İKİ BAYKAL’DAN İKİ GEZİ YORUMU
Ne tesadüf, iki ‘Baykal’ sabah programlarında ‘Gezi Parkı’ konuşmaları yaptı. Melek Baykal, internette hani nasıl denir ‘trend topic’ oldu. Derya Baykal ‘birtakım üzücü’ (kendi ifadesiyle) olaylar yaşamıştı. Oradan Taksim’de yaşananlara geçti.
İkisi de tiyatro geçmişi olan isimler. Melek Baykal, bir oyundan sahneyi oynuyordu. Oynamak olumsuz anlama çekilmesin, vurguları, konuşmanın akıcılığı, mimikleriyle bir sahne etkisindeydi. Eleştirilen bir grubun kanalında bunları söylemesi altyazı olarak yer aldı bazı kanallarda. Konuşması böyle verildi. Öyle mi düşünmüştü kendisi? Hayır ama yüklenen misyon buydu. Söylesen böyle, söylemesen zaten konuşamaz durumu.
“Yaralılarla aynı ameliyat masasındaydım”
Derya baykal, Kanaltürk’teki ‘Derya’nın Dünyası’ programına başlarken hafta sonunu kötü geçirdiğimizi, kendisinin de özel olarak kötü geçirdiğini belirten bir giriş yaptı. Ağrıları vardı, bir enfeksiyon kapmıştı. Ama asıl sorun ‘iki gündür onu rahatsız eden mesaj’lardı.
“Taksim’de yaralanan arkadaşlarla, orada ameliyat olan arkadaşlarla aynı ameliyathaneyi paylaştım. Birçok şey yazan dostlarım var. Bazı şeylere üzülüyorum. Benim farklı düşünmem, sizden ayrı bir şeymiş gibi olmam mümkün mü? Ben acılar içinde evimde yatıyorum, bana bir sürü tweet atıyorsunuz. Gerçekten çok üzüldüm. Yaşananlardan çok üzüldüm. (...) Benim de çocuklarım oradaydı. Bir anne olarak farklı düşünebilir miyim? Hem hastalığım, hem olaylar, hem yazdıklarınız beni çok kırdı.”
Kim ne yazmıştı, ne demişti?
KAFAMI KARIŞTIRDINIZ
“Pazartesi geldi, şimdi bır bır başlarlar konuşmaya” diye yazmıştım. Aynen öyle oldu. Masaların etrafına geçip başladılar konuşmaya. Hep aynı isimler. Yıllar oldu, dinliyorum. Bir adım ileri, bir adım geri. Siyasetin her konu başlığında, onlara “Buyrun sizi böyle alalım” dediler.
“Ağaçlara bağlamak anlamsız, eksik”, “Bizim halkımız tepkisini sandıkta verir”, “Toplananlar arasında darbe isteyen yoktu”, “Hegemonik parti”, ‘Polisin teknolojisi mükemmel, ideoloji pekiyi, sosyoloji zayıf”, “Yabancı basın ‘halkın tamamı’ diyor, erken saptama”, “BDP meydanda mı değil mi, yok meydanda, Süreyya Önder gittiğine göre...”
Uff uff... Deniz Ülke Arıboğan, Nevzat Tarhan, Nihal Bengisu Karaca, Sedat Laçiner, Ahmet İnsel, Oral Çalışlar, Prof. Dr. Tayfun Atay, Murat Belge... Dedim ya ben biliyorum ve kaç yıldır, kaç televizyon programında dinlediğimi hatırlamıyorum bu isimleri. Çizgilerini, çerçevelerini, pencerelerini, düşünce ufuklarını, siyasi cümlelerini ezberledik...
Çok konuştular çook. Bir şeyi öğrenemedim; bu millet durup dururken tası tarağı toplayıp neden yollara döküldü ve Taksim’e gitti?
“Deniz Hanım taze görüntüler geldi”
“Taze görüntü. Gümüşsuyu’nda bir müdahale oldu. Alt sesi verin.” Ahmet Hakan ekrana gelen görüntüyü açıklıyor. O sırada Deniz Ülke Arıboğan romanları anlatıyor, ‘Akil İnsan’ gezi anılarından. Ağabey atmış adam gazı, şimdi romanların zamanı mı? N’oldu Gümüşsuyu’nda?