Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çok uzaklarda buzulların arasında paytak paytak dolaşırken insanlar ellerinde kamerayla geldi. Onların yaşamlarının ‘en ayrınıtılı’ hallerini belgelemekti amaç. Hatta penguen şeklinde kamera bile vardı. Şaşırdılar, kendilerine benzeyen ama hiç hareket etmeyen bu nesneye. Çevre sinde dolaştılar, kamera penguenin gözleriydi. Penguen sahtesini, kamera kılığındaki pengueni biz görüyorduk. Karışık bir durumdu.
BBC, belgesel uzmanı. Discovery ya da National Geo ‘vahşetin ve trajedinin kurgusu belgeseller’le eleştirilirken BBC ‘Tomorrows World’, ‘Human Instinct’ ve birçok örneğiyle yaşamı belgelemekte ayrı bir yere konur.
‘En başarılı politik belgesel’leriyle ün salmıştır. Onlara ‘David Attenborough belgeselleri’ de denildiği olmuştur. Böyle bir geleneği ve tartışmasız
üstünlüğü vardır belgesel dünyasında BBC’nin. Vardır da işte şu penguenle hiç aklına gelmeyecek bir siyasi resmi geçide tanıklık
etmiş oldu.
Bu yaşadıklarımız, TV tarihine “Bir zamanlar Taksim’de neler neler olmuştu. Televizyonlardan bazıları olan biteni ilk günler görmemişti. Hatta biri penguen belgeseli yayınlamıştı ve adı penguen kanalına çıkmıştı” diye yerini alacak. Ne BBC, ne penguenler, olup bitenden haberdardı tabii ki. Hele penguenler. Kendilerinin de gözetlendiğinden haberleri yoktu. O gözetlendikleri anların hiç bilmedikleri bir ülkede kendilerine ‘tarih’ armağan edeceğini de bilemezlerdi.

Haberin Devamı

EEE, ONLAR DA YAYINLIYOR

Samanyolu Haber’de sükunet hakim. ‘Vahşi Zamanlar’, ‘Serengeti Aslanları’ , ‘Zebranın Yolculuğu’ ve ‘Yabani Afrika’ hangisi var bilmiyorum... Ama nefes kesen uçsuz bucaksız çöllerde, heyecan dolu görüntüler sektirmeden bizlerle
buluşmaya devam ediyor. Kimse ses etmiyor. Belgesel tutkunları Taksim Gezi Parkı muhabbetine ara vererek mutlaka kanalın belgesellerine takılıyor. Sonra tekrar haber veren kaç kanal varsa dönüp “Şimdi nerde kalmıştık?” diyorlar...

GAZETECİLERİ SAHİPLENMEK

Bizim sektörün tanıdığı bildiği bir isim, gazeteci arkadaşım. Beraber çalıştık yıllarca. Şimdi farklı kuruluşlardayız. Taksim Meydanı’nda yaşadığı bir olayı anlattı. Kendisi ‘eleştiri oklarını çeken’ bir
kuruluşta. Bir belgesel çalışması yapıyor. Ve onun için çekimler
için meydandaydı.
Meydanda çalışan genç gazeteci, kameraman arkadaşlara karşı davranışlar karşısında dayanamadığını söyledi. Ve bir yaşanan anı anlattı: “200 kişi vardı karşımda. Durdum ve kendimi tanıttım. Ne yaptığımı anlattım. Kızımın Akaretler’de en ön saflarda bulunduğunu anlattım.”
“Ben bu belgeseli çekeceğim
kanal yayınlamasa bile ben bu belgeseli bir gün mutlaka yayınlayacağım” diye seslenmiş. Daha da ileri gitmiş, “Ne yapmak istiyorsanız, ben burdayım” diye bağırmış.
“1-2 cılız ses çıktı” dedi. İsyanı, kendi cemiyetine. “Orada birçok arkadaş farklı tepkilere maruz kaldı.
Bizim cemiyetten tık yok” dedi.
Birçok unutulmaz görüntünün ve fotoğrafın altında, o meydandaki genç gazetecilerin, kameramanların imzası vardı. Unutmayalım...