Süper Lig’in ikinci yarısı başladı. Lig TV de ekipmanları çıkardı, maç yayınlarına başladı.
Ne Alman, ne de İngiliz liglerinin maç yayınlarında olan bizde bolca var; reklam.
Bazen ekranda akordeon hali oluyor. Alttan reklam giriyor; görüntüyü yukarı doğru itiyor. Bazen top nerede olursa olsun kamera tribünlere sabitleniyor. Bu sefer üstten reklam çıkıyor.
Reklamda zamanlama önemli... Bugüne kadar önemli bir pozisyon kaçmadı. Bu demek değil ki bir gün tersi olmayacak.
Önemli olan şu: Neden bizim maçlarda ekran bu hale geliyor da, elalemin maçlarında olmuyor? Başka hangi yabancı lig maçında seremoni sonrası reklama gidiliyor? Hangi maçta ekran bir daralıp bir genişliyor?
MAÇI DEĞİL TEKRARLARI İZLİYORUZ
Bu konu, tüm maç yayınlarının içinden çıkamadığı sorun; oynanan maçla bir önceki pozisyon tekrarı arasındaki dengesizlik.
“Bir maç yayını western filmi gibidir” yorumu galiba bu hale getirdi işi. Her boşluğun tribün kareleri, hakem mimikleri, futbolcu enstantaneleriyle doldurulması, tüm maç yayınlarının ortak özelliği olmaya başladı.
Maç yayınlarını yönetenler kendilerini Sam Peckinpah (‘Bana Onun Kellesini Getirin’ filminin ağır çekimlerini hatırlayın) zannetmeye başladı.
Peki ne oldu? Sahada oynanan maçtan iyice uzaklaşır olduk. Son Gaziantepspor-Galatasaray maçında not almışım; dört pozisyon bu tekrar nedeniyle kaçmış. Rakam yine iyi. Her üç pozisyon tekrarından ikisinin maç akışını kaçırdığı maçlar oluyor.
İzleyici maçın içinde değil, pozisyonların gerisinde kalıyor. “Bak bir daha göstersin penaltı mı, değil mi?” sorusu tüm pozisyonlara yayılınca televizyondaki maç bitse de seyircide jeton düşmüyor. “Akşam yine bakacağım, o penaltı mıydı?” diyoruz.
TRİBÜNLERİ AÇ KAPA
Yayınların önemli altyapısı tribün şovudur. Tribünün ses tınısı televizyon seyircisini fazlasıyla maça sokar. Kendini statta gibi hisseder. Bunu sağlayacak teknik ekipman bizde var. Saha içi mikrofonları vs...
Baktım sesler artık cılız geliyor.
Gezi Parkı olayları sonrası bu kısılma daha arttı gibi... Sloganları duyurmayalım telaşı. Bir de üstüne ‘küfürlü’ tezahürat eklenince yayınlarda baştan sesi kısar oldular.
Trabzonspor-Beşiktaş maçında dikkat çekecek boyutta ses kısıktı. Federasyonu şikayet sloganları sebep olmuş galiba!
Yani maç yayın sözlüğüne bir terim daha eklendi, tribünleri aç-kapa...
HANGAR MODASI
Birbirlerinden mi görüyorlar bilemiyorum... ‘Güneşi Beklerken’de uzun bir süredir Kerem misafirlerini kendi hangardan bozma mekanında ağırlıyor. Özel görüşmelerini burada yapıyor. Görsel olarak değişik bir atmosfer sunuyor.
Popüler kültür gündelik yaşam biçimin tarzı. Salaş, büyük, loş, sıra dışı, anarşist... Baktım Hakan Fidan’a hiç benzemeyen MİT ajanımız Murat Altay, Hasan Kırımlı’yı sanayide bir hangara götürüyor. İkinci bölümde yeni evinin nasıl olacağını gösteriyor.
Bakalım bu hangar merakı moda olur mu?
İLLE DE DİZİ OLSUN!
TRT’nin internet sitesinde diziler bölümüne girdiğinizde köşede ‘En çok tıklanan 10 dizi’ listesi çıkıyor. Bu listede iki kürtçe dizi var. ‘Can u Ceger’ (Can ve Ciğer) diğeri ‘Ciran Ciran’ (Komşu Komşu).
TRT 6’yı da diziler kurtarıyor. Hangi dilde olursa olsun yeter ki dizi olsun!