Poyraz Karayel son sahnesiyle yine yaptı yapacağını. Sinan’ın vurulma sahnesi... Yönetmen Çağrı Vila Lostuvalı’nın Ahmet Kaya sevgisinin bilindiği söyleniyor. ‘Suskunlar’ dizisinde sık sık kullandığı yazılmış. Şahsen bu sahnenin dizinin bütünlüğü içinde ‘türkü formunda’ bir duruma müsait olmadığı kanaatindeyim. Dizinin müzik tınısı, içinde sırıttı. Çünkü daha ‘şehirli’ bir müzik seçimi var.
Bazı dizilerin ‘ne istersen çalarız abi’ hali ‘Poyraz Karayel’de yok. Bu açıdan birden malum sahnede Ahmet Kaya’ya bağlamak kopuk geldi. “Sen şimdi sus o sahne çok konuşuldu, millet koptu, dağıldı amaç da buydu” diyeceklerdir.
Ayşegül tatilde
Hava Ayşegül’ün yeni bir hayat kurmak üzere ülkeden gitmesi üzerindeydi. Benim izlediğim, Sakız Adası’nda hafta sonu tatili için gitmiş bir Ayşegül vardı. Sezon finalindeki hali görünce hayalimde, daha farklı bir yeni hayat durumu canlanmıştı. Hem sıkıntılı, hem de yeni hayata uyum sağlama telaşı filan böyle bir Ayşegül beklerken karşımda, Türkler’in yeni durağı Yunan adalarında iş stresinden bıkmış, hafif dalgın ama kafa dinleyen bir kızımız vardı. Mete (Berk Erçer) kardeşimiz de diziye yeni eklenmiş vaziyette bu adada karşımıza çıktı. Yat muhabbeti de oldu. Berk Erçer hani öyle ‘ben de damgamı vururum’ diziye durumunda değil. Kenardan aileye bulaşma kıvamını oynaması istenmişse bunu veriyor. Yok öyle değilse, ‘sönük bir oyunculuk’ diye yorumlanabilir. Dizinin ilerleyen bölümlerinde sürprizler
olacak gibi görülüyor.
Sezonun en iyisi
Senaryosu, yönetmeni ve oyuncularıyla ortak bir dili yakalayan tüm kesimlere hitap eden ender dizilerden biri. Bütün dizi üretenlerin hayali bu. Sihirli formül yok, denk gelirse. Şahsen benim sevip, hem de vatandaşın ilgi gösterdiği dizi sayısı az. Vatandaşın ilgi gösterdiği, benim hoşlaşmadığım dizi sayısı çok fazla. İşte ortak bir noktayı bulduğumuz örneklerden biri ‘Poyraz Karayel’. Yeni sezonda; geçmiş sezonun stresini atalım önce, sonra yeni ‘streslere’ yelken açalım mesajı verdi. (Sinan’ın vurulması hariç).
Bu bölümde tabu yıkıldı
Poyraz Karayel “S..tir” diye söylendi. Noktalar içi doldurulmuş şekilde ekrana geldi. Cımbızla çektiğinde ‘yok artık’ diyorsun mesela. Ama dizinin içinde o sahnede ‘tüh nasıl da göremedik’ hali, bu sözcüğün ayıbının üstesinden o kadar güzel geliyor ki... Rahatsız etmiyor, kaynayıp gidiyor. Bu kadar buzlamalar ve biplemelerin olduğu 10 yıllık televizyon döneminde bir ‘tabuyu’ yıkmış oldu.