Ev ahalisi “Bizim dizi başladı” diye seslendi.
‘O Hayat Benim’den bahsediyorlarmış. Dizi dışı meşguliyet anlarında kulağıma sürekli bir ‘bağırma ve ağlama’ sesinin geldiğini hisseder oldum. Bu işi müzik yapmıyor (‘Paramparça’da olduğu gibi) bizzat,
oyuncuların seslerinin ‘feryat figan hali’ bu dizinin özelliği. Yeni sezonda yine İlyas’ın saçlar dağınık, gözlerin feri gitmiş daha kaç sezon böyle dayanır? (kalbi durdu durdu çalıştı adamın!) Efsun’un gerçek ana ve babası bu sezonda ortaya çıkıyor. Eee hikaye bu değil miydi? Yok. “Beni harcadın, şimdi kimi harcayacaksın” diye bağıran Bahar, Efsun’un yeni numaralarının müjdesini veriyor!
Dizinin kötülükler, gözyaşları, para ve
hırs temalı anlatımını ‘üzülerek’ izlemenin
yanı sıra, gülerek de izlemek mümkün.
İşte tüm diğer dizilerden ‘O Hayat
Benim’i farklı kılan da bu...
Mantık aramak mantıksızlık
İzlerken “Bu ne saçma” diye bir durum söz konusu olmuyor. Saçmalık, dizinin tadı tuzu olmayı başarmış. Kabullenilmiş, bir şekilde izlettiriyor. Senaryonun bu ağlarken güldüren halinde, diziden ayrılan Nuran (Ceren Bozoğlu) ile Sakine (Birgül Ulusoy) karakterlerinin büyük payı vardı.
Şimdi aynı havayı, Oya Başar (sultan) ve Zeynep Eronat (Mücella) vermeye çalışıyor. Aynı tat olmasa da, senaryo onları bu yola ister istemez sürüklemeyi başarıyor. Efsun, sanki senaryo ona özel yazılmış gibi...
DAMATSIZ DÜĞÜN
FOX’ta izledim haberi. Hani ‘Olacak O Kadar Televizyonu’ skeci olsa bu kadar olurdu. Bugün de kara mizahtan gidiyoruz. Uzman çavuş, Hakkari’de görevli ve yol tehlikeli olduğu için memleketine gitmesine izin verilmiyor. Düğünü var, bir yıl önceden tarihi alınmış, davetiyeleri de verilmiş. Sonrası haberin kurgusuyla renkleniyor. “Damatsız yapılan düğünde gelin gözyaşlarına boğuldu.”
Anne: “Komutanlar izin verdi ama yol tehlikeliydi, terör yüzünden oğlum bu mutlu gününü göremedi” diyor.
Babanın “En mutlu günümde oğlum yanımda yok” dediğinde ev ahalisi, “Babası mı evlenecek yoksa?” diye soruyor... Haber giderek ilginç bir hal almaya başlıyor, “Son ana kadar gelir diye bir umut vardı ama olmadı. Davetliler geldi, gelin hazırdı, damat yoktu” diye devam eden haberin görüntülerinde davul zurna çalıyor gelin ve davetliler hafif hafif oynuyordu. Damat sadece fotoğraftaydı ve gelinin elinde duruyordu.
“Damatsız düğün üç gün üç gece sürdü” diye haber bittiğinde biz “Peki ne olacak? Nikahı kim kıydı?” sorularıyla baş başa kalmıştık!
Devamı mutlaka gelir diye düşündük.