Ödüller alıyor ardı ardına. Evet gerçekten ilk bölümlerinde “Tamam” demiştim. Ne zaman ki bağrışmaya başladılar, yine “Tamam” dedim, noktayı koydum. Artık ‘izlenmesi gereken’ler listesine girmişti. Son bölümü oturup izledim, bakalım neler olmuş diye.
Bölüm özetle şöyle; üç klip ve sahnelerin geçmeyen zamanı. Klip diyorum çünkü şarkıya sahneleri klip gibi çekmişler. Buradan bir kere zaman kazanıyor dizi. İki hanım hamile, kaptan vermiş kendini rakıya. Ee, bir de kanserli öğretmenimiz var. Ben Mete’yi taa o zamanlar bırakmıştım hayrandı hocaya. O zamandan bu zamana öyle bir geçmiş zaman. Tüm bunların arasında gidip geldi son bölüm.
Ama geçen bölümün son sahnesi muhteşemmiş gerçekten. Düello sahnesi. Son bölüme geçiş sahnesi de denebilir. İki adam, iki kadın. Adamlardan biri, iki kadını hamile bırakmış. Adam silahların çekilidiği sırada sadece birinin hamile olduğunu biliyor. Diğer adam hamile kadını sahipleniyor. Uğruna silahların çekildiği kadın kendini öne atıyor; “İkiniz de öleceksiniz, iyi de bu çocuk ne olacak?” mesajı veriyor. İkinci kadın müjdeyi o sahnede veriyor. Yani düellonun amacı değilken aracı oluyor. “Ben de hamileyim” diyor. Öteki erkek ise “Ulan ben niye bu adamla düello yapıyorum, adamın işi çocuk doğurtmak” gibi bir hisse kapılıyor. Havuz probleminden hallice bir sahne özetle. Bu sahnenin de zamanı hiç de öyle bir kolay geçmiyor, belirteyim.
Ali Kaptan Carolin’in yanında ne kadar kaldı?
Ali Kaptan meyhanede içti, sonra Carolin’e geldi. Ali Kaptan elbiseyle yatakta uzanmış Carolin ‘Muhteşem Yüzyıl ‘ Türkçesi’yle (aslında o başlattı, sonra Muhteşem Yüzyıl bu Türkçeye geçti ya, neyse) aşkından, çocuktan bahsediyor. Sonra araya reklam filan mı girdi. Ben dolaşıp geldim, baktım Ali Kaptan yine yatakta. O arada başka yere gitti mi bilmiyorum. Bunlar mecburiyetten oluyor. Hâlâ film gibi dizi çekilirse Ali Kaptan yataktan kalkmaz tabii ki.
Peki diziyi götüren nedir?
Bütün bunlara rağmen oyuncular ve çekim ekibi “İşimizi iyi yapmak zorundayız” sorumluluğunda. Bunu net bir şekilde gösteriyorlar. Çekimler etkileyici, uğraşılmış. Oyuncular canla başla oynuyor ve senaryo ne kadar dağılsa da onlar işlerini çok iyi yapıyor.
AYŞE ARMAN’I İZLEDİLER Mİ?
Kelebek ödüllerinin sunucularından biri gazeteci Ayşe Arman’dı. Sahnede ‘bir eğlence ağırlıklı gecenin sunum kıyafeti nasıl olmalı’nın dersini verdi Arman. Gayet sade ama bir o kadar etkili. İşte hikaye bu. Bu işi yaptığını söyleyen yani uzmanlık alanı sunucu olanları görüyoruz. İşin sırrı; hem sade hem de göz alıcı olabilmek. Ayşe Arman fazla sunuculuk yapmadı. İddialı da değildi zaten. Fazla ortaya atılıp haddini de aşmadı. İdare etmesini bildi.
‘PİŞŞTİ’ NEDEN PİŞTİ OLDU?
Neden ‘Pişti’ oldular. Çünkü sohbet insanları değiller. Yani bu formatın çizgileri içinde. Arkadaş arasındaki sohbetten bahsetmiyorum. Sohbetin rolünü oynamaktan bahsediyorum. Ya da kendileri gibi olmayı beceremediler. Hep şunu söylerim; bir izleyin kendinizi. Bunu neden söylüyorum; bir zamanlar konuk olarak çıktığım televizyon programlarında hep gözüm monitörde olurdu: ‘Görüntü nasıl?’ Sonra bir de izlerdim ‘ne anlatmışım?’ diye. Her seferinde “Kardeşim sen ekrandan uzak dur” derdim. Böyle olduğu için gayet rahat yazıyorum. Haddini bilmek iyidir...
İNCE SAZ TRT HABER’ DE
Ekip cumartesi akşamları TRT Haber’de olacak. Keyifli, geniş yelpazeleriyle her daim dinlenir. Umarım kalıcı olurlar. İnce Saz’ın yolu bir çok müzisyenle kesişti. Cumartesi akşamı 22.30’da bu isimler de yer alacak programda zaman zaman. Eski ‘Yeni Türkü’ günleri mesela. Bu arada merak ediyorum; neden İncesaz TRT Müzik’te bu programı yapmıyor? Bence TRT Haber daha çok izleniyor. Bu ekibi de TRT Müzik’te kaynatmayalım. Başka bir neden göremiyorum.
REHBERiM
‘11:14’ adlı film, saat 11.14’te yaşanan bir kazayla başlıyor. Film, bağımsız gibi görünen birden fazla olayı sondan başa doğru anlatıyor. Olayların nasıl şekillenip birbirini nasıl etkilediğini izlemeye başlıyoruz. Bu süreç bizi her şeyin başladığı ana götürüyor. ‘21 Gram’ ya da ‘Kelebek Etkisi’ filmlerine benzediği söyleniyor internette . (TNT / 23.00)