev ahalisi “Dizi izlenir ama tüm yük Meryem Uzerli’nin (Selin) üstüne yıkılırsa ne kadar dayanabilir?” diye sordu Aziz (Uğur Polat) evinde masaya oturduğunda toplanan ekip; Mert (Burak Deniz), Hakan (Selim Bayraktar), Esra (Funda Eryiğit) ve Hümma (Seda Akman). Esra bu ekipte ‘ileride rolü ile ilgi çeker’ pırıltısı verdi. Mert yine yeniden ‘Kaçak’taki halinde, Hakan ‘Sümbül Ağa’ydı. Ben, Hümma (Seda Akman) karakterinden bir şeyler bekliyorum. Cüneyt (Deniz Celiloğlu) ilk bölümde ümit veren oyuncu profilini çizdi. Ekibin en az başroller kadar ağırlıklarını koymaları gerekiyor. Yani Selin, Kartal (Murat Yıldırım) ve Aziz’le gitmesi mümkün değil. İlk bölüm ekipten böyle bir sinyal alamadım.

Haberin Devamı

‘Aşkları inandırıcı değil’

Ev ahalisi “Çok aşık oldular izlenimini vermediler” dedi. Dram dozu artınca, bakışlar kendini buldu, kıvama geldi. Uğur Polat iyi bir oyuncu. “Benden bunu yapmam isteniyor, paramı alıyorum” diyen bir tavır içinde. (Bakınız: ‘Ulan İstanbul’)

EVET ‘KÖRDÜĞÜM’

Göze batan tam 19 karakter var FOX dizisi ‘Kördüğüm’de, bir de saymadıklarım... Bu 19 karakter her daim bir şeyler yapmaya hazır bekliyor. İlk bölüm hepsinin birbirleriyle ilintili olabileceği sinyalini vermesi, önemliydi. Dizinin derdi, tüm bunların altından nasıl kalkacağı, karakterleri etrafa usturuplu bir şekilde nasıl dağıtacağı? Ali Nejat (İbrahim Çelikkol) ve Didem (Naz Elmas) ev ahalisi tarafından beğenildi. ‘Haziran Gecesi’nden sonra ilk defa “İyi oynuyor” dediğimi hatırlıyorum.
Belçim Bilgin (Naz) ne diyeyim, idare eder. Tüm roller kendi sınırları içinde olabildiğince kusursuz bizlere sunuldu.

VİZEYLE SEYAHAT YOK!

Yazılarıma kısa aranın nedeni Fransa’daki kızıma üç günlük ziyaret. Vize takip eden bürodan ‘evrak eksik’ diye telefon geldiğinde uçuşa iki gün vardı. “Baba daha ne istiyorsunuz eldeki belge yeter” diye bir dilekçe yazıldı. Yetmedi, ‘yüksek yerden’ baskıyla (!)sanırım iş halloldu. Paris’te havaalanında ciklet çiğneyen bir hanım kızımız “Hani dönüş bileti neredeee?” diye sordu.

“Onu giderken veriyorlar” dedim. “Olmaz” dedi. Cep telefonunda PNR numarasını vs. gösterdim ‘ikna oldu’ da girdim! Bir de dönüşü var. Minik bir el çantasıyla gittim. Gümrükte asık suratlı kadın memur açtırdı, ne varsa çıkarttı. Sonra el işaretiyle “Hadi doldur” dedi. Böylece ülkemize sepetlendik! Gazeteden yazı, sirküler, maaş ve sigorta belgeleri yetmez, SSK sigorta dökümü ve nüfus kütüğü detaylı bilgi yetmez, tapu,
yetmez banka bilgileri vs...

Diyeceksiniz “Biz yıllardır böyle gidiyoruz” dayı. Bu güzel şehirleri size emanet ediyorum siz gitmeye devam edin. Ben vize kalkana kadar bu işte yokum. “Zor kalkar” diyorsanız ben de “sağlık olsun” diyorum!