Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Galatasaray - Sivasspor maçını Lig TV’den izleyenler, sanırım bu soruyu sormuşlardır kendilerine. “Biz maç mı izledik yoksa tekrarlardan oluşan maçın filmini mi?”
Maç sırasında yakalanan hareketler, çimin havada uçması, yüz ifadeleri vs. güzel birer ‘birinci sayfa fotoğrafı’ydı. İş, giden maçın, yürüyen bir yayının tadı tuzu olmaktan çıktı ‘kabak tadı’ verdi. Öyle ki, örneğin Ayhan’ın sakatlandığı pozisyonu bu ‘ağır çekim merakından’ izleme şansımız olmadı. G.Saray’ın golünün kaç defa verildiğinin sayısını ben unuttum.
Bunlar güzel masabaşı çalışmaları kabul ediyorum. Ve maçın tadı tuzu oluyor. Ama öncelik maçın akışını aksatmamakta. Topun kalecinin elinden çıktıktan sonra diğer yarı sahaya gidişatının önüne geçilmemesinde. Artistik görüntüler sonra gelir. Önce kabasından maçı bana ver.
Hep yazdım, Canal Plus adına maç çekimleri yapan Fransız yönetmenin bir lafı pek hoşuma gitmişti; “Futbol maçları bir nevi spagetti western filmi gibidir.” Filmin ana konusu oynanan maçtır. Bu unutulmamalı. Tribünler, maç esnasındaki hareketler yani stada dair her şey bu yayında vardır. Ama dozunda olmak koşuluyla.

STAND-UP’UN TELEVİZYON HALİ
TV8, ‘televizyonda komedi programları’nın adresi. Denemeler bu kanalda yapılıyor. Hep diyorum, kanallarda komedi yok. ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ işte hani çok izlenen bir kanalın yayınlama cesaretini gösterdiği tek yapım oldu. Star’da ‘Hayrettin’ var, son dönemde. Fox’ta Osmantan Erkır, bir deneme yaptı. Sabun köpüğü gibiydi.
Bu anlamda beni etkileyen, ‘Korsan TV’ ile Ata Demirer olmuştu yine Star’da. TV8 bir Şahan Gökbakar’ı çıkardı. Sonra Yavuz Seçkin ‘Comedya’ ile geldi. Oradan ATV’ye geçti. Çok izlenen kanalda böyle bir şovun tutması önemli olacaktı. Ama olmadı. Doğrusunu söylemek gerekirse ‘Comedya’daki başarısını tekrarlayamadı. Çok izlenen kanalda ‘reyting’ telaşı aslında bu hale getirdi şovu.
Şimdi TV 8’de ‘Paranoyak’ var. Serhat Mustafa Kılıç’ın şovu, ‘Türk televizyonlarının ilk stand-up komedi programı ‘olarak sunuldu. Ata Demirer ve Cem Yılmaz’ın stand-up’larını izleyenler hemen fark eder; ‘Paranoyak’ bu ikisinin karışımı gibi. Anlatılan hikayenin kendi içindeki komik unsurlarından bir başka hikayeye uzanmak. Serhat Mustafa Kılıç’ın işi zor. Ama olsun, televizyonda komedi olsun. Ve TV8 bu özelliğini kaybetmesin. Artık bununla yetiniyoruz.

ÜNLÜ ALMAN KADIN DERGİSİ BRIGITTE ‘YAŞASIN HALKIN MANKENLERİ’ DEDİ
Konumun dışında, ama gazeteci olarak okuduğumda ilgimi çekti ve aktarmak istedim. Giyim, moda ve mankenler... Aslında birincisi bizi çok ilgilendiren, ikinci şıkta yavaş yavaş bizden uzaklaşan hele üçüncü şıkta, hep de ‘ne alaka’ dediğimiz hallere düştüğümüz olayı Almanların çok satan kadın dergisi Brigitte çözmüş. Ne yapmış?
Bakmış ki okurlarına profesyonel mankenlerin fotoğrafları hitap etmiyor. Bundan böyle profesyonel manken fotoğrafları yayımlamama kararı almış. Kendilerine benzemeyen genç mankenlerin giydiği kıyafetlerin okurları için bir anlam ifade etmediğini gelen tepkilerden görmüş. İnternet sitesinde amatör mankenlere (yaş aralığı 80’e kadar varan) çağrıda bulunmuş. Tam bir hafta içinde, 321 kadın ve 61 erkek başvurmuş. Bu girişim kadın örgütlerindende destek görmüş. Derginin tirajı yüzde 4 artmış.
Brigitte bir olayı daha çözmüş. Almanya’ya has bir durum olan göçmenleri de sayfalarına taşımış. 2011 yılın yeni eğilimlerinin sergilendiği son sayısında mankenleri göçmenlerden seçmiş. Tabii ki ağırlık Türkler’de. Derginin yaklaşık 12 sayfası bu konuya ayrılmış. 62 yaşındaki emekli bir Türk kadın ve Berlin’de yaşayan üç Türk öğrenci genç kız, Bahamalar’dan gelip Almanya’da yerleşmiş 33 yaşındaki psikoloji öğrencisi, 27 yaşındaki İranlı bir müzisyen, manikürcü 30 yaşınaki bir Vietnamlı kadın, 30 yaşındaki Türk kadın marangoz yine dans hocalığı yapan 30 yaşındaki Türk kadın ve kızı...
Kimine göre tutucu bir davranış! Solcu dergilerin, feminizm kokan ‘hayalperest görüşler’! İşte değilmiş. Çok satan, kaba tabiriyle ‘piyasa işi kadın dergisi’ halkının sesini dinlemiş. Muhfazakâr olanlar kadını meta gibi görüp hâlâ mankenler üzerinden para kazanmaya çalışanlar galiba... Giyinmenin insana ait, modanın gün içinde sokakta giden bir gerçek olduğunu ne güzel anlamış dergi.