OLIVER STONE BİZİM ORALARI ANLATACAK MI?

ABD’nin gizli tarihi üzerine iddialı bir belgesel çekti Oliver Stone... Pazar akşamı birinci bölümünü izledik NTV’de. II. Dünya Savaşı’ndan başlıyor. Araya ABD’nin kendi iç siyasi çekişmeleri giriyor.
Sonra savaşa katılım.
Birinci bölümü “Bize ‘Amerikalılar savaşı kazandı’ demişlerdi ama asıl Sovyetler kazandı” dürüstlüğünde bir yorumla bitirerek ‘farkını’ mı ortaya koyuyordu yoksa Stone? En ‘Amerikancı’ belgesellerin bile Stalingrad direnişini göklere çıkardığı ‘II. Dünya Savaşı’ belgeselleri içinden sıyrılıp ayrıcalığını, bu kadar sözcükle mi koyacaktı?
Sanırım asıl ‘Amerika’ ayağı bundan sonra başlayacak, biz de Oliver Stone’un “Acayip uğraştığım belgesel” dediği çalışmada bize ne gibi ‘bilinmeyenler’ anlatacak onu takip edeceğiz.
Biz 21. yüzyılın içinde ‘yeni Amerikan emperyalizmi’yle uğraşıyoruz. Komünizm bitti, şimdi din ve etnik çatışmalar dönemi. İşçi sınıfının mücadelesini bitirdik, daha sert ve acımasız bir savaşın yüzyılı içindeyiz. Oliver Stone, ‘BOP’u anlatacak mı mesela?
Birinci bölüm sonrası kendisiyle yapılan söyleşide şu saptamayı yapıyor ünlü yönetmen; “II.?Dünya Savaşı’nı Spielberg’ün filmlerinden tanıyan Amerikalılar var.”
Valla bizim ülkenin yakınındaki ‘savaşların’ senaryoları gerçeğin ta kendisi olarak yazılıyor ve oynanıyor. Oyuncuların bir bölümü de ‘bizim oralardan’ seçiliyor. Belgeselde bu ‘senaryolardan’ bahsedilecek mi?

ERMAN TOROĞLU VE AHMET ÇAKAR YENİ İŞ KOLU İCAT ETTİLER

Kanaltürk’te Bilgin Gökberk doğru bir saptama yaptı; “Eski hakemler yeni bir iş kolu icat ettiler” dedi.
İyi iş yapan bir iş kolu nedir? Futbol programlarında yorumculuk. “Biz neler yaşadık?”, “Bize yutturmazsınız, sizin ciğerinizi biliriz”diye anlattıklarıyla, hakem camiasına bir yerde ‘zarar’ verdiklerini söylemek istedi Gökberk. Onları gören son dönem hakemlerinin de başka başka kanallarda ‘yorumcu’ olmaya başladıklarını söyleyen Gökberk, ‘kendi maçlarındaki hataları görmezden geldiklerini’nin de altını çizdi. Bunun sonu yok. Yeni işkolu, yeni hakemler yeni ‘şovmen’ karakterlere gebe. Toroğlu ve Çakar’ın ‘şöhretini’ yakalamak için çaba sarfedecekler.
Muhittin Boşat örneği mesela. Nasıl da ‘yetenekli’ olduğunu yakından takip ediyoruz. Yorum ayrı. Hatta bunu soslayarak hoş bir şekilde sunmak bir yetenek. Ben bunlara katılıyorum. Ama bir de ‘sanki hiç aynı maçları yönetmemiş, aynı hataları yapmamışcasına’ yapılan yorumlar var...

‘Telegol’den büyük buluş
Beşiktaş’ın Fenerbahçe’ye attığı ve santrası dahi
yapılamayan golle ilgili altyazı gecenin ‘akılda’ kalanı oldu: “03.03.2013, BJK:3 FB:2, Gol: 90+3, Kuruluş 1903...”
Nasıl yaratıcılık ama!

Seviyenin futbol hali
TRT Haber’in futbol programının adı ‘Seviyeli Futbol’. Temiz yüzlü, takım elbiseli olup isminin başında da ‘seviyeli’ konulunca her şey yolunda öyle mi?
O zaman birisi de ‘Centilmen Futbol’ diye isim koysun ya da ‘Temiz Futbol’. İşin ‘beyaz’la ‘derin’ olanını kapmışlar mesela!
Bunlar birer ‘toplumsal utanma’ örnekleridir. Sen üzerine basa basa ‘dürüst’, ‘temiz’ diye isim koyarsan bil ki o işin içinde bir pislik var. Tüm hikaye onu saklamak. Futbolun adı ne zamandır temiz bizde, programı ‘seviyeli’ olsun öyle değil mi? Ya da ne gereği var böyle ‘öykünme’ye? Her ‘Şen Kasap’ın eti yenir mi?