18 Kasım’daki yazımda bu soruyu sormuştum,’Ben Bilmem Eşim Bilir’de RTÜK tarafından cezalandırılan bölüm ile ilgili;
‘Ben Bilmem Eşim Bilir’de erkekler: “Bizi kırmadılar bu oyun için geldiler” dediği genç kızlarımız ile stüdyoda yaratılan ‘disko’ havasında dans ettiler; stüdyoda eşleri de onları izliyor. Yarışmacılardan birinin eşi olan Banu: “Bundan sonra ben, eşimi bakkala dahi yollamam, bakın, kadının elini tutuyor” diyor.
Peki neden tersi olmadı? Erkekler otursaydı da ‘eşleri’ böyle bir gece kulübü havasında, baklava göbekli beylerle dans etseydi? “Bu bir oyun, ciddiye almayın” diyeceklerdi. O zaman oyunu hanımlar oynasaydı? Yapamazlar değil mi? Kadın evinde oturur hali! Arabayı alacağım diye bu durumu izleyen eşlere ne demeli? Sen istediğin kadar bakkala gönderme. Böyle bir oyun hiç olmasaydı daha iyi olmaz mıydı? Bunun üstüne RTÜK de “Aile yapımıza ters” diyerek cezayı verdi.
Bence bu olayın, önce ‘insan’ olmakla ilgisi var. ‘İnsan haklarına saygısızlık’ diye bir durum vardır, ama burada “Aile yapımıza ters” demek, işin kolay yolu...
Kanal D Ana Haber, bu haberi, “Erkeklerin başka kadınlar ile dans etmesine RTÜK ceza kesti” yorumu ile verdi. Keşke öyle bir durum olsaydı! Ama dediğim gibi, bu insan hakları olayları, ‘Kadın erkek eşitliği gibi konuların içeriğidir.’
Raporu hazırlayanlar ‘Program hizmetlerinin bütün unsurlarının, insan onuruna ve temel insan haklarına saygılı olması gerekir’ diyebilseydi...
Ama diyemediler... Kısa yoldan ‘aile’ye bağladılar! Çünkü işlerine öyle geliyor, dünyaya öyle bakıyorlar...
KÖMÜR VAR, HARAMZADE VAR
Zamanı daralanlar, görülmemiş hesapları boyunlarında taşıyanlar... Kişinin kıyameti ölünce başlar. Bu fantastik özetin dışında, aslında bugüne ait ‘siyasi hatırlatmalar da’ yapıyor ‘Küçük Kıyamet’...
KÖMÜR YARDIMI SAHNESİ
‘Küçük Kıyamet’ dizisinde Belediye Başkanı Mahmut, son bölümde, maden ocağının sahibini içi para dolu bir çanta ile makamında ağırlıyor. Başkan Mahmut, parayı önce kabul etmiyor. Maden sahibi:
“Senin gibi iş bilen, iş bitiren, ehli vicdan bir belediye başkanı bu ülkeye geldi mi?” diyor.
‘Belediye Başkanı’ sözünü çıkardığınızda göndermenin kime olduğu anlaşılıyor sanırım. Diyalog devam ediyor, “Fakir fukara sayende kışı kaygısız geçiriyor.
Yakacağını veriyorsun”... Yakacak yardımlarına bir hatırlatma.
KARAMAN DA DİZİDE
Dizi, “Yolsuzluk, hırsızlık değildir” diyerek epey bir tartışma yaratan Hayrettin Karaman’a da dokundu- ruyor. Dizideki başkanın ‘aynı kendisi gibi’ bir de oğlu var, ismi Utku. Ve ‘zalimin zulmünden korkan’ Başkanın kızı Esma ile damatları doktor Ali (büyük olasılık cemaatten).
Doktor Ali, Esma, Utku ve Başkan Mahmut yemekteler. Ali, hepsini ‘haram yemekle’ suçluyor. Utku: “Enişte, bunu kendi kafamıza göre yapmıyoruz.
Hocalarımızdan fetva alıyoruz” diyor... Doktor Ali isyanda: “Müftüler ne kadar fetva verirse versin, sen onu bir de vicdanına sor”...
Dershane krizi olmasaydı, bu senaryo böyle mi olurdu? Başkan büyük olasılık mesela ‘solcu’ olurdu!