Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hafta sonu Hollanda ve Belçika’da konserler vardı.
Konserleri daha sonra ayrıntılı bir şekilde yazacağım.
Konserden arta kalan zamanlarda biraz ara verdim, otel odası dinlenmelerinde Hollanda ve Belçika televizyonlarına şöyle bir baktım.
Genel olarak, stüdyo programları yapıyorlar, kanal çeşidi bol...
Bir örnek; bizde ‘kültür kanalı’ diye bir şey yok. Bizde platformlarda yabancı belgesel kanalları (bir tek İz TV), yemek kanalları (Eh bu konuda ilerleme gösterdik, yeterince var gibi yemek kanalı), gezi kanalları vs. mevcut...
Onun dışında bizdeki yerli kanallar ‘genel yayın yapanlar’ ve de ‘haber kanalı olduğunu iddia edenler’ diye kabaca ikiye ayrılır.
Otel odaları bunun göstergesidir.
Peki bizim otellerdeki televizyon kanalları sıralaması nasıldır?
Çok bilinen ‘genel yayın yapan kanalları’, iki ya da üç tane haber kanalımız, otelin anlaşma yaptığı platformlardaki yabancı kanallar, Rus, Arap, Alman kanalları, eh biraz da CNN ya da BBC...
Hollanda ve Belçika’da dikkatimi çeken kendi yerel kanal çeşitliliğinin fazla oluşu...
Evet dizi yayınlayan kanalları yok ama dediğim gibi ‘bölgesel kanal’, ‘kültür kanalı’ gibi öğeler mevcut.
Artı bizdeki yabancı kanal sıralaması da mevcut. Alman ve Fransız kanalları mesela daha fazla....

BİZİMKİ DAHA HEYECANLI
Fransa’nın en kıdemli ve tecrübeli özel kanalı TF1’de bir şov programına denk geldim.
Michel Drucker’in şov programı.
Drucker kimdir?
1966 yılından bu yana; gezmediği, görmediği televizyon kanalı kalmadı, yapmadığı şov programı kalmadı desem yeridir...
Bakalım bizde bu yaşları ekranda kimler görecek? Tam 47 yıl...
Yine bir zamanların, kızların yüreğini hoplatan şarkıcılarından Julien Clerc ile bir şov programı... Hayatından hangi şarkılar ve şarkıcılar geçti muhabbeti...
Programa Johny Halliday çıktı. Hep ‘beni böyle bilin’ tarzında formunu korumuş.
Yüzünü tabii söylemeyeyim.
Kimler kimler yoktu ki; Alain Souchon, Veronique Sanson...
Efendim bunlar 70’li yılların en meşhur Fransız şarkıcılarıdır.
Aslında o zamanlar Fransız müziği ile daha bir haşır neşirdik. Johny Holliday bilinirdi bizde, Julien Clerc bilinirdi.
Tabii şarkılar canlı canlı çalındı. Her parçanın enstrüman sayıları değişiyordu. Program en çok izlenen zaman diliminde yayınlandı.
Tesadüf, programın ne kadar izlendiği yolunda bilgi geçti elime. 3 milyona yakın bir izleme olmuş. Yüzdeye vurunca yüzde 13.6.
Nasıl diyeyim bir ‘Med Cezir’ dizisi seyirci sayısına eşit.
Bizde Beyazıt Öztürk’ü ‘çok izlenen zaman’a koysan ne olur?
TRT çok eski günlerde cumartesi günleri şov programı yayınlardı. Mesela şimdi böyle bir şey yapsa ne kadar izlenir?
Peki hep böyle mi gidecek?

DİZİ SALTANATI BİTECEK
‘Çok izlenen zaman’ diliminde illa dizi oynayacak, önümüzdeki 10 yıl içinde farklı bir yöne gidecek diye iddia ediyorum.
‘Çok izlenen zaman’ dilimine tek bir başka program girmiyordu son 10 yıl içinde...
Yavaş yavaş iş yapan yerli ve yabancı filmleri çok izlenen kanallar gösterir oldu. ‘Güldür Güldür’, ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ çok izlenen zaman dilimlerine yerleşti mesela...
Her akşam diziler de, yavaş yavaş yerini bir şov programına bırakacak.
Ha şunu da söyleyeyim, bu ‘reyting sistemi’ de yavaş yavaş değişecek.
Televizyona parayı reklamcı harcıyorsa, kime ürün satıyorsa ona öncelik tanınacaktır.
Halihazırdaki ‘reyting sistemi’ iktidarın isteği ile olmuştur.