U-20 Dünya Kupası, kendi halinde devam ediyor. Arada bizim maçlar varsa tribün doluyor. Bu akşam gruptan çıkıp çıkmayacakları kesinleşecek. Çıkarsak işte gittiği yere kadar tribünler dolar. Seyircinin bildiği tanıdığı ülke takım maçları olursa, eh onlar da biraz dolar o kadar. Bu iş muhtemelen futbol simsarları için yapılıyor; genç futbolcu seçimi. Gelelim bugüne kadar bu kupada en çok tribün dolduran maça; Türkiye-Kolombiya. Maç, Rize’de oynandı, 13 bin kişi geldi. Şöyle de bir durum vardı; seyirci gelse de olurmuş gelmese de... Çünkü çekirdek çitleyip sahayı seyretmekten öte bir işleri olmadı. Maçın televizyon ayağına gelirsek; bizim gençler aynı Ömer Üründül yorumları gibi oynadı desem...
Beraberlik yeter
Maç başladı yorumlar bu yönde; “Beraberlik yetiyor, hatta galip gelirsek yeme de yanında yat” yaklaşımı. Bizim takımda sahada sanki böyle bir havada. Ama rakip öyle değil, belli ki bizden güçlüler ya da bizimkilerin içi geçmiş...
En kötü ikincilik maçı oynarız
Kolombiya, ikinci devrenin başında golü attı. Ömer Üründül yorumu; “Beraberlik yetiyor. Avustralya’yla grup ikincilik maçını oynayacağız...” Takım sahada aynen bu havada. “Aman bir tane yedik, atarız. Şöyle oradan, buradan top çevirelim” şeklinde oynuyor. Fakat zaman beklenenden çabuk geçiyor. Hatta adamlar ikinci golün eşiğinden dönüyor.
Önce ikinciyi yememek lazım
Ömer Üründül’ün yorumlarında bir rahatsızlık baş gösteriyor; “Ekstra mücadele yapmamız lazım.” Ekstrayı bırak, yürümekten koşmaya geçemiyor takım. Üründül’de telaş üst sınıra yaklaşıyor çünkü top çizgiden çıkıyor; “İkinci golü yememek lazım. Sonra bir dirençle kendimize gelmemiz lazım.” Sahadaki futbolcular da biraz duyar gibi oluyor. “Olm maç gidiyor ekstra direnç gösterelim.” “Gösterelim de kim gösterecek?” halindeler.
Defans iyi
“Her şeye rağmen defans bloğumuz iyi...” Aman neyse dayanıyor gibi bizim gençler. Zaten maçın gidişatı böyle. Orta sahayla forvet kopuk, açıklar iflas, Kolombiyalı gençler geldikçe üzerimize defans direniyor.
Valla bizden üstünler
Maçın sonlarına yaklaşılıyor. “Pas yüzdeleri yüksek, tempolarını kendileri ayarlıyorlar”, “ Oyun kuramıyoruz, baskı da...” Eh oyun kuramayınca baskıda kurulamıyor sonuç olarak! Takım da zaten seyrediyor ve seyrederken de sanırım böyle düşünüyorlardır.
Mağlubiyet kesin gibi. Yorumlar şöyle; “Rakip bizden üstün, vasatı bulamadık.” Kendi vasatımızı bulamadık ama rakip üstün. Eh bir vasat bulsaydık da üstün mü değil mi görseydik. U-20’lerde sanki böyle düşünerek oynuyorlar; “Bu maçta vasatı bulamadık. Bari bizden üstünlerdi diye avunalım. Öteki maça bakalım.” Aynen Ömer Üründül yorumları gibi.