Bu ‘Öykü’ ile ‘Ayaz’ın durumu ne olacak diye ev ahalisi konuşuyordu. ‘Öykü’ sürekli ‘romantik komedi’ halinde. ‘Ayaz’ da sessiz sakin, dizi böyle bitsin der gibi.
‘Kiraz Mevsimi’nin finali nasıl olur?
Bazı maçlar vardır. Spiker “Bu maç sabaha kadar berabere gider” diye söylenir. Bu dizi de öyle.
NE PANSİYONMUŞ BE...
Son bölümde ‘Ayaz’, ‘Öykü’ye sürpriz yaptı, hava almak için İstanbul dışına götürdü. Fakat araba bozuldu. ‘Öykü’ hepsinin bu sürprizin içinde yer aldığını düşünüyordu.
Mecburen gecelemek zorunda kaldıkları ‘Gönül Pansiyon’ ise bildiğin korku filmlerindeki pansiyonlar gibiydi.
Tam oraya ulaştılar, fırtına “Ver coşkuyu” dedi. Elektrik kesik, tersi olsa haber olur. İçeri giriyorlar; garip maskeler ve eski eşyaların bulunduğu bir lobi... Ha bu arada girişte, kurt köpeği havlayıp duruyor. Birden pansiyon sahibi ortaya çıkıyor. Mum ışığı tam yüzüne vuruyor, olması gerektiği kadar korkutucu.
Ayrıca bu enteresan yerde bütün odalar da doluymuş. Bir tek sevgilisini öldürüp, kendisi de intihar eden adamın odası boşmuş. ‘Öykü’ bu arada hâlâ bunu sürprizin bir parçası zannediyor. Odaya gitmek için merdivenlerden çıkıyorlar, şimşekler çakmaya başlıyor. ‘Testere 8’ filmi müziği fonda (yok böyle bir film ama olsun)...
Birden üstü başı kan içinde bir kadın silüeti beliriyor. ‘Öykü’, ‘Ayaz’ın kucağında...
Sabah oluyor, aşağı iniyor romantik sevgililer, masa donatılmış. Dün “Bir tane odamız var o da lanetli” diyen (yani bakışlarıyla) adam gitmiş yerine tonton bir amca gelmiş.
Akşam önlüğü kanlı, elinde bıçak olduğunu zannettiğimiz aleti tutan kadın, amcanın eşi olan pamuk bir teyzeymiş.
Salça yapıyormuş gecenin bir yarısı; “Üstüm başım salçalıydı sizi koridorda tanıyamadım” dedi. Aslında benim anladığım, bu çift gece olunca pansiyonun havasından suyundan olacak, bir garip oluyorlar. Sabah olunca normale dönüyorlar.
Millet bu pansiyonda, ‘dokuz’ dedi mi yatakta. Sıkıysa kalk dolaş!
Pansiyona gündüz gitmek lazımmış onu anlamış olduk. Kahvaltıyı yapıp tekrar şehre döneceksin...
SALİH AMCA VALLA KURTULDUN
‘Güllerin Savaşı’nda, ‘Salih Amca’ öldü, kurtuldu. ‘Gülru’, ‘Gülfem’, ‘Yonca’, ‘Çicek’, ‘Halide’, ‘Mert’, ‘Cahide Hanım’ çekişmeleriyle adamı çıldırttılar.
Ne çekti bu 25 bölüm adamcağız.
‘Atilla Şendil’ (Salih Amca) sanırım bir hafta evden çıkmaz. Hani ne kadar rolde olsa da, böyle bir hayatı yaşamanın ne demek olduğunu bu dizi sayesinde bir kere daha görmüştür diye düşünüyorum.
Dizideki herkesin ortak özelliği; hasedinden çatlaması. Bir ‘Salih Amca’ bütün bunların dışında bahçede oyalanıp duruyordu.
Rahat bırakmadılar adamı. Paralele bağladılar. Üstünde ‘tape’ çalışması yaptılar!
BU ŞARTLARDA ÇALIŞMAM
Show TV’deki ‘Cumartesi Sürprizi’nde, ‘Kenan İmirzalıoğlu’; “Dizi süreleriyle ilgili problemim var. Keyifle çalışacağım zamanlar geldiğinde dizi yapacağım” dedi. Haklı. Bugüne kadar ‘film gibi diziler’de oynadı ve parasını kazandı. Şimdi istediğim şartlarda bir dizide oynarım lüksüne sahip. ‘Bizim canımız yok mu?’ diyenlere; sendika var grev yapın!