Dünya Kupası’nı izlerken bize has yayıncılık örnekleriyle karşılaşıyoruz. Son örnek; maç üzeri dizi tanıtımı...
Her kanal bunu yapar. TRT de hazır Dünya Kupası’nı yayınlarken, spikerlerine “Dizileri tanıt” talimatı vermiş belli ki.
Mahalle arasında dolaşan halı yıkama arabasının hoparlörü gibi geliyor bana. Sevmiyorum bu “N’olur seyredin” pazarlama şeklini.
Sonuçta burada görevli spiker arkadaşlarımız maç anlatırken; TRT’nin dizilerini, programlarını araya sıkıştırmakla görevli. Maçla diziyi nasıl bağlamak lazım, işte burada sorun yaşanıyor ister istemez.
Ersin Düzen İspanya-Hollanda maçını anlatıyordu. İspanya bir imparatorluk gibiydi ama yıkılmıştı. Sanırım tam da bu zaman dilimine dizi tanıtımı girmek gerekiyordu; şöyle bağladı konuyu: “İmparatorluk demişken bir imparatorluğun varoluş destanı da ‘Diriliş’, çok yakında TRT 1 ekranlarında olacak... Fabregas, Xavi...” Yani maça döndü.
Sanırım bu Dünya Kupası’nda ‘TRT’nin dizileri ve Dünya Kupası’ konulu ayrı bir yazı konusu çıkar.
İLLE DE ÖMER ÜRÜNDÜL!
Hem kızar, hem severiz Ömer Üründül’ü. Sosyal medya “Niye yok?” diye ayaklanmış.
Alışkanlık olduğu bir gerçek. Üründül yorum yapacak, ‘kontrollü futbol’ lafını bolca duyacağız ki; hem kızıp, hem dinleyelim.
Bilgili olmak, sadece olanı biteni anlatmak kuru geliyor. Bir yerinden gıcık kapmamız, “Helal olsun” diyebilmemiz, heyecanına ortak olmamız, “Yine mi o anlatıyor?” diye kızmamız gerekiyor.
TRT’nin de ‘unutulmazları’ yok mu?
Abidin Aydoğdu mesela. Bu anlamda bu yılki Dünya Kupası bir isim çıkarır mı? Bu biraz da TRT’nin “Seviyeli ve saygılı olun, sululuk yapmayın” uyarısına bağlı.
Bu arada duyduğum kadarıyla Ömer Üründül, ilerleyen maçlarda yorumcular arasında yer alacak.
AÇILIŞ MAÇINI KAÇ KİŞİ İZLEDİ?
Dünya Kupası’nın açılışı maçı olanBrezilya-Hırvatistan mücadelesini bizde 4 milyon 607 bin 680 kişi izlemiş.
Belki bir kıyaslama yapılır diye rakam vereyim: Fransa’da bu maç TF1 kanalında yayınlandı. Orada maç sırasında 8.2 milyon kişi ekran başındaymış.
‘% 100 FUTBOL’DA İLGİNÇ BİR HİKAYE
İspanya-Hollanda maçı sonrası ‘% 100 Futbol’da Rıdvan Dilmen yorum yapıyor.
Sonuç sürpriz ötesi: 1-5...
Ne kadar enteresan biir sonuç olduğunu anlatmak için bir hikaye anlatıyor Dilmen:
“Şöyle değerlendirelim. Ben izlemiyorum maçı. Beni aradın Güntekin sen. ‘N’aber’ dedin, ‘İyiyim’ dedim. ‘Maçı seyrediyor musun?’ diye sordun, ‘Yok seyretmiyorum, kaç kaç’ dedim.”
Güntekin Onay, “5-0” diye atılıyor; Dilmen, “Yok yok, 40’ıncı dakikada 1-0.”
Burada Güntekin Önay’ın hikayeyi anlamadığı ortaya çıkıyor.
Dilmen devam ediyor: “Sonra 85’te arıyorsun. ‘Ne oldu’ diye soruyorum. ‘5-1’ diyorsun. ‘Nasıl yani?’ diyorum. (Aslında başka bir şey diyordur da!) Yetmedi, ‘Bir de ortada sıçan oynuyorlar, oley çekiyorlar’ diyorsun. Ben ‘Güntekin şakanın sırası değil’ diyorum. (Burada da mutlaka daha samimi laflar ediyordur!) İzleyenler için böyle bir skor çıktı ortaya...”
Çok yaratıcı, mizah yüklü bir hikaye dinledik Rıdvan Dilmen’den anlayacağınız.
KREDİ FELEK ÇARKI
Yarışmayı izledikten sonra aklımda kalan şu: ‘Çarkıfelek’ aslında bir banka. Maldiv Adaları’ndaki banka gibi mesela!
Kredi kartı borcu olan yarışmacı bir masanın yanına oturtulur.
Müşteri hizmetleri kıvamındaki Ece Hanım “Evet Derya Hanım, çekinizi yazıyoruz ve kalan borcunuzu da ödüyoruz” diyerek yarışmanın püf noktasını ortaya koyar.
Hikaye bu. Formatı dallandırıp budaklandırmışlar, renklendirme adına. Şov tarafı törpülenmiş, eli yüzü düzgün ‘aile salonumuz vardır’ lokantasına dönmüş. Kredi felek çarkı olmuş yani...